21 Eylül 2009 Pazartesi

YAYINLANMIŞ BİLGİ VE BELGELERE GÖRE ERMENİ OLAYLARI KRONOLOJİSİ / 1915-1918 / 2

ZEYTUN’DA İSYAN

01 OCAK 1915 - Abramayis adlı Ermeni’nin liderliğinde, 200 Kazak ve 70 Ermeni’den oluşan bir çete, Eleşkirt’e bağlı Arap (Öztoprak) köyüne saldırdılar.
Yapılan mezalimleri, Arap (Öztoprak) köyünden Süleyman oğlu Rıza, yeminli ifadesinde şöyle anlattı:
“Biz, bir Ermeni aracılığı ile köyümüzü, kan dökmekten ise teslim edeceğimizi söyledik. Çete köye girdi. İlk önce silahlarımızı aldılar, sonra 500 sığır ve 2.000 koyunu götürdüler.
..Ermeni ve Ruslar 23 kızı iğfal edip, kadınlara ölüm işkenceleri yaptılar. .. Hamile bir kadının karnı yarıldı ve cenini ağaca asıldı. ..”

..OCAK 1915 - Zeytun’da Ermeniler yeniden isyana başladılar.
Eskiden sivil ahaliye yapılan cinayetler, bu sefer devlet memurlarının evlerine ve jandarma kıtalarına karşı yapılmaktadır.
Zeytun Hınçak Cemiyeti Başkanı Çakıroğlu Patos’un emriyle hükümet konağına hücum edilerek silah ve cephanenin ele geçirilmesi memurların aileleri ile birlikte öldürülmesi ve telgraf hattının kesilmesi kararlaştırılmıştır. Ancak isyancı Ermenilerin ayrı ayrı mahallelerde oturmaları ve birbirlerini zamanında haberdar etmemeleri dolayısıyla bu korkunç facia önlenmiştir.

04 OCAK 1915 - Bayburt’a gönderilen mektupta, Ermeni ihanetinin belgesi açıklanmaktadır.
“Sevgili arkadaşım,
Bayburt 04 Ocak 1915
Son mektubunuzu aldım. Verdiğin haberlere memnun oldum. Selamını kardeşine ve Vartan’a ilettim. Bedel için iyi düşünmüşsünüz. Gerekirse her şeyi satarak askerlikten kurtulunuz. O canavara hizmet etmeyiniz ve bütün komşularınızı da bu yolda hareket etmeye ikna ediniz. Türk’ün son günleri yaklaştı. Vatanımızın istiklali pek yakındır. Merak etmeyiniz. Ekmek ve buğday depolayınız. Komiteler Van’ın düşmesini bekliyorlar.
Mikhael Pandohat.”

FRANSA SURİYE’Yİ İSTİYOR

05 OCAK 1915 - Paris’teki Rus Büyükelçisi İzvolsky, Rus Dışişleri’ne yazdığı şifrede, Fransa’nın İskenderun ve Suriye üzerindeki isteklerini bildirdi.
Rus Orduları Osmanlı sınırlarını geçer geçmez Ermeniler Osmanlı ordusunu arkadan vurmaya başladılar. Ermeni siyasetçiler de, “Büyük Ermenistan kurulacak, İskenderun bunun Akdeniz’de bir limanı olacak” sözleri Fransa’yı kızdırdı. Fransa Dışişleri Bakanı Delkassé Rus Sefiri İzvolsky’yi çağırdı ve Suriye sahilleri gibi İskenderun’un da Fransız hissesine düşeceğini bildirerek, Ermenilerin bu kabil yazılarının hoş görülmeyeceğini iddia etti. Paris’teki Rus Sefiri Rus Dışişleri’ne şu şifreyi çekti:
“05 Aralık tarihli Reç gazetesinde Miliyufof’un Ermenistan meselesi hakkındaki makalesi dikkati çekti. Size vaktiyle bildirmeyi vazifem olarak takdir ederim ki Delkassé ile görüşmelerimde çıkarabildiğim sonuç, Asya’daki Türk memleketlerinin paylaşılması halinde Fransa kendisi için muhtemel olarak ısrarla isteyeceği yalnız Suriye sahilleri olmayıp belki İskenderun da olacaktır. Hele de İzmir Yunanlılara bağlanırsa. İzvolsky.”

..OCAK 1915 - Bitlis’te Hizan ilçesine bağlı Ahkis yöresinde, Ermeniler, jandarmaları öldürdüler.
Bitlis’e bağlı Hizan ilçesinin Ahkis yöresindeki Sügur köyüne kaçakları ve kurra erlerini toplamak için gelen jandarma müfrezesini köylüler, Osmanlı Hükûmeti’ni tanımadıklarını ve asker vermeyeceklerini söyleyerek silahla karşıladılar ve imha ettiler. Ölen jandarmaların cesetleri daha sonra gözleri oyulmuş ve taşlar altında ezilmiş olarak bulundu. Bu durum, Kursu, Bineri, Arşin, Tasu gibi büyük ve kalabalık köylerde de oldu. Buralarda Ermeniler tümden ayaklanıp silahlı direnişe geçtiler. Köylerine uğrayan jandarma askerleri öldürdüler. Van ve Bitlis arasında geçen yol en önemli ikmal hatlarından ve buradan uzanan telgraf hattı ordunun en önemli haberleşme aracı idi. Bunu bilen komiteler ilk ağızda bu yolu kestiler ve telgraf hattını kopardılar. Yolu açmak için gönderilen müfrezelere üç gün durmadan ateş ettiler.

23 OCAK 1915 - Ermeniler Adana’da ayaklandılar. 60 kişilik İngiliz müfrezesi Adana’ya geldi.

23 OCAK 1915 - Kiğı’daki Ermeni çeteciler, Murat kod adlı Ermeni teröriste yazdıkları mektup ile silah istediler.
Kiğı-Kasaba 23 Kânunusani
Kahreman Murat,
Silah meselesi, bizi en ziyade işgal eden bir meseledir. Bütün dairei idaremizde bulunan Hınçak çetesi etrafından pek az miktarı silahlıdır. Bana kalırsa, yalnız fikren komitecilik, fiiliyat olmadıkça hiçbir işe yaramaz.
S. Layıs Alayı namına Reis
Başkâtip: K. Postaciyan Vahan Zeytunliyan

31 OCAK 1915 - Kiğı’lı Ermeni çetecileri, İstanbul’daki Hınçak Komitesi’ne yazdıkları mektupta silaha ihtiyaçları olduğunu bir kere daha tekrarladılar.
Hınçak Komitesi İstanbul Şubesi’ndeki Sevgili Arkadaşlara,
(Heço)nun bakiyesini bırakalım, rahipliğini alalım. Bu adam, Taşnaksotyon Komitesi’nin adeta bir kumandanı oldu. Entranik gibi. Biz bu makule herzegulerle ölçüşmek istemeyiz. Silaha fevkalade ihtiyacımız vardır. Para hazırdır. Meselenin önemli ciheti, silahların buraya isalidir. Bu babda nazarı dikkatinizi celbederim.
Kiğı 31 Kanunusani Heyet ve Reis Namına
R. Merdirosyan.

BİTLİS’TE ERMENİ SALDIRILARI

07 ŞUBAT 1915 - Rusların Bitlis’i işgal etmek istediklerini önceden öğrenen Van ve Bitlis Ermenileri, Türklere saldırdılar. Kaçış yollarını kapatarak Türkleri katlettiler. Genç, yaşlı herkesi parça parça yaptılar. Küçük bir çocuğu havaya atmış, düşerken bu cani Ermeniler tarafından kılıç darbesi ile ikiye kesilmiştir.

09 ŞUBAT 1915 - Bitlis’te Ermeniler ayaklandı.

17 ŞUBAT 1915 - Ermeni çetelerinin eline geçmiş Van’ın Tasu, Korsu ve Sigor köyleri Ermeni çetelerden temizlendi.

20 ŞUBAT 1915 - Bitlis Tasu ve Sügün köylerinde Ermeni ayaklanmaları devam ederken, yine büyük bir köy olan Viris’te çarpışmalar başladı.
Öldürülen eşkıya arasında Van’ın Hordis köyünden papazın oğlu ve o yörede büyük ün salan çarpışmaları da yönetmek için oraya gönderilen Vahan ile çete başı Kalon’un cesetleriyle İşhan’ın damgalı atı ele geçirildi.
Hizan ile Bitlis arasında ayaklanma başlar başlamaz Muş ovasında da olaylar baş gösterdi. İlçe merkezine asker getirmek için giden müfrezeyi Servenk köyü yöresinde ateşe tutarak saatlerce alıkoydular ve erattan bir kısmını şehit ettiler. Aynı zamanda Akan bucağına bağlı Kömis köyüne giden bucak müdürüyle yanındaki jandarma müfrezesine ateş açarak sekiz saat alıkoydular. Jandarma ve milisten dokuz kişi şehit oldu. Bucak müdürünün kapandığı hana ateş verildi. Buradaki çarpışmaların Muş Taşnaksutyun delegesi Rupen ve komite başkanlarından ünlü Asro tarafından yöneltildiği, asıl ayaklanmayı ise Papasyan’ın idare ettiği böylece anlaşılmış oldu.

21 ŞUBAT 1915 - Bitlis’in Hasef nahiyesinde Ermeniler isyan ettiler.

21 ŞUBAT 1915 - Muş’un Siranun köyünde, Ermeni çeteleri polis ve süvarilerle çarpıştılar.

24 ŞUBAT 1915 - Rusya’nın Londra Büyükelçisi Kont Beckendorff, Rus Dışişleri Bakanı Sazanov’un şu ricasını İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na iletti: “Ermenilerin Türklere karşı kullanabileceği silah ve mühimmatın İskenderun’a gönderilmesi gayretinde İngiltere, Fransa ile birleşmelidir.”

VAN’DA ERMENİ TEHLİKESİ

24 ŞUBAT 1915 - Van Valisi Cevdet Bey, Başkomutanlık ve 3’üncü Ordu Komutanlığı’na gönderdiği yazısında Ermeni tehlikesini haber verdi.
Sarıkamış yenilgisinden cesaret alan Ermeni azınlık, Rusların da kışkırtmaları ile Şubat 1915 ortalarından itibaren daha belirli ve düzenli bir şekilde direnişe ve ayaklanma hazırlıklarına başlamışlardı. Bu durumu vaktinde sezen Van Valisi Cevdet Bey, bölgenin içinde bulunduğu büyük tehlikeyi her fırsatta Başkomutanlık’a ve 3’üncü Ordu Komutanlığı’na bildirmiş ve gerekli tedbirlerin alınmasını istemişti. 24 Şubat 1915 günü 3’üncü Ordu Komutanlığı’na gönderdiği bir yazıyla; Şu sıralar Ermeni azınlığında bir ayaklanma belirtisi görülmüyorsa da, bu azınlığın büyük bir kısmının Van Vilayeti’nde bulunması sebebiyle ve gereğinde kullanılmak üzere Erzurum’da bulunan Harput, Diyarbakır, Bitlis seyyar jandarma taburlarının 500-600 mevcuda çıkarılarak Van’a gönderilmesini istemişti.

25 ŞUBAT 1915 – Osmanlı Başkomutanlık Makamı, bütün birliklere gönderdiği emrinde, Ermenilerin faaliyetlerine dikkat edilmesini istedi.
Başkomutanlık bütün birliklere şu emri verdi:
“Bitlis’te bazı Ermeni eşkıyası ortaya çıkmış ve bazı Ermeni asker kaçakları eşkıyalığa başlamışlardır. Halep’te ve Dörtyol’da Ermeniler tarafından asker ve jandarmaya saldırı olmuş ve Kayseri ilinde Ermeni evlerinde çok sayıda bomba, Fransızca, Rusça ve Ermenice şifre grupları bulunmuştur. Bu olaylar şimdilik önemli olmamakla birlikte, düşmanlarımız tarafından ülke içinde bir ayaklanma girişimi hazırlandığına işaret etmektedir. Dolayısıyla aşağıdaki maddelerin yeniden duyulmasına gerek görüldü.
Bütün birliklerdeki Ermeniler kesinlikle silahlı hizmetlerde kullanılmayacak, komutan, karargâh, maiyet ve dairelerinde bulundurulmayacaklardır.
Komutanlar gerek görürlerse bulundukları yerlerde sıkıyönetim ilan edebilirler. Halk tarafından herhangi bir sebeple ayaklanma veya saldırı olursa derhal sorunu çözmek mecburiyetindedir.
Halkı kışkırtacak baskılardan kaçınılacaktır.
Seferberlik dolayısıyla asayişle ilgili bütün önlemler askerî birliklerce alınacağından, sivil memurlar bu konuda komutanlara başvuracaklardır.
Asayişle ilgili işler için 3’üncü ve 4’üncü Ordu ve Irak bölgesinde en büyük yetkili Ordu Komutanları’dır. 1’inci ve 2’nci Ordu bölgelerinde ise Kolordu Komutanlarıdır.
3’üncü ve 4’üncü Ordu Komutanları muhtemel tatbikat için alacakları önlemleri ve plânlarını derhal Başkomutanlığa bildireceklerdir.

BİTLİS’TE SALDIRI

26 ŞUBAT 1915 - Bitlis Valisi tarafından gönderilen şifreli telgrafta; Hizan kazası içinde Ermenilerin jandarmaya silahla karşı koyduklarını, bunların derhal bastırıldıkları ve Ermeni azınlığı ile bazı Kürt aşiretlerinin devamlı olarak dış kaynaklar tarafından kışkırtıldıkları bildirilmiş, Bitlis’te bulunan seyyar ve sabit jandarma kuvvetlerinin arttırılmasını istemişti.

27 ŞUBAT 1915 - Maraş Vali Muavini Zeytun’a geldi ve gece şehri gezerken Ermeniler tarafından öldürüldü. Ertesi günü askerlik şubesine giden bir Türk de yine canilerce öldürülmüştür.
Ordudan kaçmış bulunan Ermeniler komitenin emri üzerine birleşerek hükûmet konağına saldırmışlardır. Burada bir asker ve bir jandarma erini şehit etmişler, memurları ve ailelerini tehdit etmişler, hapishaneyi açarak, tutuklu ve mahkûm bulunan altı, yedi yüz kadar Ermeni’yi silahlandırarak Zeytun’un en yüksek yeri bulunan Tekke Manastırı’na yerleşip burasını pekiştirmişlerdir. Ermenileri takibe çıkan jandarma yüzbaşısı Süleyman Efendi ile 20 askerimizi öldürmüşlerdir. Asi Ermenilerin bir kısmı karanlıktan yararlanarak kaçmışlar, kalanlar ise yakalanmışlardır. Kaçanlar yeni çeteler kurarak, Müslüman ahaliye hücumla yeni cinayetler işlemişlerdir. Bu çetelerden biri 5 Müslüman’ı öldürmüş ve bir diğeri ise Ermeni köyü olan Odicak’a sığınarak bir jandarma eri ile bir Türk’ü öldürmüştür.
Zeytun isyanını Milkon isimli bir Ermeni yürütmüştür. Ermeniler Bitlis, Erzurum Mamuratülaziz (Elazığ), Diyarbakır, Sivas, Trabzon, Ankara ve Van illerinde komite merkezleri kurmuşlardır.

28 ŞUBAT 1915 - Van Valisi Cevdet Bey, Siirt bölgesinden gelen gönüllülere Ermenilerin ateş açtığını bildirdi. Van Valisi Cevdet Bey tarafından gönderilen bir yazıda; Siirt bölgesinden toplanan 300 kadar gönüllünün Van’a gelişleri sırasında, Erciş kazası batısında bulunan Arenköy’de geceyi geçirmek istemeleri üzerine, halkı tamamen Ermeni olan köylüler tarafından ateşle karşılandıkları ve bu çarpışmada sekiz gönüllünün şehit ve bir gönüllünün de yaralandığı, bölgeden gönderilen jandarma müfrezeleriyle köy halkının bastırıldığı bildirilmiştir. Sonradan yapılan soruşturmada ölülerin sekiz değil üç gönüllü olduğu anlaşılmış ve Ordu Komutanlığı’nca bu gibi kafilelerin başlarına subay verilerek daha düzenli bir şekilde gönderilmeleri bölgedeki valilere tamim olunmuştur.

.. ŞUBAT 1915 - Bir Taşnak temsilcisi, Tiflis’te toplanan Millî Ermeni Komitesi’nde yaptığı konuşmada, Rusya’nın Ermenileri silahlandırmak, isyanlar çıkartmak amacıyla savaştan önce 242.900 Ruble verdiğini söyledi.

.. MART 1915 - Kayseri bölgesinde Ermeni evlerinde yapılan aramalarda cephane ve değişik şifreler bulundu.
Kayseri bölgesinde Ermeni evlerinde yapılan aramalarda çok sayıda bomba ile Fransızca, Rusça, Ermenice şifre grupları bulunduğundan Ermenilerin bir ayaklanma hazırlığında oldukları kanısına varılmıştı. Bütün bu olaylar üzerine, Başkomutanlık Vekâleti’nce Ermeni azınlık hakkında alınacak tedbirler şu şekilde belirlenmiştir.
Ermeni erler gerek orduda, gerekse jandarma birliklerinde silahlı hizmetlerde, komutanların yanlarında ve karargâhlarda çalıştırılmayacaktır. Hükûmet idaresine karşı görüşte olan veya silahlı harekette bulunan Ermeniler etkisiz hale getirilecektir. Lüzum görülen yerlerde komutanlar tarafından sıkıyönetim ilan edilecek ve ancak dürüst hareket eden Ermenilere eziyet edilemeyecektir. Bölgelerinin güvenliği için, sivil idare amirleri gereğinde askeri komutanlara başvurarak yardım isteyeceklerdir.
Başkomutanlık Vekâleti, Ermeni azınlığın fazla olduğu vilayetlerde jandarma kuvvetinin takviye edilmesini, bu vilayetlere ait orduda emrinde bulunan seyyar jandarma taburlarının geri verilmesini ve ayrıca Van vilayetine üç seyyar jandarma taburu gönderilmesini 3’üncü Ordu Komutanlığı’ndan istemiştir.

ERMENİLERİN İÇ YÜZÜ

.. 1915 - İngiliz devlet adamı Sir Mark Sykes, yayınladığı “Halife’nin Son Mirası” adlı eserinde, Ermenilerin iç yüzlerini ortaya koymaktadır.
İngiliz Şarkiyatçısı ve devlet adamı Sir Mark Sykes, 1915 yılında yayınladığı “The Caliph’s Last Heritage” (Halife’nin Son Mirası) adlı kitabında Ermeni ihtilalcilerini şöyle nitelemektedir: “Kentlerde oturan Ermeniler, Türkiye’deki diğer Hristiyanlar gibi kendi imkânları hakkında mübalâğalı bir inanca sahiptirler. Bu kanı akılsızca bir zihniyetle birleşince onları en umutsuz siyasi cinayetlere itmekte, böylece hem kendilerine hem de çoluk çocuklarını felakete çekmektedirler... Ermeni ihtilalcileri dindaşlarını soymayı düşmanlarına karşı savaşmaya tercih ediyorlar... İhtilalcilerin başvurdukları usullere gelince, benden daha şeytani bir şey tasavvur bile edilemez. Tahrik için ve suçsuz kimseleri cezalandırtmak amacıyla Müslümanları öldürmek, hükûmete vergi ödeyen köylerden haraç almak, İhtilal Teşkilatı’na para vermek istemeyenleri katletmek gibi suçlar hem Müslümanların hem de Katolik ve Gregoryenlerin suçladığı Ermeni ihtilalcilerinin istedikleri cürümlerin ancak bir bölümüdür.”
Müslüman-Hristiyan (Türk-Ermeni) ilişkilerinin gittikçe tahammül olunmaz bir duruma girdiğini gören Sir Mark Sykes şöyle demektedir: “ Belki elli yıllık akıllıca bir eğitim durumu düzeltebilir! Fakat buna rağmen işin sonunu pek göremiyorum. Taraflardan birinin zorla göç ettirilmesi kabul edebileceğim tek çözümdür.”

03 MART 1915 - Sofya’daki Ermeni Komitesi Delegesi M. Vorandian, İngiliz Büyük Elçisi Sir Bax Ironside’a, Amerika ve Balkanlardaki 20.000 Ermeni gönüllüyü İskenderun’daki Likya sahiline ani bir baskında kullanmak için müsaade istedi.
İngiliz arşivlerinde yapılan bir incelemede Sofya’daki Ermeni komitesi delegesi M. Varandiyan’ın 03 Mart 1915’te İngiliz Büyükelçisi Sir Bax İronside’a başvurarak Balkanlardaki 20.000 gönüllü Ermeni’nin İskenderun kıyılarına ani bir çıkarma yapmak üzere gönderilmesi için istekte bulunmuştu. Ama İngiltere Dışişleri bu tasarının uygulanamayacağı sonucuna vardı. Amerika’daki Millî Savunma komitesinin başkanı Miran Seraslan, veznedar M. D. Manuelyan ve sekreter Y. Servart İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na başvurarak Kilikya’ya gönüllü göndermek üzere hazırlık yaptıklarını, oradaki Ermenilerin bu gönüllülerle birlikte Türk yönetimine baş kaldıracaklarını, böylece Türklerin Mısır üzerine yürüyüşlerini engelledikleri gibi, kıyıdan Süveydiye, Çokmerzin (Dörtyol), Yavuzdağ yoluyla Maraş, Fındıkcık, oradan da Zeytun, Furnus, Haçin ve Sis’e kadar yayılacak bir ihtilalle Kilikya cephesinin kurulmuş olacağını ileri sürüyorlardı. Sir Edward Grey, bu tasarının ötekine oranla daha olgun bulunduğunu bildirmekle birlikte uygulama imkânı olmadığını bu komitecilere bildirdi.

.. MART 1915 - Gevaş Ermenilerinin yardımlarıyla Rus Kazakları Van’ın köylerine saldırdılar. İnsanları evlere doldurup yaktılar.

KARS’TA ERMENİ VAHŞETİ

06 MART 1915 - Kars’tan Dâhiliye Vekâleti’ne (İçişleri Bakanlığı’na) gönderilen yazıda, Kars ve Ardahan havalisinde Müslümanlara ve esirlere yapılan soykırım anlatıldı.
Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen yazının özeti şöyledir:
“Kars ve Ardahan havalisinde soykırıma uğrayan Müslümanların sayısının 30.000’e vardığı, muhafazası Ermenilere verilen Osmanlı esirlerinin çok kötü muamele gördükleri ve tüfek dipçikleriyle öldürüldükleri; Osmanlı ordusu içinde bulunan Ermeni ve Rusların kasten esir düşerek Ruslara bilgi sızdırdıkları, Kafkasya Ermenilerinin de önce Osmanlılara esir düştükleri ve sonra kaçarak öğrendiklerini Ruslara bildirdiklerine dair.”

14 MART 1915 – İngiltere’nin Hindistan Genel Valisi, Londra’ya gönderdiği raporunda, Irak’ın denetimi konusunda bilgi verdi.
İngiltere’nin Hindistan Genel Valisi, Osmanlı Türkiye’sinin geleceğine ilişkin tekliflerini ihtiva eden muhtırasında, Musul’un İmparatorluk’tan koparılmasını savunurken, bu yörenin Kürdistan’a tekabül etmesi dolayısıyla Kürt Meselesi’nin acil olarak gündeme geleceğini kaydedecekti. Ona göre, Kürt Meselesi, Asya Türkiye’sinin yeni yerleşiminde en hayatî konu, milletlerarası taksimin gerçekleşeceği eksendi. Bütün aşiretler aynı bayrak altında toplanabilse, Kürtlere bağımsızlık verilmesi düşünülebilirdi. Bu imkânsız olduğuna göre, Kuzey Irak ya Rusya’nın ya da kendilerinin denetimi altına alınacaktı. Bölgenin Ruslara bırakıldığı takdirde Londra’nın artık “rahat nefes bile alamayacağını” yazan Genel Vali, İngiltere’nin de bölgenin idaresini yüklenmesinin mümkün olamayacağını iddia ediyordu. Galiba en uygunu Rusya’nın idaresine değil de himayesine bırakmaktı. Ancak Kuzey Mezopotamya’nın akıbeti hususunda İngilizler arasında fikir ayrılıkları baş göstermekte gecikmeyecekti.

16 MART 1915 - Ermenilerin, Türklere karşı Ruslara yardımı konusunda bütün dünyadan para yağmaya başladı.
“Taşnaksutyun Komitesi
Boston Şubesi Tiflis 16 Mart 1915
Gönderilen 47061 ruble ve 31 kapik için yönetim kurulumuz ve gönüllüler adına teşekkür ederim.
Başpiskopos
Mesrup.”

16 MART 1915 - Tiflis Ermeni Millî Bürosu adına Episkopos Mesop, Boston’daki Amerika Ermeni Taşnaksutyun İhtilal Komitesi’ne gönderdiği telgrafında, “47.061 ruble ve 11 kapik alınmıştır. Gönüllüler ve büro namına teşekkürler” denilmiştir.

İSTANBUL ANTLAŞMASI

18 MART 1915 – İngiltere, Fransa ve Rusya arasında Osmanlı topraklarının paylaşılması ile ilgili “İstanbul Antlaşması” imzalandı.
İstanbul Anlaşması tek bir vesika değildir. Beş hafta süre ile Rusya, Fransa ve İngiltere arasındaki diplomatik yazışmayı kapsamaktadır. 04 Mart 1915’te Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Dmiriyevich Sazanov’un İngiltere ve Fransa’nın St. Petersburg’daki elçilerine İtilaf devletlerinin zaferi halinde Rusya’nın İstanbul’u ve Boğazları ilhak etmek istediğini resmen yazması ile görüşmeler ve yazışmalar başladı. Rusya’nın taleplerini kabul eden İngiliz ve Fransız hükûmetleri karşı taleplerde bulundular. İngiltere, İran ve Arap yarımadasını istedi. Fransa ise Suriye’yi, İskenderun Körfezi’ni ve Toroslara kadar Çukurova’yı ilhak etmek istediğini bildirdi.

.. MART 1915 - Türk askerî birlikleri Zeytun Ermenilerinin isyanını bastırmak amacıyla Zeytun’a hareket etti. Kasabanın kuşatılması üzerine sayıları beş yüz ile altı yüz arasında bulunan Ermeni isyancıları Zeytun’un en muhkem yeri olan Tekye Manastırı’na sığındılar.

23 MART 1915 - Van’a bağlı Bayrik, Alaköy, İblankanıs ve Buganis köylerinde 1.000 kadar Ermeni isyan ettiler.

23 MART 1915 - Amerika’da Boston’daki Millî Ermeni Savunma Komitesi Başkanı Miran Seraslan, İngiltere Dışişleri Bakanı Sir Edward Grey’e gönderdiği mektubunda, Kilikya’ya gönüllü Ermeni sevk etmek için gerekli hazırlıkları yapmakla meşgul olduklarını, oradaki isyanın başarılı olacağını belirtti.

ZEYTUN’DA ERMENİLER

25 MART 1915 - Zeytun’da isyan eden Ermeniler, Türk birlikleri tarafından bastırıldı.
Zeytun’da sabahtan akşama kadar devam eden çarpışmalar sonucunda Ermeni isyancılardan bir kısmı gece karanlığından istifade ederek firar ettiler. Çarpışmalar sırasında Türk kuvvetleri biri binbaşı olmak üzere sekiz şehit, yirmi altı yaralı verdi. Ermeniler ise otuz yedi ölü, yüz kadar yaralı verdiler. Yapılan arama sonucunda çarpışmalara katılmış olan beş Ermeni şakisi, on altı şüpheli şahıs, çeşitli silahlar, barut ve zararlı yayınlar ile iki gizli cemiyete ait mühür ele geçirildi. Bu harekât etrafta tesirini gösterdi. Üç yüz kadar Ermeni, Türk askerlerine kendilerinden teslim oldu. Zeytun’a kâfi miktarda asker yetiştirildi. Ayrıca IV. Kolordu Kumandanı Cemal Paşa tarafından, Maraş’a gidecek olan Fahri Paşa’ya eğer lüzum görülürse Zeytun civarındaki kuvvetlerin arttırılması emri verildi.

ERMENİ İSYANLARININ SEBEBİ

.. MART 1915 - IV. Ordu Komutanı Cemal Paşa, Ermenilerin İngiliz ve Fransızların verdikleri emirlerle isyan ettiklerini açıkladı.
Cemal Paşa Güney Anadolu’daki Ermeni isyanlarının sebeplerini şöyle açıklıyor: “Bence kesinlikle meydana çıkmış hakikatlerdendir ki İskenderun Körfezi’nden başlayarak Dörtyol, Musababa, Halep, Antep, Urfa ve Zeytun taraflarında yapılacak bir Ermeni ihtilalinin Suriye’yi Anadolu’dan ayırabilecek bir teşebbüs olacağını pek güzel takdir etmiş olan Fransız ve İngiliz Doğu Akdeniz Orduları Kumandanları Çanakkale muharebelerinin en müthiş anlarında Ermenilere verdikleri emirlerle bu isyanı yaptırmışlardır. Zaten buralarda Ermeniler çoktan beri isyana hazır bulunduklarından işe başlamaları için bir emir almaları kâfi idi. Acaba bu kanaatimin doğru olmadığını ilgili devletlerin alakalı memurları iddia edebilir mi?”
Amerikan Millî Ermeni Savunma Komitesi Başkanı Miran Seraslan ve maiyetinin İngiliz Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği mektup, Cemal Paşa’nın bu görüşlerini teyit etmektedir. Mektupta; Kilikya’ya gönüllü sevk etmek için hazırlık yaptıkları, oradaki Ermenilerin Sis, Haçin, Zeytun, Fırnıs, Maraş ve Fındıcak’ta isyan bayrağı açarak Toroslardan Akdeniz’e kadar bir savaş sahası oluşturacakları, böylece Türklerin Mısır’a doğru ilerlemelerine engel olunabileceği bildirilmekteydi.

03/04 NİSAN 1915 - Van ilinin Şıtak ilçesinde büyük çaplı Ermeni ayaklanması oldu.

04 NİSAN 1915 - Akdağmadeni’nde Ermeniler isyan ettiler.

06 NİSAN 1915 - Londra, Mezopotamya’nın işgali için Araplar yerine Kürtlerin askeri gücüne dayanmaları ve söz konusu hizmetleri karşılığında Kürtlere istediklerinin verilmesi projesini ele aldı.

07 NİSAN 1915 - Ermeni çeteleri Van’ı işgal ettiler.

08 NİSAN 1915 - Başkomutanlık Vekâleti’nin Ermeni Patrikliği’ne gönderdiği yazıda, Zeytun olayları ile ilgili yaptığı açıklamalara cevap verildi.

09 NİSAN 1915 – Ermeniler Tosya’da isyan ettiler.

09 NİSAN 1915 - Londra’da, Kürtlerle ilgili teklif uygun görülmedi.
06 Nisan’da yapılan teklife Londra’da karşı çıkanlar olacak ve aşiretlere askerî bir güç olarak güvenilmeyeceği tekrarlanacaktır: “Kürdistan’ın geleceği ileride ciddî bir mesele olacaktır. Oranın ikinci bir Rus Türkistan’ı olmayacağını ümit ederim. Yalnız, Kürtlere bağımsızlık verilmesinin tehlikeleri de göz önündedir.”

09 NİSAN 1915 - Kudüs’te, Dördüncü Ordu Komutanı Cemal Paşa’nın, Başkomutanlık Vekâleti’ne gönderdiği şifrede, Zeytunlu Ermenilerin saldırılarını ve Patrik’in yanlı tutumunu açıkladı.
Cemal Paşa’nın telgrafı aşağıdadır:
1-Patrik’in vaka hakkındaki tutumu, tahkikata pek az uymaktadır.
2-Eşkıya Zeytun’a cephane götüren bir jandarma kıtasına silahla saldırmışlardır.
3-Olayın başlangıcından itibaren bütün çalışmaların, halkın zerre kadar incitilmemesi ve Müslümanların yerli Ermenilere, silahlı hatta eşkıyalara karşı en ufak bir tecavüzde bulunmamalarının temini amacını gütmekte idi. Ve bu amaç tamamıyla temin edilmiştir. Patrik Efendi bunun aksini ispat edemez.
4-Gerçekten çatışmaya katılmayan ve isyanın sevk ve idarecisi olmayanların kayıtsız-şartsız kendiliklerinden silahlarıyla birlikte teslim olanlar hakkında takibat yapılmaması mümkündür. Ancak, bunun şimdiden vaat suretinde açıklanmasına kesinlikle taraftar değilim. Gerek dehalet edecek olanlardan ve gerek ahaliden, Zeytun ve Maraş’ta ikâmetleri kararlaştırılanların Konya’ya gönderilmesi zorunludur. Aksi halde asayişin sağlanması amacıyla bu taraflarda fazla kuvvet bulundurmak zorunda kalacağım.
5-Patrikhane’nin Zeytun olayına, nasihat verircesine müdahalesi kesinlikle caiz değildir. 09 Nisan 1915
Dördüncü Ordu Komutanı
Cemal.

ERMENİ FAALİYETLERİ

.. NİSAN 1915 - Van Ermenileri, Rus birliklerinin yaklaşması üzerine, Ruslara yardım kararı aldılar.
Rusların Van’a yaklaşmaları üzerine civar şehir ve köylerde oturan Ermeniler, Osmanlı idaresine karşı ayaklanmaya ve düşmanca gösterilerde bulunmaya başladılar. Aynı zamanda, vergi ödenmesi hususunda da idarenin emirlerine itaat etmiyorlar, yaklaşan Rus ordusuna katılıyorlardı. Köyleri tarıyorlar, yolculara saldırıyorlar, yolları üzerinde rastladıkları bütün Müslümanları öldürüyorlar, izinli olarak köylerine dönen yaralı askerleri katlediliyorlardı.


.. NİSAN 1915 - Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesinin altıncı ayında Rusya’nın destek ve yönlendirmesiyle Ermeni Kilisesi güdümündeki Ermeni çeteleri Doğu Anadolu’da büyük bir vahşete imza attılar.
Ermeni çetelerinin faaliyetleri şöyle özetlenebilir:
1-Ermeni komiteleri, savaş başlar başlamaz Rus Ordusu’na katılmayı, onu desteklemeyi, düşman sınırı geçince onlarla birlikte çarpışmayı planlamışlardı.
2-Seferberlik ilanı üzerine askere gitmeyi reddetmişler, silahlarını alıp dağlara çıkmışlardı.
3-Askere gidenler, silah ve cephaneleri de çalarak kaçmışlar, komitecilerin emrindeki çetelere katılmışlardı.
4-Doğu Anadolu’nun birçok yerinde gizli komiteler faaliyetlerini arttırmışlar, bomba imalâthaneleri kurmuşlar, silah depoları teşkil etmişlerdi.
5-Silahsız ve müdafaasız İslam ahali üzerine baskınlar yapılmış, günahsız pek çok masum vahşice katledilmişti.
6-Resmî binalara, askerlere, jandarmalara tecavüz ve saldırılar gittikçe şiddetlenmiş, şehit düşen askerlerin sayısı binlerin üzerine çıkmıştı.
7-Çeşitli yerlerde isyanlar başlamış, bilhassa doğuya yaklaştıkça isyan bölgeleri daha sıklaşır olmuştu.
8-Van’da büyük bir isyan başlatılmış, Rus Ordusu ve Ermeniler şehri işgal etmeden önce ve ettikten sonra katliam yapılmış, Van ahalisinin büyük bir kısmı öldürülmüştür.
9-Bütün bu hareketlerin başında, Osmanlı Meclisi’ne dahi girmiş Ermeni milletvekillerinin, tanınmış komitecilerin, papazların, doktor ve avukatların bulunduğu görülmüştür.
Diğer taraftan, Kafkasya ve Doğu Anadolu’da devlete karşı savaşacak “Gönüllü Birlikleri” teşkil edilmişti. Bu amaç için Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulan “Millî Müdafaa Komisyonu”nun üyeleri arasında, Adana eski Piskoposu Muşeg, Ankara eski Piskoposu Papgen, Kütahya Piskoposu Papgen Köleseryan, Feriköy ve Üsküdar eski vaizi rahip Dirayr da bulunuyordu. Komisyonu teşkil eden üyeler, Türkiye’de yıllarca piskoposluk yapmış olan ruhanî liderlerdi.

11 NİSAN 1915 - İstanbul Hükûmeti, bütün Ermeni komite merkezlerinin kapatılmasına, mesullerinin tutuklanarak Konya iline gönderilmesine karar verdi.


VAN İSYANI

13/14 NİSAN 1915 - Ermeniler Van’da ayaklandılar. Van şehrinde 30 gün devam eden ve Van kasaba ve köylerinde de senelerce süren bu isyan, yani Ermenilerin Türklere saldırısı, kan kokuları arasında görülmemiş cinayetlerle dolu bir halde devam etmiştir.
Ermeniler boyuna Ruslara casusluk yapıyorlar ve Türk kuvvetlerinin durumu, hareketleri hakkında Ruslara haber veriyorlardı. İşte bütün bu tahrikler sonucunda Van’daki Ermeniler 13/14 Nisan tarihinde ayaklandılar; camilere, hükümet dairelerine, bankalara ve hastanelere bombalar attılar; Müslüman Türk ahaliyi kesmeye başladılar. Şiddetli çarpışmalar sonunda Van şehri Ermenilerin eline düştü. İşte bu olay da Rus askerî hareketinin Van üzerine yöneltilmesinde mühim rol oynadı.

BARDAĞI TAŞIRAN

15 NİSAN 1915 - Osmanlı Meclisi Mebusan üyelerinden Zohrap ve Varteks Efendiler, Dâhiliye Nazırı Talat Paşa ile yaptıkları görüşmede, Ermenilerin ihanetini görüştüler.
Yıllardan 1915’tir. Günlerden 15 Nisan Perşembedir. Devleti Osmaniye’nin Dâhiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Talat Paşa, Beyoğlu’ndaki Serkidoryan kulübünde misafirleriyle buluşur.
Talat Paşa, en sıkıntılı anında bile tebessüm edebilmesini bilen kişidir. Misafirlerini tebessümle karşılar. Zohrap ve Varteks Efendiler Osmanlı Meclisi Mebusan’ının azalarıdırlar. Milletvekilleridirler, başka bir deyimle.
Talat Paşa iki Ermeni milletvekilinin soluk alışlarını bile takip edebilmektedir. Zohrap efendinin bir gece evvel Amerikan Büyükelçisi Morgenthau tarafından kabul edildiğini bilir. Üstelik henüz Türkiye’ye karşı savaşa girmemiş olan Amerika’nın yine bir gece evvel Ermeni Patriğinde Hollanda Bankası üzerine keşide edilen 50 bin altın liralık çek verdiğini de duymuştur. Bu paranın nerelere kullanılacağını da öğrenmiştir Talat Paşa.
Talat Paşa söze kısadan başlar:
“Yüzyıllardan bu tarafa dostluk içinde yaşıyoruz.” diye konuşuyor. “Türk devleti Ermeni vatandaşlarına devletin en yüksek görevlerini vermekten kaçınmamıştır. Ruslar ve İngilizlerle dövüşmekteyiz. Ermeni vatandaşlarımızın temsilcileri olarak bütün düşmanlarımızla temas ve pazarlık hâli içindesiniz. Hem kendinize hem de vatanınıza ihanet ediyorsunuz. Sizlere olmayacak bir rüyayı sunuyorlar. Hangi bağımsız devlet? Nerede, hangi halk çoğunluğu ile? Bu hareketinize son veriniz.”
Zohrap efendi, sanki düşmanına hitap edercesine konuşur:
“Paşa hazretleri, paşa hazretleri... Devletin varlığına karşı çıktığımızı ispatlamak güçtür. Ama Ermenilerin imhasını yüklenen sizin de mesuliyetiniz vardır.”
Talat Paşa “Tarihe karşı bir hesabım varsa vereceğim merak etmeyin” der. “Fakat son defa söylüyorum. Devlet savaş içindedir. Kendi devletiniz içinde bir Ermeni devletinin kurulmasını istemek, dünyanın her memleketinde vatana ihanet olarak kabul edilir... İşte Harput’taki Sarkisyan’ın mektubu. Amerika’dan sağlanan para ile Ruslardan beş bin mavzer almışsınız. Ne demektir beş bin mavzer, düşündünüz mü?”
Cevap “veda” etmemiz istenen İmparatorluğumuza karşı beslenen niyetlerin açık bir ifadesidir:
“Paşa, Paşa” derler... “Bahsettiğiniz hesap günü belki de bugündür. Rusya bazı Osmanlı tebaasının hakkını şimdi korumaya başlamış değildir ki telaşlanasınız. Ermenilere reva görülenlerin hesabı böyle verilmez...”
Mülakat burada biter.

15 NİSAN 1915 - Önce Şıtak’ta başlayan ve Van’a sıçrayan Ermeni ayaklanması çevreye yayıldı. Van’daki ayaklanmada ciddî tedhiş olayları görüldü.5.000 kişilik Ermeni kuvveti, kentin içinde kışla, hükûmet ve diğer resmî binalara saldırdı. Türk mahallelerini yaktılar.

16/17 NİSAN 1915 – Van Seyyar Jandarma Komutanlığı’nın gönderdiği şifrede, Şatak (Çatak) kazası Ermenilerinin jandarma erlerine ve karakollara saldırdıklarını, telgraf hatlarını kestiklerini, asayiş için Şatak’a hareket eden jandarmalara saldırdıklarını bildirdi.

17 NİSAN 1915 - Van isyanını bastırmak için hareket eden Birinci Seferî Kuvvetler Rumiye’ye geldi.

17 NİSAN 1915 - Van’da ve Şatak’ta Ermeniler, yeni ve büyük bir ayaklanma daha yaptılar. Birinci Seferî Kuvvetler, isyanı bastırmaya çalıştı.

AVRUPA’DA PROPAGANDA

17 NİSAN 1915 - Rusya’daki Ermeniler, Zavarief adlı bir doktoru, İngiltere ve Fransa’ya propagandaya gönderdiler. Rusya Dışişleri Bakanlığı da oradaki elçilerine birer tavsiye yazısı yazdı.
Fransa Dışişleri Bakanı’nın ikazı üzerine Rus Dışişleri Bakanı Sazanof, Petrograd (Petersburg)’daki Ermeni heyetine Rus gazetelerine Ermenistan hakkında artık makale yazmamalarını ve daha önce gidip Fransa ve İngiltere kamuoyunu kazanmalarını tavsiye etti. Bunlar hakkında birlikte bir de muhtıra hazırlandı. Bunun üzerine oradaki Ermeniler bu işi başarabilecek kudrette olan ve dil bilen Zavarief adındaki bir tabibi bol para ile Fransa ve İngiltere’ye seyahate çıkardılar. Rus Dışişleri Bakanı’ndan da oralardaki sefirlerine tavsiyeler aldılar. Şu şifreyi de çektirdiler:
“17 Nisan 1915, 1721 Nu’lu
Ermeni politika adamı ve Rus tebaasından, Bakanlıkça en müsait günlerde tanınmış olan hekim Zavarief, hükûmet ve genel fikirlerin, Ermeni dileklerinin vücut bulması için hazırlamak amacıyla Fransa ve İngiltere’ye hareket etmiştir.
Zavarief, siyasi cemiyetlere sokulmasını ve orada kendisinin desteklenmesini istiyor.
Dışişleri Bakan Yardımcısı
Neratof.”

17 NİSAN 1915 - Rusya’nın Paris Büyükelçisi İzvolski, Rus Dışişleri Bakanı Sazanov’a gönderdiği telgrafında, Ermeni komitecilerinden Dr. Zavrief tarafından iletilen Ermeni isteklerini bildirdi.
Rusya’nın Paris’teki Büyükelçisi İzvolski, 17 Mayıs 1915’te, yani Rusya’nın Türk sınırlarını aşarak Ermenileri öne sürdüğü ve Anadolu’da Ermeni tehcirinin hızlandığı tarihte, Dışişleri Bakanı Sazanov’a şu telgrafı çekti:
“Buraya gelen Dr. Zavrief (Ermeni komitecilerinin liderlerinden) kendisinin bizim Dışişleri Bakanlığı’nda yaptığı görüşmelerin sonuçlarını bir muhtıra halinde bana verdi. Bu muhtırada birçok hususlar arasında, Rusya’nın Türkiye sınırları içinde, Türkiye’ye tabi ve fakat üç hükûmetin himayesi altında bir ‘Ermeni muhtariyeti’ teşkili niyetinde olduğu, güya çevrede kalan bazı kısımları müstesna olmak üzere, bütün Ermenistan vilayetlerini içine almakla kalmayarak belki de Yumurtalık Körfezi dâhil olmak üzere Mersin limanıyla birlikte Kilikya’yı da ihtiva edeceği yazılıdır.
...............
Gerek Dr. Zavrief, gerek geri dönen Bogos Nubar Paşanın Fransa Dışişleri Bakanlığı ileri gelenlerine bu yolda müracaatta ve beyanatta bulunduklarını biliyorum. Fakat bu programın gerçekten sizin tarafınızdan uygun görülüp görülmediğini ve benim bunu ne dereceye kadar desteklemem gerektiğini lütfen bana bildiriniz. Kilikya ile ilgili nokta bana pek nazik görünüyor; zira Fransa, bu bölge hakkındaki görüşünü daha önce kesinlikle söylemişti.”

ERMENİ İSTEKLERİ RUSYA’YI BIKTIRDI

..NİSAN 1915 - Rusya Dışişleri Bakanı Sazanov, Paris Büyükelçisi’ne gönderdiği cevabında, Ermeni isteklerini yerine getiremeyeceklerini bildirdi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sazanov’un cevabı şöyledir:
“Ermenilerle yapılan görüşmeler sırf akademik mahiyettedir. Zavrief’e belirli, hiçbir program gösterilmemiştir. Onun Kilikya’yı bağımsız bir Ermenistan’ın sınırları içine almak hususundaki projesine verilecek cevap, Kilikya’da Fransız çıkarları kuvvet kazanmakta olduğundan, Ermenilerin bu bölgeye ait isteklerine yardım edemeyeceğimiz yolunda olabilir.”

18 NİSAN 1915 - Osmanlı Hükûmeti, 16-55 yaşları arasındaki Ermenilerin, ülke dışından içeriye girmelerini, ülke içinden de dışarıya çıkmalarını ve yeni Ermeni okulları açmayı yasaklayan; Ermeni çocuklarının resmî devlet okullarında okumalarını mecbur kılan; Ermenice gazete yayınlamayı men eden bir karar aldı.

VAN’DA ERMENİ CİNAYETLERİ

18 NİSAN 1915 - Van’daki Hamit Ağa Kışlası, nöbetçileri öldürerek binayı dinamitle havaya uçuran Ermeniler tarafından ele geçirildi. Ermeniler 27 gün boyunca Müslüman halka zulmetmişler ve cinayetlerine devam etmişlerdir.

20 NİSAN 1915 - Van’da kent merkezinde büyük Ermeni ayaklanması başladı. Ermeniler tedhiş hareketlerinde bulundular. Karakollarla Müslüman evlerine şedit saldırılarda bulundular. Yağma yaptılar.

20 NİSAN 1915 - Van Valisi Cevdet Bey, 3’üncü Ordu Komutanlığı’ndan yardım istedi.
Van Valisi Cevdet Bey’in telgrafı şöyledir:
“İsyancılar Van’ın Ermeni mahallelerine yakın olan karakollarımıza ve Müslüman evlerine ateş etmeye başladılar. Karşı konulup, savunuluyor.
Dün akşama kadar Atalan civarında meydana gelen çarpışmada isyancıların büyük bir kısmı yok edilmiştir.
Gevaş telgraf hattı onarılmış, haberleşmeye açılmıştır.
Bugün Başkale, Havasor, Memortki, Sersat telgraf telleri kesilmiştir. Tamirlerine başlanmıştır.
Şehirde çarpışmalar bütün şiddeti ile sürüyor. Ayaklanma geneldir. Yardım ve top gönderilmesini rica” ederim.

20 NİSAN 1915 - Van Valisi Cevdet Bey, Dördüncü Ordu Komutanlığı’na gönderdiği şifrede ihtilalci Ermenilerle çarpışmaların devam ettiğini bildirdi.

20 NİSAN 1915 - Başkomutan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa, Ermeni çetesinden olan kişileri yakalayıp hükümete teslim eden Müslim ve gayrimüslim halka, kişi başına bir liradan az olmamak üzere ödül verileceğini ilan eden bir genelge yayınladı.

23 NİSAN 1915 - Ermeniler Van kalesine saldırdılar. Kale muhafızı küçük bir Türk müfrezesiyle çarpıştılar.

23/24 NİSAN 1915 - Van’da çarpışmalar bütün şiddetiyle devam etti. Ermeniler Türkleri katletmeye devam ettiler.
23/24 Nisan 1915 gecesine kadar yukarı ve aşağı şehirde çarpışmalar devam etmiş ve kale dibinde birkaç ev Ermenilerin eline geçmişti.
Başkale tarafından 800 kişilik bir müfreze gelmiş ve bunların da yardımıyla Erçek nahiyesindeki Türk mücahitleri, Erçek’teki Ermeni çetelerini tenkil ederek Van’a doğru yürüyüşe geçmişlerdi. Ayrıca Muradiye Kaymakamı Ziya Bey de bir kısım kuvvetle Van’a hareket etmişti.
İlk zamanda Van’da asayişi sağlamak için noksan mevcutlu bir jandarma taburu vardı. Bu şehir içindeki kuvvetten başka Özalp ve Başkale tarafından da İran’daki Rus kuvvetleriyle çarpışmakta olan Kurmay Binbaşı Kâzım (Orgeneral Özalp) komutasındaki Van Jandarma Tümeni bulunmakta idi. Mevcudunun çoğu çağdışı ve aşiret erlerinden ibaret olan bir tümen üstün düşman kuvvetleri karşısında savaşmış olmasına rağmen Van isyanında mesafenin uzaklığı ve karşısındaki düşman kuvvetlerinin üstünlüğü yüzünden ilk anda Van’a yardım etmek imkânı bulamamıştır. Bununla beraber vakit ve fırsat buldukça, yardıma koşan bu tümen ile civardan yetişen millî kuvvetler, 10.000’in üstünde olan Ermeni kuvvetlerine karşı direnmişler ve çok zaman kazanmağa muvaffak olmuşlardır. Van’daki Ermeni kuvvetleri karşısında mukabelede bulunan muharip Türk kuvvetleri, halk da dâhil olmak üzere ancak 1500 kadardı.

24 NİSAN 1915 – Van Valisi Cevdet Bey, Ermenilerin vahşetinin artması üzerine buradaki vatandaşların komşu illere nakledilmesi için Dâhiliye Nazırlığı (İçişleri Bakanlığı)’ndan izin istedi.
Van Valisi, 24 Nisan 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne çektiği telgrafta, Van’daki durumun vahametini şöyle anlatmaktadır: “Şimdiye kadar bölgeye etraftan 4.000 kadar isyancı Ermeni getirilmiştir. Asiler yol kesiyor ve civar köylere hücum ederek buraları yakıyorlar, buna engel olmak imkânsızdır. Şimdi birçok kadın ve çocuk yersiz ve yurtsuz kalmıştır. Bunları aşiret köylerinde barındırmak da uygun ve mümkün değildir. Bunların Batı’daki vilayetlere göndermeye başlanması münasip midir?”


24 NİSAN TEDBİRLERİ

24 NİSAN 1915 - Dâhiliye Nezareti (İçişleri Bakanlığı), Ermeni Komite Merkezleri’nin kapatılması, evraklarına el konulması ve Komite elebaşılarının tutuklanmasını tamim etti. İstanbul’da Ermeni elebaşıları tutuklandı.
Osmanlı Hükûmeti, önce Ermeni Patriği ile Ermeni toplumunun milletvekilleri ve diğer önde gelenlerine Ermenilerin Müslümanları arkadan vurmaya ve katletmeye devam etmeleri halinde gerekli önlemleri alacağını bildirmekle yetinmiş bu sonuç vermeyince, 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni Komiteleri’ni kapatarak yöneticilerinden 2345 kişiyi devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan tutuklanmış ve mahkemeye verilmiştir. Tutuklamaların başlaması fanatik Ermenileri daha da azgınlaştırarak çıldırttı.
Dışarıdaki Ermenilerin her yıl “Ermeni soykırımının yıldönümü” diye andıkları 24 Nisan, işte bu 2345 komitecinin tutuklandığı tarihtir.
İstanbul’da 500 kadar Ermeni tutuklanır, aralarında gazeteciler, din adamları da vardır. Bunlar Ermeni ihtilal örgütü üyesi olduklarından Anadolu’ya sevk olunurlar.

24 NİSAN 1915 - Eçmiyazin Katolikosu’ndan ABD Başkanı’na gönderilen telgrafta Türkiye’deki Ermenilerin korunması istenildi.
“Birleşik Amerika Devletleri Sayın Başkanı
Sayın Başkan, Türk Ermenistan’ından aldığımız son haberlere göre, orada katliam başlamış ve organize bir tedhiş Ermeni halkının mevcudiyetini tehlikeye sokmuştur. Bu nazik anda Ekselanslarının ve büyük Amerikan Milleti’nin asil hislerine hitap ediyor, insaniyet ve Hristiyanlık inancı adına, Cumhuriyetinizin Diplomatik Temsilcilikleri vasıtasıyla derhal müdahale ederek, Türk fanatizminin şiddetine terk edilmiş Türkiye’deki halkımın korunmasını rica ediyorum.
Kevork, Başpiskopos ve bütün Ermenilerin Katolikosu.”

ERMENİLERİN CİNAYET EMİRLERİ

.. NİSAN 1915 - Ermeni örgütleri, Anadolu’da yaşayan Ermenilere verdiği talimatta, Ruslara yardımcı olunmasını ve Osmanlı Ordusu aleyhinde çalışılmasını söyledi.
Meşrutiyet esaslarına göre 1909’dan beri ilk defa gayrimüslim azınlıklar da askere alınıyordu. Gerek Patrikhane ve gerekse Ermeni komite liderleri, bir yandan da teşkilâtlarına, Osmanlı Orduları’nın gerisinde çeteler teşkil etmelerine ve askerden kaçanların bu çetelere iltihak ettirilerek, ordularımızın gerisinde her türlü ihanet, isyan, sabotaj ve yıkıntıya hazır olmaları bildirilmişti. Bu talimat üzerine bilhassa Doğu Anadolu’da bulunan Ermenilerde büyük bir faaliyete başlamış ve kurulan Ermeni çetelerinin sayısı her gün daha çok artmaya başlamıştı.
Durumun böyle olduğunu çeşitli yabancı yazarlar da yayınladıkları eserlerinde dile getirmiş bulunmaktadırlar. Nitekim Kafkas Ermenistan’ı Başbakanı Kaçaznuni, 1923 tarihinde Viyana’da yayınladığı kitabında, bu hususa değinmiş ve Ermenilerin Osmanlı Orduları gerisinde gönüllü gruplar kurarak savaştıklarını yazmıştır. Yazar Filip Paryz ise, 1956’da Londra’da ve Filip De Zara 1936’da Paris’te yayınladıkları kitaplarında Ermenilerin 1914’te Ruslarla gizlice temasa geçtiklerini, kurdukları komite ve çetelerin Rus subayları emrinde çalıştıklarını ve meydana getirdikleri gönüllü Ermeni taburlarıyla Rus Ordusu’nun ilerleyişini kolaylaştırdıklarını ve Türk kıtalarının geri yollarını ve lojistik konvoylarını vurduklarını ve her türlü tahripler yaptıklarını anlatmışlardır.
Yazar Felix Valyuy’da, “İslam’da İnkılap” adlı eserinde şöyle yazıyor:
“Ermeniler 1915 Nisan’ında isyan ederek, Van Şehrini ele geçirdiler. Aram ve Vardan emrinde, bir Ermeni Genel Kurmayı teşkil ettiler. 06 Mayıs günü Van Şehri’ni, imha ve soykırım suretiyle Müslümanlardan temizlenmiş olarak Rus kuvvetlerine teslim ettiler. Bunları yapan Ermeni Taşnak Partisi’nin elinde, binlerce Rus silahı ve bombası bulunuyordu.”
O zaman Van ili Doğu Anadolu’nun en kalabalık illerindendi. Yazar Felix’in bu anlatımından Ermenilerin Van’da binlerce vatandaşımızı hunharca katlettikleri meydana çıkıyor. İşte tarih okuyanlar bu gerçekleri iyi görsün ve hangi milletin mezalime uğradığını bu gerçeklerden yola çıkarak tespit etsinler.

25 NİSAN 1915 - Bitlis köylerini basıp katliam yapan Ermeni çetelerini yakalamak üzere, Akcan (Mercimekkale) Bucak Müdürü Ahmet Nurettin Efendi, jandarma ve milisleri görevlendirdi.
Ermeni firarilerini aramak amacı ile milisler ve jandarmalardan müteşekkil bir müfreze ile bunların sığındıkları Muş’a bağlı Kumus köyüne gitti. Gece köylülerden yardım gören firariler, Taşnak Komitesi’nin etkin üyelerinden Ruben ve Esro komutasında, askerlerin kaldıkları evi sardılar ve ateş açtılar. Jandarmalardan iki kişi öldüler. Diğerleri ise aynı yerde boğuldular.

ERMENİLER, OSMANLI ORDUSUNU ARKADAN VURDU

.. NİSAN 1915 – Ermeniler, Rusların kışkırtmaları sonucu Rus Ordusu ile birleşerek Osmanlı Ordusu’nu arkadan vurdular.
Hristiyanların hamisi “Kutsal Rusya”nın, Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Ermenilere karşı tutumu zehirli meyvelerini 1915 yılında verdi. Rusya Ermeni milliyetçiliğini ve dinî duygularını tahrik eden bir politika gütmekteydi. Maksadı, Osmanlı İmparatorluğu’nun başına dertler çıkarmak ve azametli kurbanının beklenen paylaşılma günü gelince de bu bölgeyi ilhak etmeye hazırlanmak idi. Bununla birlikte, Çarlık Rusya’sı, bağımsız bir Osmanlı Ermenistan’ı kurulmasına izin veremezdi. Çünkü bu, elinden kaçırmak niyetinde olmadığı Rus Ermenistan’ına kötü bir örnek teşkil ederdi.
...Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinden beri Ortodokslar, Hristiyanlar, Yahudiler, Ermeniler ve diğerleri kendi kendilerini idare ede gelmişlerdir. Askerlikten ve savaşma mecburiyetinden muaf tutulmuşlardı. Sadece vergi ödemekle yükümlü idiler. Bu liberal muamele Türkiye’ye felaket getirdi. Çünkü bu “Milletler” denen halkalar sadece dinlerini değil, millî duygularını da muhafaza ettiler ve bağımsızlıklarını kazanmak için sürekli olarak yabancı desteği aramakla meşgul oldular. Eğer Hristiyanların itham ettiği gibi, Türkler gerçekten barbar ve mutaassıp dinciler olup da bu halkları kendi dinlerine sokmağa çalışsaydılar sonuç çok farklı olurdu. Osmanlılar en güçlü oldukları o günlerde fethettikleri halkları şiddet veya ikna yollarından faydalanarak kolayca Türkleştirebilirlerdi. Hristiyan milletlerin mükemmel bir vesile olarak kullandıkları Haçlı Seferleri’ne benzer bir Müminler Seferi her türlü baskıyı gizlemeye ve makul göstermeye hizmet edebilirdi.
Ermeniler hem koruyucu ve hem de başlarına gelen belaların sebebi olan Rusya’nın, Fransa’nın ve İngiltere’nin zaferine bel bağlamışlardı. Bu zafer kazanıldığı gün, ırklarının emeli olan “bağımsız bir Ermeni devleti” kurulmuş olacaktı. Bu sebeple Çar ordularına soylarının kurtarıcıları olarak davrandılar. Sayısız Ermeni Doğu Anadolu’daki yüksek dağların tabiatını ve geçitlerini bildikleri için, Türk yenilgisine büyük katkıda bulundular ve yenilen Türk Orduları geri çekilirken, Ermeni çeteleri tarafından büyük kayıplara uğratıldı.

LONDRA KONFERANSI

26 NİSAN 1915 - Gizli Londra Konferansı yapıldı. İtilaf devletleri (İngiltere, Fransa, Rusya) ile İtalya arasında Londra Antlaşması imzalandı.
Müttefikler, İtalya’yı uzun süredir ittifak antlaşmaları ile bağlı bulunduğu Almanya ve Avusturya-Macaristan’dan koparıp kendi yanlarında savaşa sokmak için Osmanlı İmparatorluğu üzerinde bazı toprak taleplerini kabul etmek zorunda kalmışlardı. Bu bakımdan imza ile birlikte yürürlüğe giren gizli Londra Antlaşması imzalanmıştı.
Madde 8- İtalya halen işgalinde bulunan 12 ada üzerinde egemenlik alacaktır.
Madde 9-Genel olarak Fransa, Büyük Britanya ve Rusya, İtalya’nın Akdeniz’de kuvvet dengesinin muhafazası ile ilgili olduğunu tanırlar ve Türkiye’nin Asya’da tam veya kısmî taksiminde İtalya, Antalya vilayetine bitişik Akdeniz bölgesinde adil bir hisse alacaktır. İtalya, daha önce akdedilmiş bir İtalya-İngiliz sözleşmesinin konusunu teşkil ettiği üzere Antalya vilayetinde haklar ve menfaatler iktisap etmiştir, ileride İtalya’ya tahsis edilecek bölgenin sınırları, Fransa ve İngiltere’nin mevcut menfaatleri dikkate alınarak tespit edilecektir.
Türk İmparatorluğu’nun toprak bütünlüğü muhafaza ve devletlerin menfaat bölgelerinde değişiklik yapıldığı halde İtalya’nın menfaatleri dikkate alınacaktır.
Eğer savaş sırasında Fransa, Büyük Britanya ve Rusya, Türkiye’nin Asya’daki topraklarından herhangi birini işgal ederlerse, Antalya vilayetine bitişik Akdeniz bölgesi yukarda gösterilen sınırlar içinde İtalya’ya geri verilecek ve İtalya’nın burayı işgale hakkı olacaktır.
Madde 10-Lozan Antlaşması’na göre halen Sultan’a ait bulunan Libya’daki bütün hakları ve imtiyazları İtalya’ya devredilecektir.
Madde 12-İtalya, Fransa, Büyük Britanya ve Rusya’nın yaptıkları Arabistan’ın ve Müslüman Mukaddes Yerleri’nin bir bağımsız Arap Devleti’nin otoritesi altına koyulacağını beyan eder.
Madde 13-Fransa ve Büyük Britanya’nın Afrika’da sömürge topraklarını Almanya’nın aleyhine artırdıkları halde bu iki devlet İtalya’nın bilhassa Erit ve Somali ve Libya’daki sömürgelerinin sınırlarına ait meselelerin hâllinde adil bir taviz talep edilebileceğini prensip olarak kabul ederler.

ERMENİLERİN VAN’DAKİ CİNAYETLERİ

26 NİSAN 1915 - Ermeniler, Van’da yaptıkları cinayetleri, kendi ajanslarıyla dünyaya duyurdu.
Ermeniler Van isyanında işledikleri cinayetleri kendi resmi ajanslarıyla bütün dünyaya yayınlamaktan zevk duyuyorlardı. Bu kan dökmek ve kan içmekten zevk duyan vahşi insanlar, 26, 27, 28 Nisan 1915 günlerinde yayınladıkları ajanslarda, Van şehrinde, şehrin dışında rast geldikleri Türkleri öldürmekle iftihar ettiklerini bütün dünyaya yaymaktan utanç duymamışlardı. Bu ajanslarla işledikleri mezalim ve işkenceleri itiraf etmektedirler.

26 NİSAN 1915 - Başkomutanlık, Osmanlı Hükûmeti’nin 24 Nisan emrini bütün birliklere duyurdu.
Başkomutanlıkça 24 Nisan’da İçişleri Bakanlığı’ndan alınan ve birliklere yayınlanan emir şöyleydi:
“Hınçak, Taşnak ve benzeri komitelerin gerek başkentte ve gerek illerde bulunan şubelerinin derhal kapatılmaları ile evrak ve belgelerine kesinlikle kaybolmayacak bir biçimde el konulması ve komitelerin başkan ve ileri gelenlerinden Hükûmetçe tanınan müteşebbis kişilerle, önemli ve zararlı Ermenilerin hemen tutuklanması ve bulundukları yerlere devam ve oturmalarında sakınca görülenlerin uygun görülecek yerlerde toplattırılarak kaçmalarına meydan bırakılmaması ve gerekli görülecek yerlerde silah aranmasına başlanılması ve gerekenlerin derhal divan-ı harplere verilmesi. Hükûmetçe kararlaştırılmış olduğundan, bu konuda sivil memurlarla işbirliğinde bulunulması ve onlar tarafından istenilecek her türlü yardımın derhal yerine getirilmesi önemle istenir.
Başkomutan Vekili Enver.”

HALEP VALİSİNİN ŞİKÂYETİ

28 NİSAN 1915 - Halep Valisi Celâl, İçişleri Bakanlığı’ndan alınan şifre üzerine, Ermeni teşkilatlarının kapatılmasını Antep Mutasarrıflığı’na bildirdi.
Kapalı yazı Nu. 50/627, Şifre Nu. 25, Halep 28 Nisan 1915
Şifresi tarafınızdan açılacak gizli bildiri.
İçişleri Bakanlığı’ndan alınan şifreli bildiriyi ilişikte gönderiyorum. Hınçak ve Taşnak komitelerinin şubelerini derhal kapatınız. Faal lider ve üyeleri arasında tehlikeli ve zararlı olanları tutuklayınız, onları araştırınız, üzerlerinde bulunacak belgeleri inceleyiniz ve durumdan bana bilgi veriniz. Bu emrin eksiksiz yerine getirilmesi gerektiğinden, baş göstermesi muhtemel herhangi bir karşı hareketi önleyebilmeniz için işe girişmeden yeterli sayıda kuvvet hazırlamanızı salık veririm.
Vali Celâl.

EK: Ermeni komiteleri siyasi ve ihtilalci örgütleri desteğiyle özerklik elde etmeye çalıştıklarından, Taşnak komitesi, savaşın patlayışından sonra Rusya’daki Ermenileri bize karşı ayaklandırma kararını aldığından ve Türkiye’deki Ermenilere Türk Ordusu’nun yorgun düşmesini beklemelerini ve sonra memleketin yaşamını ve geleceğini etkileyecek bir tutum izlemelerini önerdiğinden bu karara göre memleketin savaşla uğraştığı sırada Zeytun, Bitlis, Sivas ve Van’da baş gösteren ayaklanma hareketleri onların haince emellerini yeniden doğruladığından, merkezleri yabancı ülkelerde bulunan ve üyelerinin çabalarıyla tam bir ihtilale hazırlanmış olan bütün Ermeni komiteleri, amaçları olan özerkliği ancak hükümete karşı savaşmakla elde edebilecekleri görüşüne sahip olduklarından, kimileri Kayseri ve Sivas’ta meydana çıkarılan bomba ve tabancaları saklayan, çoğunluğu Türkiyeli Ermenilerden oluşan gönüllü taburları kurarak memleketi ele geçirmek ve Türk Ordusu’nu geriden vurmak amacını güttüğünden ki, bu durum onların örgütleri ve haberleşme yazılarıyla ortaya çıkmıştır. Bizce bir ölüm kalım savaşında bu gibi örgütlerin varlığına Türk hükümeti bundan böyle gözlerini yumamayacağından, buna tahammül edilemeyeceğinden, bir huzursuzluk kaynağı olan bu çeşit komitelerin varlığı yasalara da uygun olmadığından, bu cins siyasal kuruluşların kapatılmasına acilen gerek duyulduğundan, Türk Ordular Başkomutan Vekili’yle oy birliğiyle aşağıdaki kararı almış bulunuyoruz.
Bu kararı gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra acilen uygulamalısınız. İllerdeki Hınçak, Taşnak ve benzeri komitelerin şubeleri derhal kapatılmalı, bu şubelerde bulunacak belgeler, yok edilme fırsatı verilmeden ele geçirilmelidir. Hükûmete tehlikeli ya da zararı dokunacak lider ve üyeler hemen tutuklanmalıdır. Evlerinde kalmaları sakıncalı bulunan Ermeniler de kaçmalarına fırsat verilmeden bir yerde toplanmalıdır. Şüpheli yerlerde silah araştırması yapılmalıdır. Ama bu araştırmaya girişmeden hazırlıklar yapılmalı ve bölge askeri komutanıyla gerekli danışmada bulunulmalıdır. Bu emri yerine getirmek için en titiz hazırlıklara girişilmelidir. Bulunan bütün belgeler incelenmeli ve bunun sonunda tutuklanacak kimseler askerî mahkemeye verilmelidir. Tutuklananların sayısı ve gelişen durumlar devamlı surette bana bildirilmelidir. Bu emir kesin olarak komitelerin yaygınlaşmasına karşı bir önlem olduğundan, bunu Müslüman ve Ermenilerin birbirlerini öldürmelerine yol açacak bir şekilde uygulamaktan kaçınmalısınız.
İçişleri Bakanı.

28 NİSAN 1915- Ermeni desteğindeki Rus kuvvetleri Erivan’dan hareket ederek Van üzerinden yürüdüler.

RUS ORDUSUNDAKİ ERMENİLERİN CİNAYETLERİ

.. NİSAN 1915 – Rusların Van’a yaklaşmaları üzerine civar şehir ve köylerde oturan Ermeniler, Rus ordusuna katıldılar ve Türkleri katletmeye başladılar.
İnsaf sahibi müşahitler, 1915 Nisan’ında işgal ettikleri Van’da ve daha başka yerlerde Ermeni çetelerinin Müslüman halka yaptıkları katliamları dehşetle anlatırlar. Alman Generali Bronsart 24 Temmuz 1921 tarihli Deutsche Allgemeine Zeitung gazetesinde çıkan bir yazısında “Eli silah tutan Müslümanların hepsi, Türk Ordusu’nda bulunduğu için Ermeniler tarafından savunmasız kalan halk arasında korkunç bir katliam yapmak kolaydı. Çünkü Ermeniler cephede Ruslar tarafından bağlanmış olan Doğu Ordusu’nun yanlarına ve gerilerine sarkmakla yetinmeyerek, bu bölgedeki Müslüman halkı silip süpürüyordu. Tanık olduğum Ermenilerin zulümleri, Türklerin yaptığı iddia edilen zulümlerden çok daha kötü idi” der.
Fransız gazeteci Michel Paillarés de Fransız subaylarından birçoğunun Ermeni katliamı iddiasına inanmadıklarını yazar ve bir Fransız deniz subayının kendisine söylediklerini nakleder: “Eşkıya hikâyeleriyle bizi aldattılar. Aslında Hristiyan katliamı diye bir şey olmamıştı. Sadece hıyanet edenlerin idamı vukubulmuştur. İçeride Ermeniler memleketi Ruslara teslim ettiler. Bu ıslah olmaz bozgunculara karşı kendilerini savunmak için Türkler köklü tedbirler aldılar. Pek çok mürekkep lakin az kan akıtmış olan mecburi göçler bundan dolayı yapılmıştır. Savaş esnasında düşman ile karşı karşıya iken sırtınıza hançer saplamak isteyen alçaklara karşı merhametsizce hareket etmek tamamen haklı bir davranıştır.”(Le Kémalisme devant les Alliées Constantinople-Paris, 1922, s. 73-74)

02 MAYIS 1915 - Van’daki olaylar üzerine Başkomutan Vekili Enver Paşa, Dâhiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Talat Paşa’ya gönderdiği yazıda, “... ya bu Ermenileri aileleriyle Rus sınırı içine, ya da Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir” dedi.
Ermenilerin toplu halde bulundukları yerlerde olaylar birbiri ardına gene tazelenmeye başladı. Her gün yüzlerce vatandaşımız Ermeniler tarafından vahşice katlediliyordu. Bunun üzerine Başkomutan Vekili Enver Paşa, 02 Mayıs 1915’te İçişleri Bakanlığı’na şu yazıyı gönderdi:
“Van Gölü etrafında ve Van Valiliği’nce bilinen belirli yerlerdeki Ermeniler isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır bir haldedirler. Bu toplu halde bulunan Ermenilerin buralardan çıkarılarak isyan yuvasının dağıtılması düşüncesindeyim. 3’üncü Ordu Komutanlığı’nın verdiği bilgiye göre, Ruslar 20 Nisan 1915’de kendi sınırları içindeki Müslümanları, sefil ve perişan bir halde sınırlarımızdan içeriye sokmuşlardır. Hem buna karşılık olmak ve hem yukarıda belirttiğim amacı sağlamak için, ya bu Ermenileri aileleriyle birlikte Rus sınırı içine göndermek yahut bu Ermeni ve ailelerini Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir. Bu iki şekilden uygununun seçilmesiyle yapılmasını rica ederim. Bir sakınca yoksa isyancıların ailelerini ve isyan bölgesi halkını sınırlarımız dışına göndermeyi ve onların yerine sınırlarımız içinde dışarıdan gelen İslam halkın yerleştirilmesini tercih ederim.”

03 MAYIS 1915 - Ermeniler, gece, Van’da bir Türk mahallesine hücum ederek birçok evi yaktılar. Bunun üzerine Van Valisi Cevdet Bey halkın yavaş yavaş memleketin iç taraflarına çekilmesi emrini verdi.

RUS ORDUSU VAN’DA

06 MAYIS 1915 - Doğu (Kafkas) Cephesi’nde yenildik. Rus Orduları Van’ı işgal ettiler.
Van ili düştü. İki gün ve iki gece içinde Rusların himayesindeki Ermeni kumandanı Kaloşyan, sandal ve mavnalarla Van Gölü’ne çocuk, kadın, genç, yaşlı, hamile ve hasta olarak 3.900 kişiyi boşaltır. Rus komutanı Aleksi Koraveniç “önlemeseydim Van’da adam kalmayacaktı” diye anlatır.

08 MAYIS 1915 - Ermeni zulmünden kaçan Türkler, Van’ı boşaltmaya başladılar.
Van Valisi Cevdet Bey’in emriyle halk tarafından Van’ın boşaltılması, isyan başladıktan 20 gün sonra başlamıştı. Halk yavaş yavaş Bitlis istikametine çekildi.

TEHCİR

14 MAYIS 1915 - Osmanlı Hükûmeti, asayişi bozan Ermenileri göç ettirmekle ilgili bir kanun yayınladı. Bu kanun Tehcir veya Sevkiyyat Kararnamesi olarak adlandırıldı.
“1-Savaş vaktinde ordu, kolordu ve tümen komutanları ve bunların vekilleri ve müstakil mevki komutanlarına, ahali tarafından herhangi bir suretle hükûmet amirlerine, yurt savunmasına ve asayişin korunmasına ilişkin işlere ve tertiplere karşı muhalefet, silahla tecavüz ve direnme görülürse hemen askerî kuvvetle şiddetli surette tedipler yapmaya (yola getirmeye), tecavüz ve mukavemeti esasından yok etmeye mezun ve mecburdurlar.
2-Ordu, müstakil kolordu ve tümen komutanları, askerlik icaplarından dolayı veya casusluk ve hıyanetlerini sezdikleri köyler ve kasabalar ahalisini tek tek veya toplu olarak diğer mahallere sevk ve yerleştirebilirler.
3-İşbu kanunun yapımı tarihinden muteberdir.14 Mayıs 1915.”
Bu konuda; “Hükûmet ve memleket savunmasına ve asayişin sağlanması için yapılacak iş ve düzenlere silahlı veya silahsız karşı koyma halinde, ordu, kolordu ve tümenlere, bu hareketleri kökünden gidermeye, gerekiyorsa tek veya toplu olarak diğer yerlere göndermeye ve oturmaya yetki” tanıyordu. İtilaf devletlerinin bu kanun yüzünden Osmanlı Hükûmeti’ni protesto etmelerine karşı gerekli cevap verilmişti.
Taşnak Komitacılarının kurdukları gizli ayaklanma teşkilatı, Ruslarla çarpışmakta olan Türk Ordusu’nu arkadan vurmak için hazır bir hale gelmiş olduğu, resmî makamlarca meydana çıkarıldığı zaman durum bütün çıplaklığı ile anlaşılmış oldu. Bunun üzerine kanun gereğince göç ettirmeye karar verilerek, askerî yönden hassas bölgelerdeki Ermenilerin, Halep vilâyetinin Dirizor bağımsız Sancağı’na (Suriye’nin Zor Bölgesi’ne) gönderildiler ve bu suretle Ordu’nun arkasında kurulan büyük bir tehlike organı kalkmış oldu.
Dokuz cephede dövüşen devletin özellikle savaş alanlarında ve sınır boylarındaki Ermeni vatandaşlarının düşmanla işbirliği ve Türkleri imha hareketi sonunda bu kararname çıkarılarak Ermeniler memleket içine sevk edilmişlerdir. Bugün yabancılar kendilerini Şam ve Beyrut’a attığımızı söylerler. Oysa o tarihte buraları Konya, Edirne, Tokat gibi birer Türk ilidirler. Aynı hareketi Almanlar 1918’de Alsace Loraine’de, 1934’te Ruhr havzasında ve Amerikalılar 1941’de Pearl Harbour baskınından sonra Pasifik kıyısındaki Japonlara uygulamışlardır. Ermenilerin ebedî vatan hayallerinin çöküş günü bu sebeple hâlâ her yıl Ermenilerce Türklere saldırı günü olarak düzenlenmektedir.
Bu kaidenin çok daha garip ve ileri tatbikatını, hem de Türkiye’yi en fazla suçlayan devletlerde gördük.
“Lord Kitchener, Sudan’ı işgal ettiği zaman, İngilizlerin bütün dünyada Ermenilerin sözcülüğünü yaptıkları bir devirde, ülkede sükûnu sağlamak için eli silah tutabilen herkesin kökünü kazımıştı. Fransız arşivleri de Transvaal’de, yerli halktan on binlerce kadın ve çocuğun toplama kamplarında açlıktan ölüme terk edildiklerinin resimleriyle dolu bulunmaktadır. ... İrlandalı Georges Chatterton-Hill’in Ord Och Bild (1916, Sayfa 561) dergisinde yazdığına göre, İrlanda halkını katliamla ve İrlanda dışına göçe zorlayıcı yasalarla yok edemeyeceklerini anlayınca İngilizler Hindistan’da uyguladıkları “Açlığa mahkûm etme’ yöntemini denemeye karar vermişlerdir. Nitekim 1841-1911 arasındaki 70 senelik dönem içinde İrlanda’nın nüfusu 8.196.597’den, 4.381.951’e düşmüş, sadece 1846-1848 yılları arasında, bol mahsule rağmen, 3 milyon İrlandalı açlıktan ölürken, vergi ve İngiliz toprak sahiplerine toprak kirası olarak 50 milyon Sterlin değerinde gıda maddesi İrlanda dışına çıkarılmıştır. 1849-1851 döneminde de 400.000 insan açlıktan ölmüştür.
Şayet 380 milyon insanı himaye altında tutan, küçük ülkelerin koruyucusu bir ülke, gerçekten insan haklarını korumayı düşünüyorsa, buna Türkiye’den çok daha kötü şartların hüküm sürdüğü müttefiki Rusya’dan başlaması uygun olurdu.”
Bu satırların yazarı bir İsveçlidir. Tabii bu yazılara Hindistan’daki sipahi isyanı olmak üzere pek çok misal eklenebilir. Birinci Dünya Savaşı’nda İngiltere’deki Alman ırkından olanlara tatbik edilen husumeti, onların toplanıp belirli kamplara gönderilişini Allen Lane, “Evdeki Ateşi Yanık Tutun” adlı kitabının 6. Bölümünde anlatır.
Ermenilerin diğer bir koruyucusu Fransa’nın, kuzey Afrika’daki meşhur “pacification” politikası sırasında, Cezayir’in ve Tunus’un istiklal mücadeleleri sırasında öldürdüğü insanların sayısı hakkında çok değişik rivayetler vardır. ...
Ruslara gelince, Çarlık döneminde çıkan isyanlarda nasıl davranıldığı, ne kadar insanın öldürüldüğü üzerinde durulmasa bile, İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlarla işbirliği yaptıkları iddiası ile top yekûn Sibirya’ya nakledilen Kırım halkı için ne söylemek icap eder.

RUSLAR İLERLİYOR

14 MAYIS 1915 - Muş, Ruslar tarafından işgal edildi.

14 MAYIS 1915 - Malazgirt, Türk kuvvetleri tarafından Ruslardan geri alındı.

14 MAYIS 1915 - Rus kuvvetleri Van’a doğru yaklaşması üzerine Van Valisi Türk birlikleriyle Başkale’ye çekildi. Ermeniler, Türk kuvvetlerinin çekilmesinden sonra Van’da pek çok Türk’ü katlettiler.
Ermeni desteğindeki Rus kuvvetleri Van’a geldiler. İki gün boyunca Müslüman ahaliyi katlettiler. Bu sırada Küçük Osmanlı kuvvetleri Van gölünün güneyine çekilmek zorunda kalmıştı. Van’da Rus himayesinde bir Ermeni devleti kuruldu. Bu devlet ancak Müslüman ahali öldürülürse veya sürülürse yaşayabilirdi. Türkleri Van gölünün bütün güney kıyısına sürmek ve Rusların Bingöl vilayetine yapacakları saldırıya hazırlamak amacıyla bir Ermeni ordusu kuruldu.

14 MAYIS 1915 - Dâhiliye Nezareti, Erzurum Valiliği’ne, Erzurum’un Rus sınırında olması sebebiyle, buradaki bütün Ermenilerin acilen göç ettirilmesini bir yazı ile istedi.

15 MAYIS 1915- Yüksekova, Gevar, Dize, Bacirge ve Oromar Ruslar tarafından işgal edildiler. Bir süre sonra Türk kuvvetlerince geri alındılar.

15 MAYIS 1915 - Ruslar, Ermenilerin hıyanetlerinden de faydalanarak ilkbahar taarruzları sonunda Van, Muş ve Bitlis’i tamamen ele geçirdiler.

15 MAYIS 1915 - Erzurum Valiliği, 3’üncü Ordu Komutanlığı’nın isteği doğrultusunda, köy ve nahiyelerdeki Ermenilerin Kastamonu yöresine sevkine başladı.

..MAYIS 1915 - Ermeni çeteciler, Ruslarla anlaşarak, sınırı geçip Rusya’ya katıldılar. Yıllardır yaşadıkları vatana hıyanet eden Antranik, Armen Garo (Karakin Pastırmacıyan), Dro (Drastamat Karnayan) ve Sivaslı Murat gibi Ermeni çetecileri gizlice sınırı geçtiler. Rus Ordusu’nda milis ve çetebaşı olarak görev aldılar. Hükûmet Doğu’daki Ermeni kıpırdanmasını yakından takip eden vali ve Teşkilat-ı Mahsusa’nın İstanbul’a ulaştırdığı haberler üzerine bazı tedbirler aldı.

17 MAYIS 1915 - Ruslar, Malazgirt’i işgal ettiler.

17 MAYIS 1915 - Rus kuvvetleri ile birlikte Ermeni çetecileri Van’a girince, Türk askeri Van’ı boşalttı.
Van, Hoşab ve Özalp istikametlerinden gelen Rus askerlerinin ve Van’da Ermeni kuvvetlerinin sayı ve silah üstünlüğü dolayısıyla 17 Mayıs 1915 günü Türk askeri Van’ı boşaltmak mecburiyetinde kaldı. Ermeni çetecileri boşaltılan Türk mahallelerini yaktılar. Ruslar Van’ı işgal edince Ermeniler onların tarafına geçmişlerdir. Müslümanları katletmeye başlarlar. 80.000 Müslüman Bitlis istikametinde kaçmaya başlar. İşgalden önce de Van Ermenilerinin ayaklandıkları, kaledeki zayıf Türk garnizonuna ağır kayıplar verdirdikleri, şehrin de asilerin eline geçtiği Alman Dışişleri Arşivleri’ndeki belgelerle sabittir. Belgeler de İstanbul’daki Alman Büyükelçisi Wangenheim’in raporlarıdır ve yayınlanmışlardır.

RUSLAR ERMENİLERE İNANMIYOR

17 MAYIS 1915 - Rusya’nın Paris Büyükelçisi İzvolsky, Rus Dışişleri Bakanına yazdığı raporda, bu Ermeni programına inanıyor musunuz? diye sordu.
Rusya’dan gelen Zavarief ile Bogos Nubar, Ermeni dileklerini Fransa Dışişleri Bakanlığı’na bildirmişler ve soğuk karşılanmışlardı. Rus Sefiri bunun böyle olacağını tam üç buçuk ay önce Rus Dışişleri Bakanına yazdığı halde yine aksine hareket edilmesine hayret etti. 17 Mayıs 1915 tarihli şifreli telgrafla durumu anlatarak “Bu program gerçekten sizin tarafınızdan doğru bulunmuş mudur ve ben bunu ne derecelere kadar müdafaa etmem gerekecektir.” Diye sordu. Şifresinin sonuna da eski ihtarını tekrarladı: “Kilikya ile ilgili olan nokta bana pek nazik görünüyor. Çünkü Fransa bu bölge hakkındaki görüş noktalarını artık söylemiştir.” diye yazdı.

18 MAYIS 1915 - Başkale Ruslardan geri alındı.

18 MAYIS 1915 - Van’ın Rus ve Ermeni kuvvetler tarafından işgal edilmesi sebebiyle Rus Çarı, Beyazıt Bölgesi Rus Askerî Komutanlığı aracılığıyla Ermenilere teşekkürlerini bildirdi.

18 MAYIS 1915 - Rusya Dışişleri Bakanı Sazanof, Paris Büyükelçisi İzvolsky’nin telgrafına verdiği cevapta, Zavarief’e bir program verilmediğini bildirdi.
“İzvolsky’ye
Nu: 2307 18 Mayıs 1915
318 No’lu telgrafınız alınmıştır. Ermenilerle yapılan görüşmeler sırf akademik bir mahiyettedir. Zvarief’e hiçbir muayyen program verilmemiştir. Kilikya’yı müstakil Ermenistan sınırları içine almak hususunda onun projesine verilecek cevap, Kilikya’da Fransız menfaatlerinin üstünlük kazanmasından dolayı, Ermenilerin orası hakkındaki arzularına yardım edemeyeceğimiz tarzında olabilir.
Sazanof.”

18 MAYIS 1915 – Londra’da hazırlanan bir raporda, Doğu Anadolu’nun Ermenilere teslim edilemeyeceği açıklandı.

19 MAYIS 1915 - Nazarbekof, kuvvetlerinin yancısı ile Becirge’ye, ana kısmı ile de Başkale’ye vardı.

21 MAYIS 1915 - “Tehcir Kanunu”nun yayınlanmasından sonra İtilaf devletleri, savaş devam ederken, Osmanlı Hükûmetine basın ajansları yolu ile açık bir nota vererek Ermeni katliamından (!) hükûmet üyeleri ile memurları sorumlu tutacaklarını bildirdiler.
“Türk, Kürt ahali, hükûmet memurları ile birlikte ve çok zaman bunların yardımı ile Erzurum, Tercan, Bitlis, Muş, Sason, Zeytin ve bütün Kilikya çevresinde Ermenilerin ‘katliam’ edildiğini; Van civarında yüze yakın köylerin ahalisi öldürüldüğü gibi Osmanlı Hükûmeti’nin İstanbul’daki zararsız Ermenilere de musallat olduğunu, Türkiye’nin insaniyet, medeniyete karşı bu yeni cinayetlerinden dolayı Osmanlı Hükûmeti üyelerini bu gibi katliamlara katılmış ve katılacak olanları şahsen sorumlu tutacaklarını...” bildirdiler.

22 MAYIS 1915 - Ermenilerin gönderdiği bir telgraf, Antranik hakkında ve Boston’dan gelen para yardımından bahsetmektedir.
Bir telgrafta, Ermeni çete reisi Antranik 1.200 fedai ile Salmas’tan hareketle Azerbaycan Rus Komutanı Çernoyorov’un tümenine katıldığı, bilahare Başkale istikametine hareket ettiği ve Amerika’nın Bostan şehrinde Taşnaklar gönüllü fedaileri için 47.000 Ruble toplandığı ve Ermeni Yardım Cemiyeti’ne gönderildiği tespit edilmiştir, şeklinde bilgi vermiştir.

ERMENİ PROPAGANDASI

24 MAYIS 1915 - Osmanlı Hükûmeti, İtilaf devletlerinin verdiği notaya cevap vererek “Ermenilere karşı katliam doğru değildir” dedi.
Bu notaya verdikleri cevapta Osmanlılar, Türkiye’de Ermenilere karşı bir katliam yapıldığı doğru değildir. Sadece isyan eden Ermeniler hakkında bazı kararlar alınmıştır, bu da devletin bir iç işidir ve böyle bir karar alındığından dolayı Osmanlı Devleti, başka bir hükümete hesap vermek mecburiyetini duymamaktadır. Asayişi bozmayanlar hakkında ise herhangi bir karar alınmamıştır. Fakat İngiliz ve Fransızlar, Çanakkale’de Türk hastanelerini topa tutar, Ruslar da Kars’ta hiç kimse zararı olmayan binlerce Müslüman’ı Ermeniler eliyle kılıçtan geçirir, aldığı Türk esirlerini Kafkasya’da yine Ermeniler vasıtasıyla çeşitli usullerle hatta açlık ve susuzlukla merhametsizce öldürürken İngiltere ve Fransa ve Rusya hükümetlerinin şu anda Ermenilere karşı duydukları insanca duygular biraz tuhaf değil midir? Kafkasya’da, Fas’ta, Mısır ve Hindistan’da meydana gelmiş olan ayaklanmalar sırasında son derece şiddet göstermiş ve tamamen insanlığa aykırı işlemlerden geri durmamış olan İngiltere, Fransa ve Rusya hükûmetleri Ermeniler hakkında alınan çok yumuşak tenkil (örnek ceza) tedbirlerinden dolayı Osmanlıları sorumlu tutamazlar, diyordu.

24 MAYIS 1915 - Ermeni çeteleri Bayburt’ta Osmanlı kuvvetleriyle çatıştı.

24 MAYIS 1915 - Ermeni gazetesi Goçnak, Van harekâtı sonunda yalnız 1.500 Türk’ün kaldığını iftiharla bildirdi. 1910 yılında Van’da, 80.798’i Ermeni olmak üzere toplam nüfus 430 bin idi.

26 MAYIS 1915 - Başkomutanlık, Dâhiliye Nezareti’ne gönderdiği yazıda, Ermenilerin göç ettirilmesi ile ilgili düşüncelerini bildirdi.
“Ermenilerin Doğu Anadolu vilayetlerinden, Zeytun’dan ve buna benzer yoğun bulundukları yerlerden Diyarbakır vilayeti güneyine, Fırat nehri vadisine, Urfa Süleymaniye yakınlarına gönderilmeleri şifahen kararlaştırılmıştı. Yeniden fesat yuvaları meydana getirmemek için Ermenilerin göç ettirilmesinde şu düşünceler esas alınmalıdır:
a)Ermeni nüfusu gönderildiği yerlerdeki aşiret ve İslam sayısının % 10 nispetini geçmemelidir.
b)Göç ettirilecek Ermenilerin kuracakları köylerin ve her biri elli evden çok olmamalıdır.
c)Ermeni göçmen aileleri seyahat ve nakil suretiyle de olsa yakın yerlere ev değiştirmemeli.”

TEHCİR TEDBİRLERİ

26 MAYIS 1915 - Dâhiliye Nezareti (İçişleri Bakanlığı), Sadrazamlığa (Başbakanlığa) gönderdiği bir tezkere (resmî yazı) ile Ermenilerin göç ettirilmesi konusundaki tedbirleri bildirdi.
Osmanlı Dâhiliye Nezareti, Sadrazamlığa; Türk-Rus savaş mıntıkasına civar yerlerdeki bazı Ermenilerin, Osmanlı Ordusu’nun hareketini güçleştirmeye çalışıp, düşman saflarına iltihak ettiklerini; Osmanlı askerlerine, kasaba ve şehirlere silahlı olarak saldırdıklarını belirten; iltihak edenlerin hareket sahasından uzaklaştırılmasına ve ayaklananları muhafaza eden köylerin boşaltılmasına başlandığını vurgulayan; Van, Bitlis, Erzurum vilayetiyle Adana’nın, Sis’in ve Mersin’in yarısı müstesna olmak üzere İskenderun Beylan, Cisr-i Şuur ve Antakya kazaları, köy ve kasabalarında oturan Ermenilerin güney vilâyetlerine, Musul ve Zor Sancağı’na, Urfa’nın güneyine ve Halep vilayetinin doğu ve güneydoğu kısmına ve Suriye vilayetinin doğusundaki yörelere nakil ve iskânlarının uygun olacağına, bunun için de bir yasa çıkarmanın gerektiğine ait yazı yazdı.
Yer değiştirmenin nasıl yapılacağı ise Bakanlar Kurulu Kararında şu esaslara bağlanmıştır:
-Ahali, kendilerine tahsis edilen bölgelere rahat bir şekilde, can ve mal emniyetleri sağlanarak nakledilecektir.
-Yeni evlerine yerleşene kadar iaşeleri göçmenler ödeneğinden karşılanacaktır.
-Eski mali ve iktisadi durumları göz önünde tutularak kendilerine emlak ve arazi verilecek, muhtaç olanlara Hükûmetçe mesken inşa edilecek, çiftçi ve zanaat erbabına tohumluk ve alet edevat temin olunacaktır.
-Geride bıraktıkları taşınabilir mal ve kıymetler kendilerine münasip şekilde ulaştırılacaktır.
-Ermenilerin boşalttıkları şehir ve köylerdeki gayrimenkulleri tespit ve kıymetleri takdir edildikten sonra, bu köylere yerleştirilecek muhacirlere tevzi edilecektir.
-Muhacirlerin ihtisas sahası dışında kalacak, zeytinlik, dutluk, bağ, dükkân, fabrika, depo gibi gelir getiren yerler müzayede ile satılacak veya kiraya verilecek ve bedelleri sahiplerine ödenmek üzere mal sandıklarınca emanete kaydedilecektir.
-Bütün bu konular özel komisyonlar marifetiyle yürütülecek ve bu hususta bir talimatname hazırlanacaktır.

26 MAYIS 1915 - Zeytun’daki Ermeni isyanının bastırılması sırasında şehit olan Maraş Jandarma Bölük Komutanı Binbaşı Süleyman Bey’in ismine izafeten “Zeytun ismi Padişah buyruğu ile “Süleymanlı” olarak değiştirildi.

27 MAYIS 1915 - “Vakt-i Seferde İcraat-ı Hükûmete Karşı Gelenler İçin Cihet-i Askerîye’ce İttihaz Olunacak Tedabir Hakkında Kanun” Takvim-i Vakayi’de yayınlandı.
“1-Sefer vakti ordu, kolordu ve tümen komutanları ahali tarafından herhangi bir suretle, hükûmet emirleri ve memleketi savunma ve asayişi korumayla ilgili icraat ve tertibata karşı muhalefet ve silahla tecavüz ve mukavemet görürlerse, derhal askeri kuvvet ile en şiddetli surette tedibat yapmaya ve tecavüz ve mukavemeti esnasında imha etmeye mezun ve mecburdurlar.
2-Ordu, kolordu ve tümen komutanları, icabat-ı askerîyeye yapılmış veya casusluk ve hıyanetlerini hissettikleri kur’a ve kasabalar ahalisini tek başına veya topluca diğer mahallere sevk ve iskân ettirebilirler.”
Tehcir Kanunu, Ermeniler tarafından iddia edildiği gibi Türk Hükûmeti’nin kendilerine eza-cefa çektirmek istediğinden değil, silahsız sivil halkını ve Osmanlı Ordusu’nu Ermeni çetelerine karşı korumak amacı ile hazırlanmış bir kanun idi.

TEHCİRDE CAN GÜVENLİĞİ

30 MAYIS 1915 - Bakanlar Kurulu, Ermenilerden nakli gerekenlerin iskân yörelerine gönderilişleri sırasında istirahatleri, can ve mal güvenlikleri ile iaşelerinin nasıl sağlanacağını belirleyen kararnameyi hazırladı.
Her şeye rağmen Osmanlı Devleti yapabileceği en insancıl yolu denemiş, göç sırasında olabilecek olaylara karşı gerekli önlemleri almaya çalışmıştır. Bu amaçla İçişleri Bakanlığı 30 Mayıs 1915 tarihinde savaş durumu ve olağanüstü politik zorluklar sebebiyle başka bölgelere gönderilen Ermenilerin barınma ve yeme-içmeleriyle ilgili hususlar hakkında on beş maddelik bir yönetmelik yayınlanmıştır. Yönetmeliğin bazı maddeleri şöyledir:
“Göç ettirilenler bütün hayvan ve taşınabilir mallarını birlikte götürebilirler.
Göç sırasında göçmenlerin can ve mal güvenliklerinden yeme-içme ve dinlenmelerinin sağlanmasından, geçiş yollarındaki memurlar görevlidir. Bu konuda ortaya çıkacak aksaklıklardan rütbe sırasıyla bütün görevliler sorumlu tutulacaktır.
Göç sonunda göçmenler, sağlıklı çalışmaya, tarımla uğraşmaya elverişli köy ve kent evlerine yerleştirileceklerdir.
Yeni yerleşme bölgelerinde göçmenlere verilecek arazi yoksa devlet malı ve köy çiftliklerinden yararlanılacaktır.
Muhtaç durumda bulunan göçmenlerin masraflarını Hükûmet karşılayacaktır.
Yerleşme bölgelerinde her aileye yeterince arazi verilecektir.

Tarım yapacaklardan veya sanatkârlardan muhtaç olanlara yeteri kadar araç veya sermaye verilecektir.”

.. MAYIS 1915 - Ermeni Zavarief ile Bogos Nubar, Paris’teki görüşmelerine devam ettiler. Fransa Dışişleri Bakanı Delkassé’ye, Kilikya’nın Fransa’ya terkine razı olduklarını bildirdiler.
Bogos Nubar ve diğer Ermeniler, Paris’te her tarafa başvurdular. Paris’teki Kürt Şerif Paşa da bunlara katıldı. Nubar Paşa, Delkassé’ye, Kilikya’nın Fransa’ya terkine razı olduklarını fakat daha ötelerde Ermenistan’ın teşkiline razı olmalarını teklif etti. Güya nüfuzlu birçok Fransızlar Adana ve Mersin şehirlerini de içine alan Kilikya’nın İngiltere, Fransa ve Rusya himayesinde muhtar bir Ermenistan teşkiline yanaşıyorlarmış. Yalnız İskenderun Fransa’da kalmalıymış. Fakat Dışişleri Bakanlığı Toroslara kadar Fransız egemenliğini istiyormuş.

.. MAYIS 1915 - Ermenilerin gönderildikleri Zor bölgesi, daha önce de yaşamakta oldukları topraklardandır. Gönderildikleri bölge Zor ve civarıdır, yani bugün Suriye’de Fırat boyunda bulunan bir kesimdir. Burada hiç Ermeni de yok değildir. 1893’te Deyr’e gelen Max Freiherr von Oppenheim burada bir Ermeni Kilisesi’nin varlığından bahseder. Aynı sene Ağustos ayında Deyr’de kendisinin aşçısı da Mardinli bir Ermeni’dir.

01 HAZİRAN 1915 - Başkale’ye gelen Nazarbekof kuvvetleri Türk mevzilerine saldırdı. Türk birlikleri geri çekildiler.

01 HAZİRAN 1915 - Dâhiliye Nezareti, bütün illere, Ermenilerden zararlı kişilerle, komite başlarının uzaklaştırılma ve tutuklanarak göç ettirilişleri hakkındaki talimatın bazı yerlerde yanlış anlaşıldığı; birçok yerde suçlu olmayan kişilerin tutuklanarak göç ettirildiği hatırlatılarak, genelge esaslarına uyulması talimatını verdi.

TAŞNAKLARDAN TEHDİT

02 HAZİRAN 1915 - Taşnaksutyun Genel Merkezi, Cenevre’den Osmanlı Hükûmeti’ne çektiği telgrafta: “Siz ektiğinizi biçiyorsunuz.” denildi.

03 HAZİRAN 1915 - ABD, Osmanlı Hükûmeti’ne bir nota vererek, Ermeni ve Hristiyanlara yönelik sözde katliamların durdurulmasını istedi.

03 HAZİRAN 1915 - Bulanık (Kop) ve Başkale, Rus kuvvetleri tarafından işgal edildi.

04 HAZİRAN 1915 - Sosyal Demokrat Hınçakyan Komitesi’nin Varna Merkez Heyeti, Taşnaksutyun Komitesi’nin entrikalarına karşı Ermenileri dikkatli olmaya çağıran bir beyanname yayınladı.

06 HAZİRAN 1915 - Erzurum’da ova köyleri Ermenilerinin Erzincan istikametinde göç ettirilmesine başlandı.

06 HAZİRAN 1915 - İtilaf devletleri, Osmanlı Hükûmeti’ni hedef alan ve Havas Ajansı aracılığıyla yayınladığı bildiri ile Tehcir Yasası’nı kınadılar ve ilgililerin sorumlu tutulacağını sert bir dille açıkladılar.

10 HAZİRAN 1915 - Osmanlı Hükûmeti, göç ettirilen Ermenilerin iskân, iaşe ve diğer konular ile mal, emlak ve arazilerinin yönetimleri için yapılacak işlemleri belirleyen ve güvence altına alan yeni yönetmelik yayınladı.

11 HAZİRAN 1915 - Tortum muharebelerinin en buhranlı günü yaşandı. Türk ve Rus kuvvetleri arasında şiddetli muharebeler oldu. Bölgedeki köylerden yoğun halde Türkler göç etti.

12 HAZİRAN 1915 - Ahlât Ruslar tarafından işgal edildi.

13 HAZİRAN 1915 - Yunanistan’da yapılan genel seçimlerde E. Venizelos büyük bir başarı kazandı. A. Zaimis’in yerine Başbakanlık’a getirildi.

13 HAZİRAN 1915 - Erzurum Valisi, Dahiliye Nezareti’ne gönderdiği yazı ile, Erzincan yolu ile gönderilen Ermenilere, Tercan yakınlarında bir Kürt eşkıya çetesinin saldırdığını bildirdi.

14 HAZİRAN 1915 - Dâhiliye Nezareti, yola çıkarılan Ermenilerin, aşiretlerin saldırılarına karşı hayatlarının korunmasına çalışılması ile ilgili şifre talimat gönderdi.

14 HAZİRAN 1915 - Rusya’nın Paris Büyükelçisi İzvolsky, Zavarief ve Bogos Nubar’ın, “Adana ve Mersin’i içine alan Kilikya’nın İngiltere, Fransa ve Rusya’nın himayesinde muhtar bir Ermenistan” sözlerini Rusya Dışişleri Bakanı Sazanof’a bildirdi.

TATVAN ÇEVRESİNDE KATLİAM

15 HAZİRAN 1916 - Ermenilerden ve Kazaklardan oluşan bir çete, Tatvan’a bağlı Engesor (Dalda) köyünü işgal ettiler. Köyde katliama giriştiler.
Ermenilerden ve Kazaklardan müteşekkil bir çete, 15 Haziran 1915 tarihinde Engesor’u (Dalda) işgal ettiler. Halkın çığlıklarını önemsemeyen Ruslar ve Ermeniler, evleri yağma ettiler. Birkaç köylünün itirazına katliam ile karşılık verdiler. ...

16 HAZİRAN 1915 - Rusya Dışişleri Bakanı Sazanof, Paris Büyükelçisi İzvolsky’ye verdiği cevapta, Ermenilerin Fransa kabinesini ikna etmelerine bağlıdır, dedi.
“16 Haziran 1915, Nu: 2850
Londra’ya da bildirilmiştir.
377 Nu’lu telgrafnameniz alınmıştır. Adana ve Mersin’i içine almak üzere Kilikya’nın Rusya, Fransa ve İngiltere’den mürekkep üç devletin himayesi altında kurulacak muhtar bir Ermenistan’ın sınırları dışında bırakılması hakkındaki görüş noktamız ancak bu yerler üzerinde Fransızlarca daha önceden kendileri almak arzularını gösterdiklerinden dolayıdır. Eğer Ermeni murahhasları Kilikya’nın gelecek Ermeni sınırları içine girmesi hususuna Fransa kabinesini meylettirecek olurlarsa İmparatorluk hükümetinin de Türkiye Ermenilerinin arzularını, çok eski zamanlardan beri himayesini esirgememek suretiyle göstermiş olduğu hayırseverliğine ekleyerek kabulünde acele edeceği tabiidir.
Sazanof.”

17 HAZİRAN 1915 - Yüksekova (Gevar, Dize, Bacirge, Oromar) Rus işgalinden kurtarıldı.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN DİKKATİ

22 HAZİRAN 1915 - Dâhiliye Nezareti, göç ettirilen Ermeni ailelerinden kimsesiz olan 20 yaşına kadar kızların ve 10 yaşına kadar erkeklerin göç ettirilmeyerek aileler yanına evlatlık verilmesi hakkında genelge yayınladı.

24/25 HAZİRAN 1915 - Bulanık (Kop) Ruslardan geri alındı.

25 HAZİRAN 1915 - Rus Çarlık Ordusu’ndaki Ermenilerin hizmetleri, Amerika’da yayınlanan Hayasdan gazetesinde yayınlandı.
Hınçak partisinin çalışmaları anlatıldıktan sonra şöyle belirtilmişti:
“Bu dakikada Rus bayrağı altında 80.000 Ermeni askeri, Avusturya ve Almanya cephesinde 40.000 Ermeni eri de Türklere karşı savaşıyorlar. Dünyanın her yönünden gelen binlerce Ermeni gönüllüleri müttefiklerin zaferi için Türkiye-İran hududunda kanlarını döküyorlar. Türk askerinin ruhi durumunu bilen Ermeni fedaileri oradadırlar. Bunlar memleketin stratejik önemli mevkilerini tanıdıklarından Rus Ordusu’nun öncülerine pek değerli hizmetlerde bulundular.
Ayaklananlar Ermenistan’ın müttefiklerinin yararına olan bu girişimleri, zafer kazanıldıktan sonra takdir edilecek ve Ermeni milletinin emellerine uygun bir biçimde soruna çözüm getirmek üzere masaya bu fedakârlıklar konacaktır.”

26 HAZİRAN 1915 - Dâhiliye Nezareti, Ma’muretül-Aziz (Elâzığ) vilayetine çektiği telgrafta, Ermeni kafilelerinin Dersim eşkıyalarının elinden kurtarılması ve kafilelerde bulunan bu masum insanların canlarının korunması için gerekli önlemlerin alınmasını istedi.

ERMENİ CİNAYETLERİ

28 HAZİRAN 1915 - Silvanlı Ermeni Derian Dora Çetesi, Şeytan Kaya mevkiinde birkaç jandarma ve 500 katırcıya saldırarak büyük kısmını katlettiler.

29 HAZİRAN 1915 – Bir Ermeni çetesi Tortum’un Temirciler köyü yakınlarındaki Değirmen mevkiinde; bir Ermeni çetesi de Bayburt’un Kopuzderesi civarında Osmanlı devriyesi ve müfrezesine saldırıda bulundular.

04 TEMMUZ 1915 - Dâhiliye Nezareti, Erzurum ve Trabzon vilayetleri ile Canik Mutasarrıflığı’na gönderdiği yazısında, buralardan göç ettirilecek Ermeniler için gerekli taşıma araçları temin edilmesini istedi.

10 TEMMUZ 1915 - Dâhiliye Nezareti, kimsesiz Ermeni çocuklarının, Ermeni bulunmayan köylerde, İslam dininden olan namuslu ailelere de evlatlık olarak verilebileceğine, geçimini güç sürdüren bu tür ailelere ise, çocuk başına aylık 30 kuruş verileceğine ve bu çocukların verildiği ailelerin muntazam çizelgelerinin yapılması hakkında genelge yayınladı.

10-16 TEMMUZ 1915 – Türklerle Ruslar arasındaki şiddetli savaşların ilk safhası Malazgirt yanında cereyan etti. Fakat bir sonuç alınamadı.

11 TEMMUZ 1915 - Bayburt’ta bir Ermeni çetesi, devriye gezen jandarma müfrezesine saldırdı.

12 TEMMUZ 1915 - Osmanlı Hükûmeti, siyasî memurlarına uyarı telgrafı gönderdi. Telgrafta, “Düşmanlarımız kamuoyunu aleyhimize çevirmek için en ufak olayları bile Ermeni unsurunun en ilkel, en tabii ve en kutsal haklarına saldırı şeklinde göstermeye uğraşmaktadırlar.” denildi.

12 TEMMUZ 1915 - Dâhiliye Nezareti, vilayet ve mutasarrıflıklara, Ermenilerin göç ettirilmesi sırasında sahipsiz kalan Ermeni çocuklarının bakılmak üzere köy ve kasabalardaki malî durumu iyi olan Müslüman ailelerin yanına verilmesini; bunlardan artanların da fakir ailelerin yanına verilerek, muhacirin tahsisatından aylık otuzar kuruş verilmesini bir genelgeyle istedi.

ERMENİ VAHŞETİNE SORUŞTURMA

15 TEMMUZ 1915 - Ermenilerin vahşetleri karşısında, mezalimin yoğunlaştığı Evran köyünde soruşturma açıldı.
Pervari ilçesi Kaymakam Vekili (Akcan eski Bucak Müdürü) Ahmet Nurettin Efendi “Birinci Yeminli İfadesi”nde olayları şöyle anlatır:
“...Biz, Taşnakların ve Ermeni papazlarının kışkırtıcı hareketlerini açıkça görüyor, çevrilen dolapların zararlarını hissediyorduk. Fesatçı tesirlerin telkini ile Ermeni köylerinin birçoğu vahşet hareketlerinde bulunmakta gecikmediler. Ermeniler, su ve ekmek bahanesi ile bölgeden geçen gönüllü askerleri ve milisleri evlerine davet ediyorlar, orada bu kişileri boğuyorlar, gözlerini oyup başlarını kesiyorlardı. Özellikle, askerlerin tüfeklerine sahip olmak için hiç bir şeyden çekinmiyorlardı. Ermenilerin mezalimi özellikle 300 hanelik Evran köyünde yapılmıştı. Bu köyde, 15 Temmuz 1915 tarihinde açtığımız soruşturma sonucunda aşağıdaki bilgiler ortaya çıkmıştır.
Taşnak Komitesi üyesi bir Ermeni’ye ait olan evin civarında, ağzı dar olarak ustaca kapatılmış bir kuyu bulduk. Kapağı kaldırdığımız zaman çevreyi iğrenç ve pis bir koku kapladı. Aşağı indirdiğim bir adam kuyunun insan cesetleri ile dolu olduğunu bildirdi. Kimliklerini tespit etmek üzere onları yukarı çıkarttık. Masum ve zavallı askerlerden meydana gelen kurban sayısı 19 idi.”

17 TEMMUZ 1915 - Bulanık (Kop) Ruslar tarafından işgal edildi.

19 TEMMUZ 1915 - Tatvan Ruslar tarafından işgal edildi.

TEHCİRLE İLGİLİ YENİ EMİRLER

20 TEMMUZ 1915 - İçişleri Bakanı Talat Paşa, Ermenilerin yer değiştirilmesi sırasında zarar görmemeleri için yeni talimatlar verdi.
“Başka bölgelere nakledilecek Ermenilerin taşınabilir mallarının çok ucuza fırsatçılara satıldığı ve böylece mal sahiplerinin büyük ölçüde zarar gördükleri haber alınmıştır.
a)Tüm yabancıların ve şüpheli kişilerin, boşaltılacak olan bölgelere girmelerini veya o bölgelerde serbestçe dolaşmalarını yasaklayınız.
b)Bölgede öyle kişiler varsa, bunları en kısa zamanda bölgeden ayrılmaya zorlayınız.
c)Gülünç denecek fiyatlar üzerinden mal satın almış kişiler varsa, satışları iptal etmek, fiyatları normal seviyeye yükseltmek ve kanun dışı kâr sağlanmasını önlemek için gerekli tedbirleri alınız.
d)Ermenilerin, diledikleri her türlü eşyayı beraberlerinde götürmelerine izin veriniz.
e)Geride bırakılan eşyalar arasında çürüyebilir maddeler mevcut ise, önemli olanları açık artırma ile satınız.
f)Geride bırakılan eşyalar arasında çürümeyecek nitelikte olanları, mal sahipleri hesabına koruyunuz.
g)Bir mal sahibini mal üzerindeki tüm haklarından yoksun bıraktıracak ve onun ülkeyle olan ilişkilerini kesecek kiralama, rehine koyma, satma veya ipotekle ilgili tüm anlaşmaları önleyiniz. Tehcirlerin başladığı tarihten bugüne kadar yapılan bu denli anlaşmaları geçersiz sayınız.
h)Bu biçim anlaşmaların, bundan sonra da yapılmalarına engel olunur.
i)Kesin satışta ilgili işlemler için yetki veriniz, ama yabancıların arazi ve ev eşyaları satın almalarına engel olunuz.
İçişleri Bakanı
Talat
20 Temmuz 1915”

20 TEMMUZ 1915 - Rusya Dışişleri Bakanı Sazanov, Londra Büyükelçisi Benckendorff’a gönderdiği telgrafta, “Sultan’a tabi ve fakat Rusya, Fransa ve İngiltere’den mürekkep üçlü bir himaye altında olarak bir Muhtar Ermenistan’ın kurulması, yalnız Rusya’nın değil, hatta müttefiklerinin bile öteden beri dostça davranışlarının yeni ve tabii bir gelişmesidir” dedi.

20-26TEMMUZ 1915 - Türk-Rus savaşlarının ikinci safhası yapıldı. Bu savaşlarda Ruslar yenildiler.

20 TEMMUZ 1915 - Sivas’ın Dendil köyünde çarpışma devam ediyor. Bu çatışmada 6 asker yaralı, iki şehit var. Çeteden ise altısı öldürülmüştür. Asilerin çoğunluğu bomba kullandığından mağaraya girmek mümkün olamamıştır.

HINÇAK KOMİTESİ

21 TEMMUZ 1915 - Hınçak Komitesi’nin Bükreş Şubesi, yayınladığı beyannamede, “Ermeniler muhtar bir Ermenilik fikrini takip ediyorlar.” denildi.

22 TEMMUZ 1915 - Doğu Anadolu’da Osmanlı 3’üncü Ordusu’nun Rus Ordusu’na karşı saldırısı başladı. Birinci Seferi Kuvvetler Nazik gölü ile Osman dağları arasındaki hatta kadar ilerlediler. Beşinci Kuvve-i Seferiye Liz’i zaptetti. Halil Bey komutasındaki Seferi Kuvvetler Van’ı kurtarmak için Ruslara karşı çetin bir saldırıda bulundu.

22 TEMMUZ 1915 - Yerleri değiştirilen Ermenilerin mahsul, hayvan ve emlak vergi borçlarının şimdilik tecil edilmesi kararlaştırıldı.

23 TEMMUZ 1915 - Birinci Seferi Kuvvetler, Karakoç tepeleri ve Tirtop’u ele geçirdi. Türk taarruzu şiddetli biçimde devam etti. Rusların Don Tugayı geri çekildi.

23 TEMMUZ 1915 - Dâhiliye Nezareti, valiliklere gönderdiği yazıda, vilayet içinde bulunan Ermenilerin kendilerine ayrılan yerlere sevk edilmeleri ve Katoliklerin sevke tabi tutulmamalarını istedi.

23 TEMMUZ 1915 - Ermeniler, Boğazlıyan’da isyan ettiler.

24 TEMMUZ 1915 – Hakkâri (Çölemerik) aşiret kuvvetleri tarafından Ruslardan geri alındı.

24TEMMUZ 1915 - Bulanık (Kop) Ruslardan geri alındı.

25 TEMMUZ 1915 - Rus General Şarpantiya, kuvvetleriyle Malazgirt’in güneyine geldi. Rusların, Van Gölü’ne doğru geri çekilmeleri devam etti.

BOGOS NUBARN LONDRA’DA

25 TEMMUZ 1915 - Rusya’nın Londra Büyükelçisi Bengendorf, Rusya Dışişleri Bakanı Sazanof’a, Bogos Nubar’ın Londra’ya geldiğini bildirdi.
“25 Temmuz 1915, Nu: 462
Nubar Paşa beni ziyaret etti. Ermeni Katolik Patriği’nin güvendiği bir adamı sıfatıyla İmparatorluk Hükûmeti’nce programı tasdik edilmiş olarak Paris ve Londra’ya seyahat ettiğini söyledi. Bu program Kilikya ile beraber altı vilayetten bir Ermeni Muhtariyeti kurulması ve bu muhtariyetin üç hükûmetin himayesi altında bitaraflaştırılmasından ibarettir. Nubar Paşa’nın bana dediğine göre bu program, Rusya’nın ekonomik ve manevî menfaatlerine uygun olabileceği gibi Asya’daki Türkiye İmparatorluğu’nun paylaşılması kaçınılmaz bir keyfiyet olduğundan Fransa ve İngiltere tarafından dahi lutfedici bir surette karşılanmaya müsaittir. Delkassé’nin arzusu üzerine kendisine bu yolda bir muhtıra vereceğini ve Nicolson’un arzusu üzerine de hemen buna benzer bir muhtıra verdiğini ve bana da bir kopyasını vereceğini söyledi. Kendisinin Paris’e seyahati faydasız olmayacağını çünkü Fransa kendi gelmeden önce Kilikya’yı almak arzusunu göstermiş olduğundan bu seyahatinin Fransa Hükûmeti üzerinde tesir yapacağını söyledi. Fransa’nın Kilikya’yı dahi almak suretiyle güttüğü siyasetin kendisini ilerde Rusya ve İngiltere ile olan münasebetleri ve menfaatleri bakımından felaket getirici olacağını, faydasız olmayarak, izaha çalıştığını söyledi. İmparatorluk Hükûmeti’nin bu husustaki görüş noktalarını esaslı olarak bildiğinden Rusya’nın Ermenistan meselesine atfetmekte olduğu olağanüstü ehemmiyete ve bu hususta kendisini harekete getiren hayati menfaat güvenmesini yeter buldum.
Bengerdorf.”

25 TEMMUZ 1915 - Apo Sürtükyan, Taşnak yanlısı Asbarez adlı Ermeni gazetesinde, “Niçin Türkçe Öğrenmeliyiz?” başlıklı bir yazı yayınlayarak Türk karşıtı propaganda öğütlerinde bulundu.
Taşnak yanlısı Asbarez adlı Ermeni gazetesinde, Apo Sürtükyan imzası ile yayınlanan “Niçin Türkçe Öğrenmeliyiz?” başlıklı yazıdaki ifadeler, onların amaçlarını açık olarak göstermektedir. Apo Sürtükyan: “Türkçe öğrenmeliyiz ki, Henry Morgenthau ve benzeri yazarların eserlerini Türkçeye tercüme ederek, çeşitli yollarla Türkiye içine sokup okunmasını temin edebilelim. Ayrıca kız ve erkeklerden kurulu yeni nesillerimizden özel surette propagandistler yetiştirmeliyiz ve bunlar Türkler arasına girerek, anti Türk propagandalar yapmalıdırlar. Çünkü dış ülkelerde bulunan Türklerin ekserisi, çeşitli sebepler ile ülkelerinden kaçmış önemli ilim adamlarından kuruludur.” demektedir.

RUSLAR GERİ ÇEKİLİYOR

25/26 TEMMUZ 1915 - Malazgirt Ruslardan geri alındı.

26 TEMMUZ 1915 - Ruslar, aldıkları yenilgi üzerine Malazgirt’i boşalttılar.

26 TEMMUZ 1915 - Başkale Ruslardan geri alındı.

26 TEMMUZ 1915 - Rus General Şarpantiya, Tatvan’da iki Ermeni taburu ve 7’nci Rus Avcı Alayı’nı bırakarak, süratle Adilcevaz’a çekildi.

26 TEMMUZ 1915 - Rusya Dışişleri Bakanı Sazanof, Londra Büyükelçisi’ne açıklayıcı bir cevap verdi.
“26 Temmuz 1915, Nu: 3746
362 Nu’lu telgrafnameniz alınmıştır. Sultan’ın tabiiyeti ve Rusya ve Fransa ve İngiltere’den mürekkep üçlü bir himaye altında olarak bir Ermenistan muhtariyeti kurulması yalnız Rusya’nın değil hatta müttefiklerinin dahi Türkiye Ermenileri hakkında eski zamandan beri mevcut olan hayırsever hareket tarzının yeni bir tabii açıklanmasıdır. Bununla beraber bu mesele hakkında son bir karar henüz İmparatorluk Hükûmeti’nce alınmış olmayıp Ermeni delegeleriyle yapılan bütün görüşmeler tamamıyla akademik bir mahiyet taşımaktadır.
Sazanof.”

27 TEMMUZ 1915 - Patnos Ruslardan geri alındı.

28 TEMMUZ 1915 - Osmanlı Hükûmeti, Ermeni halkın müesseselere ve şahıslara olan borçlarının ödenme şeklini gösteren beyannameyi yayınladı.

TEHCİRLE İLGİLİ YENİ EMİRLER

30 TEMMUZ 1915 - Dâhiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Talat Paşa, Valiliklere gönderdiği genelge ile Ermenilerin canlarına zarar gelmemesi için tedbirler alınmasını istedi.
Tehcir sırasında Ermenilerin canlarına zarar gelmemesi için tedbirler alınmasını isteyen İçişleri Bakanı Talat Paşa 30 Temmuz 1915’de yani tehcir kanunundan 2 ay sonra valilikleri gönderdiği şu genelgede bakın neleri düşünüyor:
“Tehcire tabi tutulan Ermenilerin, şahsi mülk ve eşyalarının çok uzun bir şekilde bazı açıkgöz emlâkçiler ve fırsat düşkünleri tarafından satın alındığı öğrenilmiştir. Hâlen yapılmış olan haksızlıkları telafi ve gelecekte yapılabilecek olan bu tip haksızlıkları önlemek gayesi ile aşağıdaki tedbirleri almanız gereklidir.
1) Tehcire tabi tutulacak olan bölgelere şüpheli ve yabancı kişilerin girip dolaşmalarını önleyin ve yasaklayın.
2) Tehcir bölgelerine girmiş bulunan bu tip kişileri derhal bölgeden çıkartın.
3)Yukarda evsafı yazılı kişiler eğer komik denilecek derecede ucuz değerlerde mülk ve mal satın almışlarsa, satışları iptal edin ve yeniden mülk ve malların hakiki rayici üzerinden satılmasını temin ederek haksızlığı ve gayri meşru kârları önleyin. Bunları gözünüz gibi koruyun.
4)Tehcire tabi tutulan Ermenilerin istedikleri her şeyi beraberlerinde götürmelerine izin verin ve aynı zamanda bu hususta yetkililere de emir verin.
5)Tehcire tabi tutulan Ermenilerin malları arasında hava şartlarından bozulmuş veya bozulacak olanlar varsa, bu tip malları öncelikle ihaleye çıkararak mal sahibi namına satış sağlayın.
6)Tehcire tabi tutulan Ermeniler tarafından beraberlerinde alıp götürülmeyen, bozulmayacak olan mal ve eşyaları mal sahibinin namı hesabına muhafaza edin.
7)Mal sahiplerinin ellerinden muhtemelen bütün mal ve mülk haklarını alarak memleketlerinden koparacak olan; kira, rehin, müsadere, haciz ve ipotek muamelelerinin yapılmasını önleyin. Eğer tehcirin başlamasından bugüne kadar bu tür muameleler yapılmışsa iptal edin.
8)Durdurulan bu tür muamelelerin ilerde yeniden görülmemesi için gerekli tedbirleri alarak tekerrürünü önleyin.
9)Yabancıların arazi, mülk ve eşya almasını önleyin ve sadece hakiki değer üzerinden yapılacak olan kati satışlara izin verin.”

30 TEMMUZ 1915 - Tutak Ruslardan geri alındı.

30/31 TEMMUZ 1915 - 3’üncü Ordu Komutanlığı, Başkomutanlık Makamı’na gönderdiği telgrafında, dâhile sevk edilen Ermenilerin hiçbir taraftan hakarete uğramalarına meydan verilmemesi ve mal ve eşyalarının muhafazası için sürekli emir tebliğ edildiğini bildirdi.

31 TEMMUZ 1915 - Başkomutanlık, memleket içine sevk edilen Ermenilerin bir hakarete uğramalarına engel olunması, mal ve eşyalarının korunması için emir yayınladı.

ERMENİ KONGRESİ

.. TEMMUZ 1915 - Tiflis’te düzenlenen ve dünya Ermenileri kongresi olarak çalışan kongrede, Taşnaksutyun komitesi, Türkiye’deki Ermenileri silahlandırmak ve onları sırası geldiğinde ayaklandırmak hizmetine karşılık Rus Hükûmeti’nden 200.000 ruble para yardımı görmüştür.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı Doğu masası memurlarından R. Mc. Donel’in bildirdiğine göre, “Taşnaksutyun kendi halkı üzerinde teröre başvurarak para topluyor. Silah ve mühimmat alımına büyük para harcıyor. Müslümanlar aleyhinde kin ve öç duyguları yayıyordu. Taşnaklara göre Türkler tepelenmeden barış olamazdı. Onları hiçbir karar, hiçbir önlem memnun etmiyordu. Amaçları Erivan’dan Akdeniz’e kadar uzanacak bir Ermenistan kurmaktı. Taşnaksutyun bir parti olarak büyük sorumluluk taşımaktadır. Çünkü çoğu kez kıtallere girişen çetelerin örgütlenmesinde, birçok Türk köylerinin halkıyla birlikte yok edilmesinde başlıca rolü oynamıştır.”

01 AĞUSTOS 1915 - Maraş Fındıkçık’ta Ermeniler isyan ettiler.
Zeytun, Haçin ve Maraş’tan gelen 100 kadar Ermeni eşkıyası, Maraş ile Bahçe ilçesi arasındaki Ayvacık Yaylası’na altı saat kadar mesafede bulunan Fındıcık Köyü’nde toplanarak, hükûmete karşı isyan bayrağını çektiler. İlk olarak, civardaki dört Türk köyünde ihtiyar, çocuk ve aciz durumda bulunanları köylerle birlikte yaktılar.
Burası Maraş isyanı için bir hareket üssü kabul edilmiş, komiteciler burada toplanmışlardı. Civardaki Ermeni köylerinden zahire ve savaş malzemesi toplanarak buraya getirilmişti.
Olayları zamanında haber alan hükümet, Dördüncü Ordu’dan teşkil edilen bir kuvvetle köyü kuşattı. Eşkıya çeteleri, bomba ve silahlarıyla karşı koydular. Boşalttıkları ev ve sığınakları ateşe vererek Osmanlı Ordusu’nun hareketini güçleştirdilerse de siper muharebeleri ve süngü hücumu ile ortadan kaldırıldılar.

02 AĞUSTOS 1915 - Ruslar, Van cephesinden tamamen çekilmeye başladılar. Bu durumda Ermeni birlikleri tutunamadılar.

02 AĞUSTOS 1915 - Dâhiliye Nazırı Talat Paşa, Ermeni mebusların, subay ve askerî doktorların ve ailelerinin yerlerinin değiştirilmemesini bildirdi.

02 AĞUSTOS 1915 - Ağrı ve Hamur Ruslardan geri alındı.

02/03 AĞUSTOS 1915 - Erciş Ruslardan geri alındı.

03 AĞUSTOS 1915 - Karaköse, Ağrı, Muş ve Tatvan Ruslardan geri alındı. Kısa bir süre sonra Ağrı Ruslar tarafından geri alındı.

TEHCİRLE İLGİLİ YENİ EMİRLER

04 AĞUSTOS 1915 - İçişleri Bakanı Talat Paşa, Ermeni memurların yer değiştirilmemesini istedi.
“Demiryollarında görevli Ermeni memurlarla, amele ve müstahdemden, beraberlerinde hizmetlerine ait belge bulunanların, aileleri ile birlikte sevklerinden vazgeçilerek, miktarlarının bildirilmesi.
04 Ağustos 1915
İçişleri Bakanı
Talat.”

04 AĞUSTOS 1915 – Ruslar, Eleşkirt ovasında, kendi sınırlarına doğru çekilirlerken, Abdülkerim Paşa da onları sınıra kadar takip etti. Rusların çekildiğini gören Ermeniler, Van şehrini terk ettiler.

04 AĞUSTOS 1915 - Ağrı, Çatak, Adilcevaz ve Muradiye Ruslardan geri alındı.

11 AĞUSTOS 1915 - Rus Hükûmeti, bir bildiri yayınlayarak, zaferden sonra hiçbir barış önerisini kabul etmeyeceğini açıkladı.

11 AĞUSTOS 1915 - Malazgirt, Ruslar tarafından bombardıman edildi.

12 AĞUSTOS 1915 - Muş ve Bulanık (Kop) Ruslar tarafından işgal edildi.

13 AĞUSTOS 1915 - Dâhiliye Nezareti bütün vilayetlere ve mutasarrıflıklara gönderdiği telgraf ile göç ettirilen Ermenilerin tren istasyonlarında izdihamlarına meydan verilmemesi, kafileler halinde sevk edilmesi, erzak ve diğer ihtiyaçlarının muhacirin tahsisatından karşılanmasını istedi.

13 AĞUSTOS 1915 - Paris’te yayınlanan Le Temps gazetesi, Aram Manukyan ile ilgili yazısında, “Bu savaşın başında Aram rahatını ve işini bırakıp, bir kere daha silaha sarıldı ve Van’da ayaklanmış olanların başına geçti.” denildi.

15 AĞUSTOS 1915 - Rus General Yudeniç, bir Kazak alayına Ermeni kıtalarını da katarak, Van’ı işgal ettirdi. Gevaş ve Adilcevaz da Ruslar tarafından işgal edildi.
General Yudeniç, Rusların Akdeniz’e ulaşma emellerini gerçekleştirmek amacıyla, Abdülkerim Paşa’nın Eleşkirt ovasından çekilişinden hemen sonra, bir Kazak alayına Ermeni kıtalarını da katarak 1915 yılı Ağustos ayı ortalarında Van şehrini yen iden işgal ettirdi.

18 AĞUSTOS 1915 - Türk birlikleri Muş, Bulanık ve Adilcevaz’ı Ruslardan geri aldılar.

URFA’DA İSYAN

19 AĞUSTOS 1915 - Urfa’da Ermeniler, kent merkezinde ve Germüş’te büyük bir isyan hareketini başlattılar.

19 AĞUSTOS 1915 - Van Ruslardan geri alındı.

25 AĞUSTOS 1915 - Tehcir edilen Ermenilerle ilgili olarak, Dâhiliye Nazırı Talat Bey, valiliklere, göçmenlerin sevklerinde uyulacak kuralları beliren bir genelge yayınladı.
“Seyahat veya konaklama esnasında muhacirlere yapılacak herhangi bir tecavüz derhal zararsız hale getirilecek.”

TEHCİRLE İLGİLİ YENİ EMİRLER

28 AĞUSTOS 1915 – Dâhiliye Nazırı Talat Paşa, tehcir kanununun çok titiz bir şekilde uygulanmasını ve Ermenilerin yol emniyetinin sağlanması için yeni talimatlar hazırlattı.
Talat Paşa bu konuda 28 Temmuz 1915 tarihli şu talimatı göndermiştir:
“1)Tehcire tabi tutulan, araba veya yaya olarak seyahat eden gruplar en yakın demiryolu istasyonuna götürülerek oradan gidecekleri yere trenle sev edileceklerdir.
2) Tehcire tabi tutulanlar, tren istasyonlarına varışlarında aile reisleri asker olan veya bakacak kimsesi bulunmayan kadın ve yetimler, durumlarını belirten resmî evrakı yetkili görevlilere ibraz etmeleri halinde tehcir edilmeyerek, istasyon civarındaki şehir, kasaba ve köylere yerleştirileceklerdir. Yer değiştirmek istemeyen Katolik ve Protestanlar da bu haktan istifade edebileceklerdir.
3)Tehcir hareketinin başlamamış olduğu bölgelerde uzun süredir yerleşmiş bulunan ve bu yerleri terk etmek istemeyen asker aileleri, Katolikler, Protestanlar tehcir dışında kalacakları gibi, ülkenin ekonomisi için faydalı olan imalathaneler ve buralarda çalışan işçi sanatkârlarla demiryollarında çalışan Ermeniler ve bunların aileleri de tehcir dışında tutularak yerlerinde bırakılacaklardır.
4)Tehcir hareketine tabi tutulanların seyahatleri esnasında iaşelerinin mutlak temin edilme imkânının sağlanacağı gibi, yiyecek satın alacak güçte olmayan fakirlerin de iaşe ücretleri bila ücret tehcir heyeti tarafından karşılanacaktır.
5)Tehcire tabi tutulanların toplama kamplarında güvenliği sağlanacağı gibi, hastaların her gün doktor tarafından muayeneleri yapılacak, hamile ve yeni doğmuş bebeklerin ihtiyaçlarının ve fakirlere iyi yemek çıkmasının temini görevliler tarafından yerine getirilecektir. Nizam ve intizama dikkat edilecek ve uygunsuz hareketlerde bulunan görevliler, bu tutumlarından dolayı tam sorumlu olacaklardır.
6)Vilayet ve kazadan tayin edilen sevkiyat görevlileri tevakkuf (durma) mahallerinde vali, vali muavinleri ve diğer idarecilerden aldıkları emirleri istisnasız ve harfiyen tatbik edecekleri gibi iaşe ve ikmal ile sorumlu görevlilerin de kendilerine gösterilen itimada layık bir şekilde hareket etmeleri şarttır.
7)Ereğli ve Pozantı arasındaki bölgede tehcire tabi tutulanlar, kısmen demiryolu, kısmen de motorlu vasıtalarla seyahat edeceklerdir. Hastalar, düşkünler ve çocukların trenle seyahat edebilmeleri için öncelik tanınacaktır. Bunların dışında kalanlar araba, katır ve yaya olarak menzillerine sevk edilecektir. Seyahat süresince her kafilenin refakatinde bir muhafız ve levazım bulunacaktır.
8)Ereğli’den Pozantı’ya ve Pozantı’dan Tarsus’a sevk edilen her kafile için hareket tarihi ile birlikte kafilede kaç kişi bulunduğu sevkiyat merkezine telgrafla bildirilecektir.
9)Tehcire tabi tutulanlar arasında yerlerini terk etmek istemeyenler veya yerlerine dönmek isteyenler, valiliklere veya kaymakamlara verecekleri ve askerlik Katolik, Protestanlık dışında makul sebepler gösteren istidalar, görevlilerin zati mülahazaları ile birlikte Dâhiliye Nezareti’ne gönderilecek ve nezaretin vereceği cevaba istinaden hareket edilecektir.
10)Seyahat ve konaklama esnasında muhacirlere yapılacak herhangi bir tecavüz vukuunda mütecavizler derhal zararsız bir hale getirilerek tevkif edilecek ve Divan-ı Harp Mahkemesi’ne sevk edileceklerdir.
11) Muhacirlerden hediye kabul eden ve rüşvet alanlar, vaat veya tehdit ile kadınları istismar edenler ve onlarla yasak ilişki kuran görevliler derhal görevlerinden azledilerek Divan-ı Harp Mahkemesi’ne sevk edileceklerdir.
12) Seyahat esnasında resmi görevli kişilerin nezaretinde vazifeli bulunan sivillerin vazifelerini ihmal veya iyi yapmamaları halinde resmi görevli kişiler sorumlu olacaklar ve ilk seferde para kesilme ile tekrarında ise tenzili rütbe ve tenzili maaş ile cezalandırılacaklardır.
13)Valiler, kaymakamlar, şube müdürleri usulü dairesinde sevkiyatlar tanzim etmek, seyahat ve konaklamalarda gerekli tedbirlerin alınmasının ve bu talimatın muvahecesinde hareket edilmesine nezaretten sorumludurlar.”

28 AĞUSTOS 1915 - Ermeniler, Urfa’da Akçakale ve Urfa-Siverek yolunda çok sayıda Türk’ü katlettiler.

28 AĞUSTOS 1915 - Dâhiliye Nezareti, Trabzon Vilayeti’ne gönderdiği yazısında, Ermenilere karşı gasp ve yağmalamada bulunanlar hakkında derhal soruşturma açılmasını istedi.

29 AĞUSTOS 1915 - Gevaş (Vaston) Ruslar tarafından işgal edildi.

TEHCİRLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

29 AĞUSTOS 1915 - Dâhiliye Nezareti, tehcirin amacını ve uygulamayı açıkça bir defa daha belirtmek ihtiyacını duydu.
Dâhiliye Nezareti’nin Hüdavendigâr, Ankara, Konya, Adana, Halep, Sivas, Mamuret-el-aziz, Diyarbekir, Erzurum valilikleriyle İzmit, Maraş, Urfa, Zor, Kütahya, Karesi, Niğde, Karahisarısahib ve Kayseri Mutasarrıflıkları’na gönderilen genelge şöyledir:
“Ermenilerin bulundukları mahallerden ihraçları ile tayin olunan menatıka sevklerinden, Hükûmetçe muntazır olan (gözetilen) gaye: Bu unsurun, Hükûmet aleyhine teşebbüsler ve faaliyette bulunamamalarını ve bir Ermenistan Hükûmeti teşkili hakkındaki millî emellerini, takip edemeyecek bir hâle getirilmelerini temin esasına matuf olup,
Efrat ve eşhas-i masumenin imhası, olmadığı içüm; sevkiyat esnasında, kaafilelerin masuniyet-i hayatile ve Muhacirin Tahsisatı’ndan sarfiyat icrasile; iaşelerine ait her türlü tedabirin bil’-etraf istikmaline,
Ve yerlerinden çıkarılıp derdest-i sevk bulunanlardan Maada, kalan Ermenilerin ba’dema yerlerinden çıkarılmaması ve Tebliğ-i sabık vechile: Asker Aileleri ile ihtiyaç nispetinde Sanatkâr ve Protestan ve Katolik Ermenilerin sevk olunmaması, Hükûmetçe kesin surette gereklidir.
Kafilelere taarruz ve bilhassa gasp ve hayvani hislere mağlup olarak, öfke ve korkmadan ırza saldıranlarla, bunlara ön ayak olan Memur ve Jandarmalar hakkında, derhal kanuni takibata girişilerek, şiddetle tedipleri. Ve memurlardan, bu kabil kişilerin, hemen azl ile Divan-ı Harplere teslimi ve isimlerinin inbası. Ve bu kabil vakayiin tekerrüründen, Vilayet mesul tutulacağı beyan olunur.”

30 AĞUSTOS 1915 - Rus ve Ermeni çeteleri Bahçesaray’a geldiler. Kaçamayan kadın ve çocukları tamamen katlettiler.

02 EYLÜL 1915 - Dâhiliye Nezareti (İçişleri Bakanlığı) yayınladığı genelge ile, yer değiştiren Ermenilerin ellerindeki binaları tahrip edecekleri haberi alındığını ve tedbir alınmasını istedi.
“Tehcir edilen Ermenilerle dâhile alınan Rumların iadeleri hakkında basın organlarında görülen bazı haberlerden, muhacir ve mültecilerin endişeye düşerek, ziraat işlerini ihmal ve durdurdukları ve ellerindeki binaları da tahrip edecekleri haber alınmıştır. Adı geçen kimselerin iadeleri hakkında devletçe bir karar alınıp tatbik mevkiine konduğu takdirde göçmen ve muhtaçların menfaat ve müktesep hakları muhafaza edileceğinden, bu konuda telaşa düşmemeleri ve gayret ve çalışmalarına devam ile binaları korumaları hususunun kendilerine duyurulması ve harp, yangın ve muhtelif sebeplerle memleketin her tarafında oturmaya müsait binaların azalması ve mevcut fevkalade halin inşaat yapmaya imkân vermemesi sebebiyle, yıkılması kanunen ve ilmen zarurî görülenlerden gayri oturmaya müsait terk edilmiş binaların yıkım ve tahribine meydan verilmemesinin ilgililere tebliği.”

02 EYLÜL 1915 - Malazgirt ve Gevaş Ruslardan geri alındı.

02 EYLÜL 1915 - Ermeniler, Boğazlıyan ilçesine bağlı Türk köylerini ateşe verdiler. Köylüleri öldürdüler. Güvenliği sağlamak için gelen jandarmalara silahla karşılık verdiler.

08 EYLÜL 1915 - Van Ruslar tarafından işgal edildi.

..EYLÜL 1915 - Dahiliye Nezareti, Boğazlayan Kaymakamlığı’ndan, Ermenilerin 24 saat zarfında Boğazlayan ilçesinden çıkarılmaları ve istikametine sevklerini istedi.

TÜRK BİRLİKLERİ İLERLİYOR

11 EYLÜL 1915 - Türk birlikleri Van’ı Ruslardan geri aldılar.

12 EYLÜL 1915 - Erciş ve Muradiye Ruslar tarafından işgal edildi.

13 EYLÜL 1915 - Van Ruslar tarafından işgal edildi.

14 EYLÜL 1915 - Ermeniler, Antakya-Musadağı’nda isyan ettiler.

15 EYLÜL 1915 - Dâhiliye Nezareti, Suriye Vilayeti’ne gönderdiği yazısında, Ermenilerin iaşelerine özen ve daha refah içinde gönderilmelerine dikkat edilmesini istedi.

16 EYLÜL 1915 - Gevaş ve Çatak Ruslar tarafından işgal edildi.

..EYLÜL 1915 - Ermenilere yardım maksadıyla New York’ta “American Committe for Armenian and Syrian Relief” teşkilatı kuruldu. Ermeniler lehine yoğun propaganda yapılarak külliyetli miktarda para toplandı.

19 EYLÜL 1915 - Yüksekova Ruslardan geri alındı.

21 EYLÜL 1915 - Van Ruslardan geri alındı.

25 EYLÜL 1915 - Dâhiliye Nezareti, Ermenilerin göç ettirilmesi sırasında, görevini kötüye kullanan memurlar hakkında soruşturma açmak üzere komisyonlar kurma kararı aldı.

26 EYLÜL 1915 - “Ahar Mahallere Nakil Olunan Eşhasın Emval, Duyun ve Matbuatı Metrukesi Hakkında Kanunu Muvakkat”ı yayınlandı.

27 EYLÜL 1915 - Çatak ve Gevaş (Vastan) Ruslardan geri alındı.

29 EYLÜL 1915 - Van Ruslar tarafından işgal edildi.

29 EYLÜL 1915 - Urfa’da Ermeniler büyük çapta bir isyan başlattılar. Ermeniler çok sayıda evi yaktılar ve pek çok Türk’ü katlettiler.

02 EKİM 1915 - Gevaş ve Çatak Ruslar tarafından işgal edildi.

TORTUM’DA ERMENİ KATLİAMI

03 EKİM 1915 - Ermeni çeteleri, Narman ve Tortum çevrelerinde korkunç cinayetlerine devam ettiler.
Narman ve Tortum mıntıkalarında 60-70 kişiden oluşan Ermeni çeteleri, Kirkor başkanlığında Narman’da pek çok kişi katlettikleri gibi, Salih Ağa isimli birisinin ciğerini çekip çıkarmak suretiyle kinini ortaya koymuştur. Yine Ahmet isimli 18 yaşındaki bir genci ateşe atmak suretiyle katletmişlerdir. Sivri deresinde bir çete tarafından birçok namus, ırza taarruz ve namuslarını lekelemekten geri durmadılar.

08 EKİM 1915 - Hakkâri (Çölemerik) Ruslar tarafından işgal edildi.

11 EKİM 1915 - Türk birlikleri Çatak’ı Ruslardan geri aldı.

20 EKİM 1915 - Türk birlikleri, Gevaş’ı Ruslardan geri aldı.

24 EKİM 1915 - Dâhiliye Nezareti, Sivas Vilayeti Tonus ilçesi Altınyayla Kaymakamı Cemil Bey’i, Ermeni göçü sırasında usulsüz davranışı sebebiyle görevden aldı.

09 KASIM 1915 - Yüksekova Ruslar tarafından işgal edildi. Türk birlikleri aynı gün Yüksekova’yı Rus işgalinden kurtardılar.

20 KASIM 1915 - Kığı Ruslardan kurtarıldı.

..ARALIK 1915 – Ermeni komiteci Zavrief, Babıali ile arası açılan Cemal Paşa’yla anlaşılmasını önerdi.
1915 yılının sonlarında Avrupa ülkelerinde diplomatik çalışmaları yürüten Ermeni komitecisi Zavriyef, Cemal Paşa ile Türk Hükûmeti arasında bir anlaşmazlık çıktığını duymuştur. Bükreş’teki Rus Elçisi A. Pokrovski de bu hususta iyimserdir.

11 ARALIK 1915 - Bükreş’teki Rus Büyükelçisi Toklefsky (Pokrovski), Rusya Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği raporunda, Ermenilerin Cemal Paşa ile ilgili haberlerini bildirdi.
Bükreş’teki Rus Elçisi’nden Dışişleri Bakanlığı İkinci Şube Müsteşarı Golkoviç’e şifreli telgraf:
“11 Aralık 1915, Nu: 778
Zata mahsus. Kendinizce şifrenin açılması da rica olunur.
Cemal Paşa ile Türk Hükûmeti arasında aykırılık çıktığı haberi, Zavarief’in kulağına varmış ve bu haber şu ümidin uyanmasına sebep olmuştur. Eğer biz Türkiye Asya’sında hükümet etmek hususunda Cemal’e yardım vadedecek olursak ihtimaldir ki Cemal’i İstanbul’a karşı açıktan açığa bir harekete sevk etmek mümkün olur. Bu hususların İmparatorluk Hükûmeti’nin görüş noktasına ne derecelere kadar uygun olduğunu Zavarief soruyor. Çünkü bu takdirde Ermeniler Cemal üzerinde müessir olacak bazı hareket tarzları tasarlamaktadırlar.
Toklefsky.”

12 ARALIK 1915 - Rusya Dışişleri Bakanlığı, Bükreş Büyükelçisi’ne verdiği cevapta, ”Cemal’e geniş vaatlerde bulunulabilir” dedi.
“12 Aralık 1915, Nu: 6150
778 Nu’lu telgrafınız alındı. Türkiye’de ve hele hükûmet içinde vuku bulacak her türlü ayrılık bizim tarafımızdan ancak yardımla karşılanır. Cemal’e en geniş vaatlerde bulunulabilir. Lüzum görüldüğü takdirde bu vaatler hakkında hükümetlerin muvafakatini almak mümkündür. O zamana kadar meseleyi mümkün olduğu kadar gizli tutmak lazımdır.
K. N. Gulkoviç.”

21 ARALIK 1915 – Tehcirden 6 ay sonra Berlin’de yayınlanan “Ermeni Sorunu” adlı kitapta, Ermeni tehcir olayının sorumlusu kendileridir, yorumunda bulunuldu.
“İngilizler ve Ruslar öteden beri Türkiye’de ihtilaller çıkartmayı adet edinmişlerdir. Bunun için kendilerinin özel bir sistemi vardır. Muhtelif unsurları hükümet aleyhine kışkırtmak, Ermeni sorunu da Rus ve Ermeni entrikalarının bir sonucudur. Ermeniler kendilerine yapılan iyi muamelelerle nankörlük ediyorlar, ülkenin bir bölümünü koparıp Ermenistan devleti kurmak için 30 yıldır uğraşıyorlardı.
Birinci Dünya Savaşı’na girildiği zaman Ermeniler Türk Hükûmeti’ne baş kaldırıp Ruslarla birlikte oldular. Türklerin Hristiyanlara zulüm yaptığı yalanını kullanarak Ermenilerin kurtarılmasını istediler.
Dış dünya gerçek durumdan asla haberdar değildi. İncelemek de istemediler. Hiçbir zaman bir Ermeni katliamı olmamıştır.
Gerçi olaylar karşısında Türkler şiddetli tedbirler almışlardı. Göç ettirilenler arasında masum Ermeniler de bulunabilir. Fakat bundan dolayı Osmanlı Hükûmeti suçlanamaz. Zira devlet çıkarları her şeyden önce gelir. Bu savaşta Ermeniler yaşadıkları şehir, kasaba ve köylerde isyan ederek ve isyana katılarak bu yerleri işgalden sonra Ruslara teslim olmuşlardır. Ermenilerin böyle bir tepki ile karşılaşmalarının başlıca sebebi bizzat kendileridir.”

ERMENİLERİN RUSYA’YA TEKLİFİ

25 ARALIK 1915 - Rusya’nın Bükreş Büyükelçisi, Bükreş’te bulunan Zavarief’in teklifini Rusya Dışişleri Bakanlığı’na bildirdi.
Zavarief ile Rus Dışişleri Bakanlığı, İstanbul’daki Ermenilerle temaslara girişmişlerdir. Bu sırada İngilizler Gelibolu yarımadasını boşaltmaya başlamışlar ve Bulgarlar da Almanlarla beraber harekete geçmiştir. Bükreş’teki Zavarief’in teklifini, Bükreş Rus Sefiri, Dışişleri Bakan İkinci Şube Siyasi İşler Müsteşarı Galkoviç’e şöyle bildiriyor:
“25 ARALIK 1915, Nu: 815
6150 nu’lu telgrafınızı aldım. Zavarief’in düşüncesine göre Cemal’e ait olan proje, eğer Dışişleri Bakanlığı ajanları eliyle yapılacak olursa daha çok biz başarı talihi kazanır ve Ermeniler de gereken yerlerde ancak yardım ederler. Bununla beraber eğer istenilirse Ermeniler görüşmelerin –zaten mevcut olan- bağlantıyı sağlamak için Mısır’a hemen güvenmeye değer iki adam göndermeye hazırdırlar. Bu memurların gerek yolda ve gerekse Mısır’da karşılaşacakları zorlukları göz önüne alarak Zavarief bu her iki adamın da Rus Dışişleri Bakanlığı’nca:
1-İcap eden gidip gelme kâğıdı ve kefaletle donatılması.
2-Ongen’de ve İsveç sınırındaki memurlara her ikisinin de men olunmadan geçebilmesi için bildirilmesi.
3-Bu iki adamın Fransa ve İngiltere’de serbestçe seyahat edebilmeleri ve Mısır’a gitmek üzere süratle denizden geçebilmelerini sağlamak için gereken yardımı yapmaları hususunda Fransa ve İngiltere’deki sefirlerimize bildirilmesi.
4-Bu adamların nerede gerekli görülürse o yolda çalışmalarına karşı durmamak üzere Mısır’daki yerli memurlara haber verilmesi.
5-Bu iki adama gereken koruma ve savunmayı ve yetkisi içindeki şeyleri yapması için Mısır’daki Sefirimize bildirilmesi.
6-Mısır’da ve diğer yerlerde bulunan diplomatik memurlarımız eliyle bu adamlara Zavarief ile telgraf haberleşmesine izin verilmesi.
Bu adamlara düşen vazife Cemal ile münasebet kurmak için yol bulmak, onun tekliflerinin ne olduğunu anlamaya gayret etmek ve konuşmaya davet etmek olup, muvaffakiyet elverirse Ermeniler bertaraf edilecekler ve Dışişleri Bakanlığı’nın uzman memurları tarafından görüşmeler o zaman kendilerince sevk ve idare edilecektir. Son günlerde Alman-Bulgar orduları tarafından elde edilen muvaffakiyetlerin ve İngilizlerin de Gelibolu Yarımadası’nın bir kısmını boşaltmalarının hâsıl ettiği tesir dolayısıyla Cemal’in zihninde tabii olacak olan değişiklikten bu adamlar teşebbüslerinin muvaffakiyete ulaşacağına tabii kefil olmuyorlar. Bu adamlardan biri Rus, diğeri İngiliz tebaasındandır. Yönerge rica ederim.
Toklefsky.”

25 ARALIK 1915 - Rusya Dışişleri Bakanlığı, Ermenilerin Cemal Paşa ile irtibatları konusunda Paris, Londra ve Roma’daki Büyükelçilerine bilgi verdi.
“25 Aralık 1915, Nu: 6391
Eğer devletler kendisine aşağıdaki şartları teklif edecek olurlarsa Cemal’i İstanbul Hükûmeti’ne karşı açık bir isyana kaldırmak için ümit mevcut olduğu İstanbul Ermeni mahfellerinden bildiriliyor.
1-Sultan’ın idaresi altında Suriye, Filistin, Irak, Arabistan, Kilikya ile Ermenistan ve Gürcistan muhtar eyaletlerinden mürekkep olacak Türkiye Asya’sının masuniyet ve istiklaline devletler kefil olurlar.
3-Cemal Paşa İstanbul Hükûmeti’ni ve Sultan’ını Almanların elinde esir ve bundan dolayı kaldırılmış sayarak ve ilan ederek bunlara karşı savaş açmayı üzerine alır.
4-Onun İstanbul üzerine harekete geçmesi halinde devletler onu silah, erzak, teçhizat ve topçu ile kuvvetlendirirler.
5-Savaşın sonunda Devletler Cemal’e mali yardımda bulunacaklardır.
6-Cemal, İstanbul’un ve Boğazların elden çıkmasına razı olacaktır.
7-Cemal, şimdiden başlayarak Ermenilerin kurtarılması ve savaşın sonuna kadar onları beslemek için tedbirler almayı üzerine alır.
Her türlü iç karışıklıklar yalnız ve ancak Türkiye’yi zayıflatır. Bizim faydamızadır. Bunun için bize sadık Ermeniler vasıtasıyla Cemal ile gizli görüşmelere girmek lazımdır. Eğer Cemal, Almanları kovmaya ve İstanbul Hükûmeti’ni devirmeye muvaffak olamazsa dahi Osmanlı İmparatorluğu’nda bir karışıklık ve bozukluk çıkarmak hususu bile faydasız olamaz. Mahrem bir surette Dışişleri Bakanı’na keyfiyeti açıklayarak acele telgrafla bildirmenizi rica ederim. Sazanof.”

..ARALIK 1915 - Londra, Paris ve Roma’daki Rus Büyükelçileri, Dışişleri’ne verdikleri cevapta, Ermenilerin bu planı büyük memnunlukla kabul olunduğu bildirildi.
Bu plan uygulanırsa, hiç değilse Türkiye’de kargaşalıklar çıkarabileceğini ve bu suretle Mısır seferinin geri kalacağını ve Almanların da Anadolu Türklerinden savaşta istifade edemeyecekleri bildiriliyordu. Yazışmalar devam ediyor, İngilizler Arap istiklali için onlara bol vaatlerde bulunduklarından Cemal Paşa ile görüşmeyi Fransızların idare etmesini teklif ediyorlar. Fransızlar da Kilikya Fransa’nın olmak şartıyla bu teklifi kabul ediyorlar. Yalnız bu planın Cemal tarafından bir oyun olarak ortaya atılmış olmasından çekinmeye başlıyorlar. Devleti paylaşma ve Ermenilere Çıkar Planı. Ermeniler planın kendilerinin olduğunu ve Cemal’in de bunu kabul edeceğini Ruslara inandırmışlar. Sıra, harita üzerinde Anadolu’nun paylaşılmasına ve bu arada Ermenilere de pay çıkarılmasına geliyor. Tasarılar yazılıyor, haritalar çiziliyor.

02 OCAK 1916 - Osmanlı Devleti’nin Stockholm orta elçisi Cevat Bey Rusya’da ihtilal olabileceğini İstanbul’a bildirdi.

05/06 OCAK 1916 - Rus General Yudeniç, Grandük Nikola’ya Tiflis’te, Türklere saldırıyı öngören planını sundu. Rus Çarı Nikola bu planı kabul etti.

10 OCAK 1916 - Rus taarruzu, Tortum-Azab kısmında başladı.
Doğu Anadolu’nun karakışıydı. Ama bizim Sarıkamış’taki durumumuzun aksine olarak Ruslar, giyim, iaşe, silah ve ikmal bakımından tam hazırlıklıydılar. Ve bu hazırlıklar karşısında bizim, bir kış hücumu ile daha kolay çökertilebileceğimizi hesaba katmış olacaklardı. Asker buna rağmen iyi dövüştü. Ama her şeyden önce asker sayısı yetersizdi. Böylece, ilk beş on gün içinde Ruslar ilk bozgunu verdirerek, 15 Ocak’ta Köprüköy’e inmiş oldular.

RUS SALDIRILARI

11 OCAK 1916 - Ruslar, Köprüköy cephesinde şiddetli taarruzlara başladılar.
Bu kış taarruzu Türkler için hiç beklenmedik bir şey oldu. III. Ordu Kumandanı Mahmut Kâmil Paşa o sıralarda izinle İstanbul’da bulunuyordu. Kurmay Başkanı Binbaşı Guse de tifüs hastalığı sonrası, nekahet için Almanya’ya gitmişti. Rus taarruzu haberini alınca Mahmut Kâmil Paşa acele Erzurum’a döndü ve Rusları karşılamak üzere gereken emirleri verdi. Muş ve Bitlis cephesinin müdafaası ancak 36. Tümen tarafından yapılacaktı. Ruslara karşı müdafaanın esas başlangıç noktasını da Köprüköy müstahkem mevkii teşkil ediyordu.
...Yapılan Rus hücumları şiddetli Türk mukavemeti ile karşılandı ve Ruslar, dolayısıyla ilk gün tasarladıkları başarıyı elde edemediler. Fakat Rus baskısı şiddetlendi ve plana göre gelişmeğe başladı. V. Kolordu Kumandanı Abdülkerim Paşa, şiddetli karşı hücumlarla Rusları bazı kesimlerde geri atmıştı.

12 OCAK 1916 - Rus kuvvetleri, Türk cephesini yarmak için saldırdı.

13 OCAK 1916 - Doğu Anadolu’da, Rus Ordusu’na karşı Türk kuvvetleri karşı taarruza geçtiler.

RUSLAR, TÜRK ESİRLERİ ÖLÜMDEN KURTARDI

13 OCAK 1916 - Rus Ordusu’ndaki Ermeniler tarafından Hasankale’nin Kuzıcan dağında esir alınan bir grup Türk askerinin kurşuna dizilmekten Rus Alay Komutanı kurtardı.
13 Ocak 1916’da Hasankale’nin Kuzıcan dağında esir olan bir grup Türk askeri enterne edildikleri yerden alınıp Ermeniler tarafından kurşuna dizilmeye götürülürken esirlerin çığlıklarını duyan Rus Alay Komutanı bu duruma engel olmuştu. Bunun üzerine Türk grubu kıdemlisi Erzincan İhtiyat Zabiti Talimgâhı Komutanı Binbaşı İbrahim Bey Rus Alay Komutanı’na şunları söylemişti: “Biz haşmetli Rus Çarı’nın ve Rus Ordusu’nun askerlik şerefine güvenerek teslim olmuş Türk askerleriyiz. Nitekim Haşmetpenah Padişah Efendimiz’in ve Türk Ordusu’nun askerlik şerefine güvenerek teslim olmuş Rus askerleri de vardır. Onların hayatları müemmendir. Ama bizi kurşuna dizmeye götürüyorlardı. Ellerinden zor kurtulduk.”

14 OCAK 1916 - Rus General Yudeniç, bütün ihtiyat kuvvetlerini ateş hattına sürdü. Köprüköy çevresinde şiddetli çarpışmalar oldu.

15 OCAK 1916 – Ruslar, Köprüköy çevresinde, yer yer Türk cephesini gerilemeye zorladılar.

15/16 OCAK 1916 - Rusların Sibirya Kazak Süvari Tugayı, yarılan Türk cephesinden Köprüköy istikametinde saldırıya geçti.

16 OCAK 1916 - Rus birlikleri Erzurum’a doğru harekete geçtiler. Köprüköy’e yaklaşan Rus birlikleri, aşırı sisten yolunu şaşırınca geri döndü. 3’üncü Ordu’muz, Sakaltutan Dağı-Hasankale ve Tortum hattına çekildi.

RUSLAR KÖPRÜKÖY’DE

17 OCAK 1916 – Ruslar, Türklerin ilk kuvvetli tahkimli mevzii Köprüköy’ü ele geçirdiler.
Bu suretle, Köprüköy muharebesi Rusların galebesi ile sona erdi ve Erzurum yolu Ruslar için açılmış oldu. Türk Ordusu bu muharebelerde büyük kayıplara uğramıştı; 15 bin ölü, yaralı ve donan 5 bin esir ve bir de 5 bin kaçak.

17/18 OCAK 1916 - Rus kuvvetleri Köprüköy’ü işgal ettiler.

19 OCAK 1916 - Ruslar, Hasankale’ye hücum ettiler. Şiddetli çarpışmalardan sonra Hasankale’yi ele geçirdiler.

21 OCAK 1916 - Ruslar Tortum’u işgal ettiler.

22 OCAK 1916 - Rus Ordusu, Kargapazarı dağlarında Erzurum’un işgaline hazırlandı.

25 OCAK 1916 - Ruslar Murat Nehri’nin kuzey ve güneyinden taarruza geçerek Hınıs’ı aldılar. Bu bölgeden çekilen Türk kuvvetleri Varto’nun (Gümgüm) kuzeyinden bir savunma mevzii tuttular.
Varto’dan itibaren taarruzlarını sıklaştıran düşman, Ali Bey Müfrezesi’ne taarruz ederek, müfrezeyi geri atmış ve Tatvan’ı ele geçirmişti. Osman Bey de Çapakçur (Bingöl) Müfrezesi komutanlığına tayin edilmiştir. Bu müfrezeyi de Ali Bey komuta ediyordu. Ali ve Osman Bey Müfrezeleri’nin mevcudu 3.000 kişiden ibaretti.
Varto muharebelerinden sonra 36’ncı Tümen Kiğı Bölgesi’ne katıldı. Çapakçur Bölgesi’nde ise iki jandarma taburuyla gönüllü müfrezelerden ibaret 500 kişilik bir kuvvet mevcuttu.

26 OCAK 1916 - Ruslar Kızıl Kilise’yi işgal ettiler.

28 OCAK 1916 - Ruslar Hınıs’ı işgal ettiler.

BEYAZ KİTAP

.. OCAK 1916 - Osmanlı Hükûmeti (Babıali), yayınladığı “Beyaz Kitap”ında, Yer Değiştirme Kararı’nın gerekçelerini açıklarken, Ermeniler iyiliğe karşı hıyanet ile cevap verdiler denilmektedir.
Babıali, 1916’da yayınladığı Beyaz Kitabında Yer Değiştirme Kararı’nın gerekçelerini açıklarken aşağıdaki ifadelere de yer vermeyi ihmal etmemişti:
“Ermeniler hıyanet ettiler. Bu pek bedihidir. Hem de bu hıyaneti lisan, din ve milliyetlerinin sayesinde muhafaza edebildikleri, her zaman şefkat ve hürmet gördükleri hükûmetin, hayat ve istiklali söz konusu olduğu müthiş bir savaş sırasında arkasından vurmak, can alacak noktalarına kastetmek suretiyle ve muntazam tertibatla yaptılar.
Hükûmet her zaman kendilerinin hukukuna hürmet, hususat-ı milliyelerine riayet etti. Umur-i mezhebiyye ve milliyelerinde kendilerine büyük müsaadatta bulundu. Mukabilinde hıyanet ve suikast gördü... Genel Savaş’ta ise, kendilerinin de sayesinde temin-i refah ve servet ettikleri memleketin müdafaası yerine, ihanet ve hıyaneti tercih ettiler.
Esasen hayat ve bekaasını temin için binlerce evladını savaş meydanlarında feda eden, bila-tefrik-i cins ve mezhep bütün ahalisinden vatana karşı her zamandan ziyade bir merbutiyyet bekleyen bir devletin kendisini dâhilde işgale, arkadan vurmağa çalışanlara karşı böyle bir karar ittihaz etmesi, en tabii ve meşru ve aynı zamanda istimalinin ihmali katiyen caiz olmayacak bir hakkı idi.”

.. OCAK 1916 - Ruslar, Ermenileri Kürt kılığına sokarak Dersimlileri isyana teşvik ettiler.
1916 başlarında, Ruslar, karşılarına dikilen bu Osmanlı seddini de devirebilmek amacıyla yandaşları Ermenilere “Kürt” süsü vererek, yöreye yollanacaklar ve Dersim halkı arasında isyan hazırlıklarına girişeceklerdir. Nitekim Dersimlilere istiklal verileceği vaadi, bu yöre insanının silaha sarılmasına sebep olacaktır.

01 ŞUBAT 1916 - Rus Ordusu, karargâhını Hasankale’ye nakletti.

02 ŞUBAT 1916 - Türk kuvvetleri Bitlis Boğazı’nı tuttular.

RUSLAR İLERLİYOR

07 ŞUBAT 1916 – Rus donanması, Karadeniz’de Anadolu kıyısındaki karayollarını bombardıman etmeye devam etti. Donanmanın desteğinde Ruslar karadan taarruza başladılar. Arhavi Muharebesi yapıldı.

07 ŞUBAT 1916 - Anadolu’daki Rus orduları Vize’ye kadar ilerlediler.

07 ŞUBAT 1916 - Erzurum’da Ermeniler, Müslüman Türk ahaliye karşı büyük katliam hareketine giriştiler. İslâhiye’de büyük Ermeni ayaklanması oldu.

08 ŞUBAT 1916 - Paris’te yayınlanan Soleil de Midi, bir yazısında “Sasun dağlarında 9 aydan beri 30.000 Ermeni gönüllü birliklerinin gelmesini bekliyor.” diye yazdı.

.. ŞUBAT 1916 - İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın Ortadoğu uzmanı Sir Mark Sykes ile Fransa’nın Beyrut eski Başkonsolosu Georges Picot, Osmanlı İmparatorluğu’nun Arap vilâyetlerinin bölüşümü konusunda bir antlaşmaya vardılar.

10 ŞUBAT 1916 - General Nazarbekof komutasındaki Rus birliklerinin Varto’nun (Gümgüm) kuzeyindeki Türk mevzilerini iki yönden kuşatmak amacıyla üç koldan harekete geçti.

11 ŞUBAT 1916 - General Yudeniç’in emri ile Rus Ordusu Erzurum’a taarruza başladı. Dört gün süren savaşlarda, Türklerin karşı taarruzları başarılı olamadı.
Rusların hedefi bu defa Erzurum kalesi idi. Türk ve Rus kuvvetleri aşağı yukarı aynı sayıda idiler: Ruslar 70 bin, Türkler 65 bin; ancak Rusların sahra topları çok fazla idi: 230 top, Türklerinki: 100 top. Diğer yandan Türk askerleri Erzurum çevresindeki kuvvetli tabyalara dayanıyorlardı. General Yudeniç’in yarma hareketi, Virintap ile Çilligil dağı arasında topladığı 35 bin kişilik bir kuvvetle yapılacaktı.

11 ŞUBAT 1916 - Bulanık (Kop) ve Malazgirt Ruslar tarafından işgal edildi.

12 ŞUBAT 1916 - 153’üncü Rus Alayı, Türk ileri birliklerini geriye atarak Dolangez Tabyası’nı zaptetti. General Çikovani Müfrezesi de zayıf Türk birliklerini atarak Palandöken tabyasının karşısına geldi.

12 ŞUBAT 1916 - Ermeniler, Erzurum İstasyonu’nda silahsız 10 Türk’ü öldürdüler.

13 ŞUBAT 1916 - Varto, Ruslar tarafından işgal edildi.

14 ŞUBAT 1916 - Rus Ordusu, Erzurum’a bütün cephelerden taarruza geçti. Erzurum cephesinde en kritik savaşlar bugün yapıldı.
Türk Ordusu’ndan kaçan hain bir topçu Türk zabiti, bataryalardaki top mevzilerinin planlarını Ruslara vermişse de Rus ateşinin tesiri pek fazla olmamıştı. Ruslar Ağ-Dağdan ve Gürcü-Boğazdan geçip şiddetli süngü hücumları ile Tafet tabyasını ele geçirmeğe muvaffak oldular. Rusların eline burada 1500 esir ve 20 top düştü. Durum gittikçe Türklerin aleyhine dönmeğe başladı.

14/15 ŞUBAT 1916 - Çobandere ve Palandöken’de Türk birlikleri Ruslara büyük kayıplar verdirdi.

15 ŞUBAT 1916 - Fındıklı (Viçe) Ruslar tarafından işgal edildi.

15 ŞUBAT 1916 - Ruslar, sert mukavemete rağmen cepheyi yarıp Erzurum yolunu açtı. Türk Ordusu savaş devam ederken aldığı bir emirle geri çekildi.

RUSLAR ERZURUM’DA

16 ŞUBAT 1916 - Ruslar, Kars Kapısı’ndan Erzurum’a girdiler.
Ruslar Kars Kapısı’ndan Erzurum’a girerken, Türk Ardçı Kumandanı Abdülkerim Paşa da cephanelikleri ve işe yarar malzemeyi yakarak İstanbul Kapısı’ndan çıktı. Şehirdeki patlamalar 17 Şubat gününe kadar devam etti.
Erzurum’da 327 top ve 5 bin kadar esir kaldı. III. Ordumuzun bu savaşlardaki kaybı ise 10 bindi, Rus kaybı ise çok az olup sadece 1000 ölü ve 4 bin yaralı idi. Bu suretle Türklerin Doğu’da Ruslara karşı en kuvvetli dayanakları olan Erzurum Kalesi çok kısa bir zamanda ve nispeten az Rus kaybı ile düşmanın eline düştü. Bu olay, Türkiye bakımından çok büyük bir kayıptı ve çok üzücü idi. Ruslar için de büyük bir zaferdi. Erzurum’un kaybı, haddizatında geçen sene Sarıkamış taarruzunda lüzumsuz yere harcanan en güzide Türk kuvvetlerinin heder edilmesinin bir neticesi idi. Erzurum elden gittikten sonra, III. Ordu’nun karargâhı Erzincan’a nakledildi.
Erzurum’un düşmesi üzerine Türk Orduları Başkomutan Vekili Enver Paşa, III. Ordu Komutanı Mahmut Kâmil Paşa’yı görevden alarak yerine Çanakkale’de başarılı savaşlar vermiş olan Vehip Paşa’yı getirdi. Vehip Paşa, Tercan’ın batısından, Bayburt’un doğusu ve Trabzon’un batısı hattına kadar ilerlemiş olan düşmanı durduracaktır.
Ruslar Erzurum’u işgal ederken, buradaki Ermeniler, Ruslarla birleşerek olmadık vahşetler sergilemişlerdir. Erzurum’un köylerine hücum ederek silahsız halkı, kadın, çocuk, yaşlı demeden öldürmüş ve kitle halinde yapılan bu katliamdan sonra ölüleri de iğrenç bir şekilde süngüleyerek gitmişlerdir.
Ruslar Erzurum’u almakla Osmanlıların moralini bozarak, onları barışa zorlayacaklarını sanmışlardı. Enver Paşa ise Erzurum’un kaybını halktan gizledi.
Erzurum’da Rus İkinci Topçu Alayı Komutanı Yarbay Twerdo-Khlebof’un hatıratında şöyle anlatmaktadır:
“16 Şubat 1916’da Erzurum’un Rus Birlikleri tarafından işgalinde, gerek şehre ve gerek çevresine hiçbir Ermeni yaklaştırılmamıştır. Birinci Kolordu Komutanı General Kalitin Erzurum ve çevresi Komutanlığı’nda kaldıkça, aralarında Ermeni erleri bulunan birlikler bu çevreye gönderilmediydi. İhtilalden sonra her türlü tedbirler kaldırılınca, Ermeniler Erzurum ve çevresine saldırdılar. Bu saldırışla birlikte, gerek şehirde ve gerekse yakın köylerde evler yağmalanmak, sahipleri toptan kırılmak gibi kıyıcılıklar başladı. Rusların bulunuşu Ermenilerin bu kıyıcılıkları açıktan yapmalarına engel oluyordu. Öldürme ve yağma, eşkıya biçiminde gizlice yapılmaktaydı.”

RUSLAR HIZLI GELİYOR

16 ŞUBAT 1916 - Rus kuvvetleri Muş’u ele geçirdiler.

16 ŞUBAT 1916 - Ermeniler, Tepeköy’de kadın, erkek ve çocuk olmak üzere bütün köy halkını katlettiler.

16/17 ŞUBAT 1916 - Türk birlikleri Rize bölgesinde Ruslara saldırdı.

17 ŞUBAT 1916 – Rize üzerinden Ruslara taarruz eden Türk birlikleri, Rus filosunca Karadeniz’den bombardıman edildi.

17 ŞUBAT 1916 - Ruslar Bitlis’i işgal ettiler.

17/18 ŞUBAT 1916 - Rus birlikleri Ilıca’ya girdiler.

18 ŞUBAT 1916– Prens Kuşadev, General Alekseyef ve bazı Rus generalleri, Rus Dışişleri Bakanı Sazanov’a verdikleri muhtıra ile işgal edilen Türk topraklarıyla yetinilip, kuvvetlerin Almanya cephesine kaydırılması yönünde istekte bulundular.

20 ŞUBAT 1916 - Osmanlı Başkomutanlığı, İstanbul’daki Alman Askerî Ataşeliği’ne, Ermenilerin de İtilaf devletleri gibi asılsız propaganda yaptıklarını bildirdi.
“Ermenilerin katledildikleri, bunların arasında Alman Katoliklerinin de bulunduğu... Propagandası yapılmıştır.”

20 ŞUBAT 1916 - General Abasiyef komutasındaki Rus birlikleri Tatvan’a geldiler.

22 ŞUBAT 1916 - Ruslar Aşkale’yi işgal ettiler.

22 ŞUBAT 1916 - Ruslar Yusufeli’ni işgal ettiler.

22 ŞUBAT 1916 - Ruslar Kermenşah’ı işgal ettiler.

23 ŞUBAT 1916 - Rus kuvvetleri Çoruh vadisi boyunca İspir’e doğru ilerlediler.

24 ŞUBAT 1916 - Çat (Oyuklu) ve Aşkale Ruslar tarafından işgal edildi.

26 ŞUBAT 1916 - General Nazarbekof emrindeki Rus birlikleri Muş’ta toplandı.

28 ŞUBAT 1916 - General Abasiyef komutasındaki Ruslar, Türk mevzilerini iki yandan kuşatmak amacıyla 18 top desteğiyle Bitlis Boğazı’ndaki Türklere saldırdı. Türkler, bu saldırıyı püskürttü.

29 ŞUBAT 1916 - Rus taarruzları devam etti.
Ruslar Batı’ya doğru ilerlerken Kiğı’dan Reşadiye’ye kadar olan cephede, Rusların 4’üncü Kolordu’suna bağlı 2’nci Avcı Kazak Süvari Tümeni, 1’inci Muhafız Piyade Tugayı, iki atlı piyade Hudut Alayı ve bir batarya, 2 Drojin ve iki Ermeni Taburu’yla bir istihkâm taburu vardı.
Rusların ilerlemelerini fırsat sayan Ermeniler ise cephe gerisindeki halkımıza olmadık kötülükler yapmaya başlamışlardı. Çeşitli baskınlara yeltenmişlerdi. Kiğı, Palu ve Muş’taki Ermeniler Türk köylerine saldırıyor ve sıkıştıkları zamanlarda ise Rus kuvvetlerine iltihak ediyorlardı.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN HASSASİYETİ

01 MART 1916 - Dâhiliye Nezareti, Elâzığ Valiliği’ne gönderdiği yazıda, Ermenilerin göç ettirilmesinde, yolsuzluklara göz yumduğu sebebiyle Besni Kaymakamı Kadri Bey’in Divan-ı Harbe verilmesini istedi.

01/02 MART 1916 - General Abasiyef komutasındaki Rus birlikleri Türk cephesini yardılar.

03 MART 1916 - Van’dan ve Muş’tan takviye alan Rus birlikleri Bitlis’i ele geçirdiler.
Bu suretle Van-Muş ve Bitlis çevresi de Rusların ve Ermeni çetecilerin eline geçmiş oldu. Türk askeri durumu bakımından bu suretle 1916 yılının ilk üç ayı, mütemadiyen mağlubiyetlerle geçmiş ve çok kayıplara yol açmıştı.
İşgal sırasında Ermeniler, Türkleri öldürmeye devam ettiler.
Köylere baskın yapan Rus ve Ermeni askerleri halkı öldürmeye ve evleri yakmaya başladılar. Kadın, erkek, çocuk ve kızları kılıçtan geçirdiler. Ermeniler, dinimize küfür ve peygamberimize hakaretler kusuyorlardı.
Ruslar ve Ermeniler o derece işkence yapmışlardı... Birbirine bağlanmış çıplak kadın ve erkekler ağaçlara asılmışlardı. Başları koparılmış, göğüsleri kesilmiş kadınların kucaklarında iki parçaya bölünmüş çocuklar vardı.

04 MART 1916 - Rus kuvvetleri Hicar’ı ele geçirdiler.

04 MART 1916 – Ruslar, Pazar (Atne) kasabasının iki yanına asker çıkararak Türklerin çekiliş yollarını kestiler.

05 MART 1916 - Ruslar denizden asker çıkararak Pazar ve Çayeli’ni işgal ettiler.

06 MART 1916 – Muş, Türk birlikleri tarafından Ruslardan geri alındı.

06 MART 1916 - Rus birlikleri Rize’nin doğusuna geldiler.

07 MART 1916 - Ruslar, Rize’nin doğusundan üçüncü çıkarma hareketini yaptılar.

08 MART 1916 - Rus kuvvetleri Rize’yi, Kalkandere’yi ve İkizdere’yi işgal ettiler.

OSMANLI PASTASI PAYLAŞILIYOR

09 MART 1916 - İngiltere ve Fransa arasında Osmanlı topraklarının nasıl paylaşılacağını belirleyen Sykes-Picot ön protokolü imzalandı.
1-Arabistan’da bir Arap Devleti ya da Arap Devletleri Federasyonu kurulacak; bu İngiltere ve Fransa’nın himayesinde olacak.
2-Fransa Suriye, Adana, Kilikya ve Güney Kürdistan’ı; İngiltere ise Irak, Bağdat, Basra, Hayfa ve Akka’yı alacak; bu iki devlet Güneydoğu Anadolu, Mezopotamya ve Kuzey Arabistan’ı aralarında paylaşacaklar; yalnız Musul Fransa’ya verilecek.
3-Rusya’ya Trabzon’dan başlamak üzere Kuzeydoğu Anadolu’nun bir kısmı verilecek.
4-İtalya’ya Antalya ve Güneybatı Anadolu verilecek.
5-İskenderun serbest liman olacak.
Sir M. Sykes, Ermenistan ile ilgili görüşlerini kısaca şöyle açıklamaktadır:
“Bana öyle geliyor ki, son Ermeni kıtalinin vahşet ve merhametsizliği görüldükten sonra, artık, bilhassa Ermenistan olan bölgeyi Osmanlı İmparatorluğu’nun idaresi altında bırakmamak lazımdır. Hatta Osmanlı Hükûmeti ıslahat yapmayı kabul etse bile, böyle bir proje İngiltere’de ve hatta Amerika Birleşik Devletleri’nde çok fena çok fena karşılanacak ve gayrı memnun bir çevrenin eline aleyhimizde yeni bir silah verilmesi sonucunu doğuracaktır.
2-Bu sebeple Ermenistan meselesinin hallini şöyle düşünüyorum:
a)Türk tabiiyeti altında bir Ermeni Devleti kurmak: Bu da ikinci bir Bulgaristan vücuda getirmek demektir. Böyle bir Ermenistan, Kafkasya’da entrikalar çevirmeye başlayacak Ermenistan, Kürtlerle de uyuşamayacak. O halde bu plan uygun değildir.
b)Tarafsız idarecilerin yönetimi ve milletlerarası denetim altında bir Ermeni devleti teşkili: Bu çözüm yolu da birçok entrika ve meselelere kaynak olacak, bu durumdan da Almanya er veya geç kendine fayda çıkarmanın yolunu bulacaktır.
c)Hazırlanmamış olan Ermenistan’ı tamamen Rusya’ya teslim etmek: Bu da, baştanbaşa ihtilalci cemiyetlerle dolmuş olan Kafkasya ve İran’daki ihtilal teşkilatlarıyla kesintisiz bağlantı ve münasebetleri bulunan bir takım bölgeleri Rus siyasi idaresine dâhil etmek olacaktır.
Evvelce kendisiyle görüştüğüm bir Ermeni Taşnak ihtilalcisi bana şunları söylemişti: “Şayet Ermenilerle meskûn olan bütün bölgeler Rusya’ya bırakılırsa, o zaman Kafkasya, Azerbaycan ve Türkiye’deki ihtilalci cemiyetler birleşerek kuvvet kazanırlar ve bu da ideal bir çözüm yolu olurdu.” Binaenaleyh bunları Rusya’nın idare etmesi güç olur ve hoşnutsuzluk son dereceyi bulur.
ç)Eski Roma veya Küçük Ermenistan kısmının Fransa’ya ilhakı ve ekli haritada (sarı) ile gösterilen kısmın da Rusya’ya katılması; bu alternatifi en çok memnunluk verici bir yol olarak telakki ediyor ve çoktan beri bu çözüm tarzını düşünüyordum. Fakat şimdiye kadar bunu ileri sürmemiştim. Çünkü Rus Hükûmeti’nin Sivas bölgesini istemekte olduğunu öteden beri zan ve tahmin ediyordum.
Bu çözüm tarzının faydaları şunlardır:
1-Rusya, Ermeni halkı en az olan Erzurum, Van ve Bitlis’i alır. Çünkü (A) Bölgesi kâmilen Nasturî ve Kürt’tür. (B) bölgesi tamamen Kürt’tür. (C) Bölgesi ise kâmilen Laz ahali ile meskûndur.
2-Fransa, Ermenistan bölgesini alır, Fransa bölgesi bu suretle Ermeni millî duygularının beşiği ve merkezi olur. Bu durum Rusya için de faydalı sayılır. Çünkü Küçük Ermenistan Ermenileri, din ve geleneklerine bağlı, tutucu karakterleri bakımından gerek Kafkasya Ermenileri, gerek anarşist-sosyalist Ermeni askerleri Ermenistan’ın bütün mekanizmasını kendi ellerine alarak bu mekanizmayı güçlendirirler. Bu takdirde barışsever unsurlar da Fransız vilayeti altındaki Küçük Ermenistan’da millî duygularım geliştirirler. Barışsever Ermeni unsurların maksat ve gayesi, kendi sınırları içinde gelişip ilerlemek olup, Kafkasya ve Azerbaycan’daki anarşist-sosyalist Ermenilerle karışmak istemiyorlar. Bunlar, onlarla hiçbir zaman beraber yürümemişlerdir.”

09 MART 1916 - Malazgirt ve Nazımiye Ruslar tarafından işgal edildi.

.. MART 1916 - Osmanlı İmparatorluğu’nun paylaşılması konusunda anlaşan İngiliz Sir Mark Sykes ile Fransız Georges Picot, Rusya’ya giderek, Rus Dışişleri Bakanı Sazanov ile görüştüler.
Rusya, Kuzeydoğu Anadolu’daki toprak isteklerinin kabul edilmesi şartıyla, İngiliz-Fransız paylaşmasını benimsedi.

.. MART 1916 - Rusya, Sykes-Picot Antlaşması’ndan sonra, Cemal Paşa konusundaki Ermeni projesinden umutlarını tamamen kestiler.
Petersburg’da imzalanan Sykes-Picot Antlaşması’ndan sonra, Cemal Paşa’nın tutumu hakkında Rusların da Ermeni projesinden ümitlerini tamamen kesmiş olmaları gerekmektedir. Zira Rusya’nın Bern’deki Büyükelçisi Baheraht, Dışişleri Bakanı Sazanov’a çektiği telgrafta, Doğu illerimiz hakkındaki Rus ıslahat projesini hazırlayan Mandelstam’ın görüşleri şöyle nakledilmektedir:
“Suriye’deki olaylar hakkında edindiğim etraflı bilgiye göre, Cemal Paşa, Suriye halkına hitaben yayınladığı bir bildiride İtilaf hükûmetlerini, Osmanlı İmparatorluğu’nu kendi aralarında taksim etmekle suçlamakta ve Suriyelilerin daha savaştan önce Suriye’nin Fransa’ya ilhakı maksadıyla gizli bir suikast tertip etmiş olduklarını açıklamaktadır.”
Mandelstam, Cemal Paşa’nın Fransızlarla gizli temas kuran Suriyeli ajanlar hakkında tatbik ettiği şiddetli cezaların büyük tepkilere sebep olduğunu belirttikten sonra, şu hükme varmaktadır:
“Şurası da dikkat çekicidir ki, bu işlerde en önemli rolü oynayan, İtilaf hükûmetleriyle her türlü anlaşma ve yakınlaşma teşebbüslerini artık bırakmış olduğu anlaşılan Cemal Paşa’dır.” Bütün bu pazarlıklardan, projelerden, menfaat çatışmalarından, diplomatik temaslardan elbette ki Cemal Paşa’nın hiç haberi olmaması gerekir. Rusya’nın, Ermenilerin, Fransa’nın ve İngiltere’nin bütün bu hazırlıklar sırasında gözden kaçırdıkları bir husus vardır: Cemal Paşa, bütün kusurlarına rağmen, vatanına ihanet edecek yaradılışta bir asker değildi.

..MART 1916 - Develi’de, Ermenilerin evinde yapılan aramalarda 21 bomba bulundu.

İNGİLİZ PLANI

12 MART 1916 - İngiltere olağanüstü delegesi Mark Sabks’ın Petersburg’daki İngiliz Büyükelçisi Byoken’e yazdığı mektubunda, Ermeni konusundaki İngiliz planını açıkladı.
“a-Türk egemenliği altında bir Ermeni Devleti kurmak, ikinci bir Bulgaristan yaratmaktır. Böyle bir Ermenistan Kafkasya’da entrikalar yapmaya başlayacak ve Ermeniler Kürtlere de uyuşamayacaktır. Bu plan esaslı değildir.
b-Tarafsız idare adamlarının ve milletlerarası denetleme altında bir Ermenistan Devleti kurmak, bu da bir dizi bir çok entrikalara ve meselelere yol açacak ve bu meselelerden de er geç Almanya kendine istifadeler çıkarmanın yolunu bulacaktır.
c-Hazırlanmamış Ermenistan’ı tamamıyla Rusya’ya teslim etmek, büsbütün ihtilalci cemiyetlerle dolmuş olan ve Kafkasya’da ve İran’daki ihtilal kurullarıyla bir dizi münasebet ve bağlılıkta bulunan bir çok memleketleri Rus siyasi idaresine sokmam demek olacaktır. Bunları Rusya’nın idaresi güç olur.
d-Eski küçük Ermenistan’ın Fransa’ya ve Rusya’nın işgal ettiği Ermenistan kısmının Rusya’ya katılması, bu en iyi çözüm tarzıdır. Rusya’nın Sivas’ı da isteyeceği sanılıyor.
Bu çözüm tarzının faydaları:
1)Rusya, Ermeni ahalisi en az olan Erzurum, Bitlis ve Van’ı alır.
2)Fransa, Ermenistan namı altında küçük Ermenistan’ı alır. Fransa bölgesi Ermeni millî duygularının merkezi ve beşiği olur. Bu keyfiyet Rusya için iyi olur. Çünkü küçük Ermenistan Ermenileri gerek din ve gerekse gelenek ve adetleri muhafazacılık itibariyle gerek Kafkasya Ermenilerine ve gerekse anarşist, sosyalist şark Ermenileriyle zıt ve aksi mizaçtadırlar. Eğer Erzurum şehri Ermeni millî duygularının merkezi alınacak olursa anarşist, sosyalist Ermeni askerleri bütün Ermenistan mekanizmasını kendi ellerine alarak, bu mekanizmayı kuvvetlendirirler. Diğer durum ve şekilde ise barışsever unsurlar Fransız vesayeti altındaki küçük Ermenistan’da millî duygularının ardınca giderler.
Ermeni sulhsever unsurların maksat ve amacı kendi sınırları içinde yükselmek olup, bunlar Kafkasya ve Erzincan’daki anarşist ve sosyalistlerle karışmamayı istiyorlar. Bunlar onlarla hiçbir vakit beraber yürümemişlerdir.
Bundan başka Fransız mıntıkası Zeytin, Haçin, Diyarbekir, Myakarkin, Urfa, Sivas gibi tarihi Ermeni şehir ve bölgelerini içine almaktadır. Muş ovası da Fransız bölgesine katılması iyi olur. Çünkü Rusya’yı ihtilalci Ermenilerin fesat tohumlarından kurtarmış ve Kafkasya’nın ihtilalci Ermenileri için en elverişli yerleri ellerinden almış olur.

14 MART 1916 - Doğu Anadolu’da Ruslar Of, Bayburt ve Tercan (Mamahatun) yönünden saldırdı. Tercan Rus kuvvetleri tarafından işgal edildi.

14 MART 1916 - Rusya Dışişleri Bakanı Sazanof, Ermeni meselesi konusunda, İngiliz teklifi üzerine Rus teklifini bildirdi.
“Yapılan bu teklif Rusların hoşuna gitmiştir. Yalnız Rusların istediği de şudur: Güney’de Arap hilafeti veya Türk Padişahlığı ile komşu bulunmak. Rumiye gölüne kadar da uzanmak. Sebebi, buralara büyük bir devlet gelirse Rusya olmayan ve ihtilalci ruh taşıyan halkı kolayca ellerine alabilirler. Küçük Ermenistan’ın Sivas, Harput, Kayseri üçgeninin Fransa’ya katılmasına Rusya razıdır.”

17 MART 1916 - Rusya Dışişleri Bakanı Sazanof, Rus teklifini Petersburg’daki İngiliz ve Fransız Büyükelçileri’ne birer nota halinde verdi. Bu suretle Ruslar, eski ve yeni işgal ettikleri yerlerde bir şey tanımıyorlar. Oralar Rus toprağı olacak. O kadar.

DOĞU’DA DURUM

18 MART 1916 - Türkler, Mamahatun’u boşalttılar.

20 MART 1916 - Rus kuvvetleri Çoruh vadisinden Bayburt yönünde ilerlediler.

21 MART 1916 – Hozat (Dersim) Ruslar tarafından işgal edildi.

22 MART 1916 - Çapakçur Müfrezesi komutanı Yarbay Osman, kolorduya durum hakkında bilgi verdi.
Çapakçur Müfrezesi Komutanı Yarbay Osman, Kolordu’ya şunları bildirmişti:
“1-Müfrezenin bu günkü cephesi Kulp kuzeyindeki Şin Kiranzık - Mezra-i İmam - Oruh Boğazı - Dersim Karabey - Buğlan Gediği – Çanlıkilise - Mezra-i Şardan’dan Çapakçur Boğazı’nda bulunan Sigı’ye kadar uzanmaktadır. Müfrezenin sağ kanadı Sason Dağlarına dayanmaktadır, sol kanadında ise 36’ıncı Tümen’e ait Oğnut Müfrezesi vardır.
2-Birliklerimiz, Şin bölgesinde 600 mevcutlu Silvan müfrezesi, Kozma Dağı ile Muş’tan Kulp’a gelen diğer gediklerin örtülmesine memurdur. Oruh çevresinde 200 mevcutlu Ardeşin Milisleri, Buğlan Gediği’nde 230 kişilik talimgâh taburu ile 400 mevcutlu Muş Jandarma Taburu ve 500 kişilik 13’üncü Alayın 3’üncü Taburu, dört adi tapu vardır. Mezra-i Şadan’da 200 kişilik Çapakçur (Bingöl) milisleri ve Siğı de yine Çapakçur Müfrezesi’nden 100 kişilik Çapakçur Milisleri’nden ibaret kuvvet bulunmaktadır.
Düşman güney bölgeye ve Oruh Boğazı’na önem vermektedir. 18-22 Mart’ta düşmanın Oruh ve Mezrai İmam’a ve Dersim’e yaptığı taarruzlar durduruldu. Yalnız Dersim düşman elinde bulunmaktadır. 18-22 Mart muharebelerinden sonra milislerin birçoğu savuşmuşlardır.”

ERMENİLER FRANSA’DA UMDUĞUNU BULAMADI

22 MART 1916 – Ermeni komiteci Dr. Zavriyef, Fransa’da, Dışişleri Bakanı Briand ile görüştü. Ancak umduğunu bulamayınca Petersburg’a dönme kararı verdi. Paris‘teki Rus Büyükelçisi İzvolsky, Rus Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği şifreli telgrafında, Ermeni komiteci Zavriyef’in çalışmalarını bildirdi.
“22 Mart 1916, No:196
Zavarief bir müddet önce buraya gelmişti. Sizin evvelki bildirdiğinize dayanarak kendisinin Briand ile görüşmesi için yardım ettim. O, buna güvenilir adamların Mısır’a göndermek suretiyle Cemal ile görüşme planını bildirdi. Briand dikkatle Zavarief’i dinledi. Fakat Cemal’in durumuna ve ona verilmek istenen rolü yapacak kabiliyetine dair alınan bilgilerin yaptığı tesirleri ileri sürerek baştan savma cevaplar verdi. Briand, Cemal ile herhangi bir görüşmeye yersiz bulunduğunu benden saklama. Çünkü o bu kabil görüşmelerin Petersburg’da görüşülen Türkiye Asya’sını ıslah hususundaki tasarıya uymayacağı kanaatindedir. Bugünlerde Petersburg’a gidecek olan Zavarief’e Briand’ın menfi kararını bildirdim.
İzvolsky.”

23 MART 1916 - Rus kuvvetleri İsfahan’ı işgal ettiler.

25 MART 1916 - Hizan Ruslar tarafından işgal edildi.

26 MART 1916 - Çoruh vadisi boyunca Türk birlikleri Ruslara yönelik karşı taarruzda bulundular.

26 MART 1916 - Albay, Mustafa Kemal Diyarbakır’a geldi. Bitlis, Muş, Oğnut cephesindeki 16’ncı Kolordunun emir ve komutasını ele aldı. Bu bölgedeki kuvvet miktarı 13, 741 er, 9.297 tüfek, 7 ağır makineli tüfek ve 19 toptan ibaret bulunuyordu.

MUSTAFA KEMAL DOĞU’DA

27 MART 1916 - Mustafa Kemal Paşa, cepheleri incelemek üzere, Diyarbakır’dan Bitlis’e hareket etti.
Mustafa Kemal Paşa Diyarbakır’a vardığında, kolordu bölgesindeki Bitlis ve Muş cephesine karşı büyük ilgi ve hassasiyet göstermişlerdi.
Mustafa Kemal Bitlis ve Muş cephesindeki kuvvetlerimiz ile düşmanın cephe durumunu incelemelerde bulundu.
Yaptıkları inceleme sonunda, Bitlis boğazı içinde sıkışıp kalmış olan 5’inci Tümen karargâhını ve bu fırkanın düzeltilmeye muhtaç muharebe hattını, bulundukları durumdan kurtarmak lüzumu üzerinde ehemmiyetle durmuşlardı.
Aynı zamanda, Muş cephesinin de düzeltilmesi gerektiğinden bu cihetlerin sağlanması, her iki yerin düşmandan alınmasıyla mümkün olabileceği kanaatini hâsıl eyleyen Paşa, bu hususta kesin kararını vermişlerdi.
Ancak bu iş için girişilecek askerî harekâttan evvel sözü geçen cephelerdeki kıtaatı teftiş ile durumunu yakinen gözden geçirmeyi pek lüzumlu ve faydalı gördüklerinden bu maksatla ilk önce Bitlis cephesine gitti.
Mustafa Kemal Paşa, Kolordu Kurmay Başkanı İzzettin (Çalışlar), Sağlık Dairesi Başkanı Kaymakam Hüseyin, Yaveri Cevat Abbas, Emir Subayı Şükrü ve Karargâhın öteki subayları ile birlikte Bitlis Cephesi’ni denetlemek üzere Ziyaret Köyü’ne geldiler.
Bitlis o günlerde Rus işgali altındaydı. Mustafa Kemal Paşa Bitlis’i ve Muş’u işgal altında bulunan öteki Doğu Anadolu şehirlerini kurtarmak görevini almıştı.
Ziyaret Köyü’nden 5’inci Tümen Karargâhı’nın bulunduğu Duhan’a gelen Mustafa Kemal Paşa, birlikleri denetledikten sonra Siirt’e buradan da Silvan’a geldi.16’ncı Kolordu’nun Karargâhı’nı Diyarbakır’dan Silvan’a kaldırdı. Savaşları buradan ve bu bölgedeki belli noktalardan idare etti.

27 MART 1916 - Ruslar, Murat Köyü’nden Güzeldere ve Bitlis üzerinden taarruza geçtiler. Bu taarruzlar Türk birlikleri tarafından durduruldu.

27 MART 1916 - Çaykara ve Of Ruslar tarafından işgal edildi. Türk birlikleri Of’u geri almak için girişimde bulundular. Fakat başarısız oldular. Sürmene istikametine çekildiler.

27 MART 1916 - Çoruh vadisi boyunca Ruslara yönelik başlatılan Türk birliklerinin taarruzu yayılarak devam etti. Taarruzlar, Şeyhköy-Karakoç-Sünüklü hattına ulaştı.

27/28 MART 1916 – Karlıova Ruslar tarafından işgal edildi.

28 MART 1916 - Ruslar Pazı istikametinden Kilise civarında bulunan Türk siperlerine taarruz ettiler. Ermeni çetelerinin Ruslara büyük desteği oldu.

28 MART 1916 - Çoruh vadisi boyunca ilerleyen Türk birlikleri Tırhat’ı Ruslardan geri aldı. Türk birlikleri bu yörede eski mevzilerine ulaştı.

ERMENİLER, RUSLARLA BİRLEŞTİ

28 MART 1916 - Türk Rus savaşlarında, yıllarca beraber yaşadığımız Ermeniler, Ruslarla birleştiler.
Düşman saat 5.00’te tekrar ateşe başlamıştı. Ne hazin bir gerçektir ki yıllarca aramızda yaşayan Ermeniler de düşmanla birleşmiş ve dağınık çeteler halinde birliklerimize saldırmaya başlamışlardı. Kilise cephesinde Rus ve Ermenilerle kanlı çarpışmalar olmuştu. Alay komutanı Ali Rıza birliklerimizi geri çekmek zorunda kalmıştı.
Çapakçur Müfrezesi ise bir kısım kuvvetiyle Masalla Deresi gerisinde yer almıştı. Kuvvetlerin bir kısmı da Genç’te toplanmıştı. Oğnut’tan çekilen kuvvetlerle Ardeşen’deki milis kuvvetleri de Siğı bölgesinde toplanıyordu.

29 MART 1916 - Dersim asileri Peri Suyu’ndan Palu’ya kadar iki saatlik mesafede tahribat yaparak ilerlediler. Buralarda yapılan çarpışmalar sonunda asiler 100 kadar ölü vermiş, kalanları ise kâmilen Perisuyu’nun kuzeyine atıldılar.

31 MART 1916 – Ruslar, Çoruh cephesinde tekrar taarruza geçtiler. Kaladere Muharebesi yapıldı.

02 NİSAN 1916 - Birinci Dünya Savaşı’nda Murat Mihveri’nde Ruslara karşı mücadele veren Mustafa Kemal Paşa Komutası’ndaki 16’ncı Kolordu’ya bağlı 13’üncü Alay’ın yaptığı çarpışmalarda verdiği esirlerin büyük bir kısmı Ermeniler tarafından muharebe meydanında imha edildiler. Bu olayı anlatan 1’inci Mıntıka Kurmay Başkanı Kaymakam (Yarbay) İzzettin (Çalışlar) Bey, “Bu manzarayı tepelerden gören bizim diğer zabit ve askerlerde büyük bir dehşet peyda oldu” demektedir.

04 NİSAN 1916 - Ermeniler Akdağmadeni’nde isyan ettiler.

04 NİSAN 1916 – Çapakçur Müfrezesi Şin Bölgesi’ndeki muharebede Rusları perişan etmiş ve onların geri çekilmesini sağlamıştır.

06 NİSAN 1916 - Palu Bölgesi’nde faaliyette bulunan isyancılar Türk kuvvetlerince tamamen bastırılarak Peri Suyu’nun karşı tarafına atıldılar. Palu kazası asilerden temizlendi.

07 NİSAN 1916 - Ruslar, karma komutanlar toplantısında Trabzon’a çıkartma yapılmasına karar verdiler.

07 NİSAN 1916 - Rus Kafkas Ordusu Komutanı Yudeniç Rize’ye geldi. Çıkarma hareketinin Rize’den Sürmene’ye kaydırılması yönünde emir verdi.

RUSLAR BİNGÖL’DE

08 NİSAN 1916 - Bingöl ve Genç Rus kuvvetleri tarafından işgal edildi.

09 NİSAN 1916 - Ermeniler Tosya’da ayaklandılar.

12 NİSAN 1916 – Şason Ruslar tarafından işgal edildi.

13 NİSAN 1916 - Ruslar, Trabzon’a hücum için hareket ettiler. Ahu-Dağ yanındaki şiddetli çarpışmalarda Ruslar 1000 ölü ve yaralı verdiler. Bu ağır kayıplara bakmaksızın Ruslar taarruzlarına devamla, Türk muntazam kuvvetlerini ve gönüllülerini çekilmeğe zorladılar.

13 NİSAN 1916 - Lyakhov komutasındaki Rus kuvvetleri Trabzon’a yönelik saldırılara başladılar. Ahudağ’da şiddetli çarpışmalar oldu.

13 NİSAN 1916 - Mutki Ruslar tarafından işgal edildi.

15 NİSAN 1916 - Ruslar Yanbolu deresindeki Türk direnişini kırdılar. Yomra ve Araklı Ruslar tarafından işgal edildi.

15 NİSAN 1916 - Rusların Kopdağı yönündeki ileri taarruzları devam etti. Ruslar, Türk ileri mevzilerini geri aldılar.

15 NİSAN 1916 - Rus deniz filosu, Yakındere sırtlarındaki Türk siperlerini bombardıman etti.

15/16 NİSAN 1916 - Rus saldırılarının artması üzerine Türkler, Trabzon’u boşalttılar. Trabzon’daki Rumlar, Rus karargâhına bir heyet göndererek şehre davet ettiler.

16 NİSAN 1916 - Osmanlı Dâhiliye Nezareti, Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan Askerî Ataşeleri’ne yazdığı yazıda, “Osmanlı tebaasından olan Ermeniler, sürekli olarak bağımsızlık kazanmak maksadıyla hareket etmektedirler.” dedi.

16 NİSAN 1916 - Ruslar, Kalafka deresindeki Türk direnişini kırdılar. Trabzon’a daha da yanaştılar.

16 NİSAN 1916 - Asir ve Sürmene Ruslar tarafından işgal edildi.

BİNGÖL GERİ ALINDI

16 NİSAN 1916 - Türk birlikleri Hizan, Bingöl ve Genç’i Rusların işgalinden kurtardı.

17 NİSAN 1916 - Rus birlikleri, Trabzon’a yaklaşarak ilerlemeye devam ettiler. Türk birlikleri Kalafka deresinden Trabzon üzerinden Polathane ve Hamsiköy’e çekildiler.

17 NİSAN 1916 - Ruslar, Kopdağı istikâmetinde taarruzlarını devam ettirdiler. Ruslar Kopdağı hattını ele geçirdiler.

17/18 NİSAN 1916 - Türk birlikleri Mutki’yi Ruslardan kurtardı.

18 NİSAN 1916 - General Lyakhov komutasındaki Rus birlikleri Trabzon’a girdiler.

19 NİSAN 1916 - Maçka Ruslar tarafından işgal edildi.

19 NİSAN 1916- Van Gölü’nden Karadeniz’e kadar olan 3’üncü Ordu mıntıkası üç bölgeye ayrıldı.
Birinci mıntıka olarak belirlenen Van Gölü-Çapakçur Cephesi-Oğnul arasındaki yörenin 15’ncı Kolordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa’nın emrine; Karasu nehrine kadar olan mıntıkanın 10’uncu Kolordu Komutanı Yusuf İzzet Paşa’nın emrine; Karasu’dan Karadeniz’e kadar olan alanın da 5’inci Kolordu Komutanı Fevzi (Çakmak) Paşa’nın emrine verildi.

21 NİSAN 1916 – Akçaabat Rus birlikleri tarafından işgal edildi.

24 NİSAN 1916 - Ermeni Kongresi İkinci Reisi Çalkuşyan, Petersburg’da yaptığı konuşmasında “Bu savaşta da Ermeni milleti tamamen Rusların yanında bulundu” dedi.

25 NİSAN 1916 - Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türk birlikleri Rusların birçok sayıdaki saldırılarını geri püskürttüler.

26 NİSAN 1916 - İngiltere ve Fransa’nın hazırladığı Sykes-Picot protokolü üzerinde Rusya’nın onayını alarak Leningrad Anlaşması imzaladılar.
“1-Rusya Arabistan’daki İngiliz talebini kabul edecek; buna karşılık Trabzon, Erzurum, Ağrı, Van ve Bitlis illerini, Doğu Anadolu’nun bir kısmını alacak.
2-İstanbul, boğazlar ve Marmara Rusya’ya verilecek.
3-Rusya’ya verilecek topraklarda Fransa demiryolu imtiyazı kalacak.
4-Fransa ve İngiltere, kendilerine düşen toprakların kesin sınırını sonradan belirleyecek.”

28 NİSAN 1916 - 18’inci Türk Tümeni, Trabzon yolu batısında ve Horozdağı kuzeyindeki geçitleri ve 28’inci Alay da Hortokop mevziini tutarak Rus taarruzlarını durdurdular.

30 NİSAN 1916 - Ruslar, Kopdağı üzerinde yönelttikleri taarruzlar devam etti. Ruslar Kopdağı mevziini yararak Dumanoğlu mevzilerine girdiler.

OSMANLI’NIN TOPRAKLARI

01 MAYIS 1916 - Rusya’nın Paris Büyükelçisi İzvolsky, Ermenistan paylaşım tasarısı konusunu Rusya Dışişleri Bakanlığı’na bildirdi.
“1 Mayıs 1916, Nu: 293
Türkiye Asya’sındaki bölgelerin paylaşılması hususunda ki anlaşmanın Petrograd’da imzalandığını ve Kilikya’dan başka Sivas ve Harput içinde olmak içinde olmak üzere Ermeni vilayetlerinin bir kısmının Fransa sahasına sokulduğunu Cambon bana söyledi. Bununla beraber Paris’te bulunan Bogos Nubar Paşa, Mersin Limanı ile Akdeniz’de bir çıkış yerine malik olmak ve üç müttefik devletin himayesinde bulunmak üzere muhtar bir Ermenistan’ın teşkili için propagandasına devam etmektedir.
Bu propagandanın bizim yardımımızdan faydalanmakta olduğu hakkında burada bir şüphe uyanmaması için tarafımdan gereken tedbirler alınmakta ise de her türlü kötü anlamaya meydan vermemek için bu keyfiyette sizin dikkatinizi çekmeyi ödevlerimden sayıyorum. Söylenen anlaşmanın metni şahsa ait olmak üzere, bana bildirmeyi mümkün bulmuyor musunuz?
İzvolsky.”

06 MAYIS 1916 - Ayaklanan Dersimliler, Nazımiye dolaylarında güvenlik kuvvetleriyle giriştikleri bir çatışmada yenildiler ve isyan hareketi bastırıldı.

06 MAYIS 1916 - Türk birlikleri Kop dağı yönünde ileri mevzileri ele geçiren Ruslara yönelik taarruzlarını başlattı.

RUSLAR DURDURULDU

06/07 MAYIS 1916 - Türk birlikleri, Kopdağı istikametinde başlattıkları taarruzda Bahtlıdağı’ndaki Drojin taburlarına ani baskınlar düzenlediler. Bu taburların büyük kısmını esir aldılar ve imha ettiler. Ruslar buna karşılık olarak Akdağ ve Kuzutepe’ye yaptığı taarruzlar, Türk birlikleri tarafından durduruldu.

07 MAYIS 1916 - Rus General Baratof komutasındaki kuvvetler, Şevket Bey Müfrezesi’ne bağlı kuvvetlerce sarılmaya başlandı.

08 MAYIS 1916 - Türk birlikleri Kopdağı’na yönelik taarruzlarına devam etti. Drojin taburu esir edildi. Türk birlikleri Aktaş’a doğru ilerlemeye devam ettiler.

08 MAYIS 1916 - Hanikin önlerinde saldırısını sürdüren Rus General Baratof kuvvetleri çekilmeye başladı.

09 MAYIS 1916 - Fransa, İngiltere’ye, Ortadoğu’daki Osmanlı topraklarının paylaşımı ile ilgili bir nota verdi.
Bu notayla; Fransa’nın Suriye, Küçük Ermenistan ve Kilikya’yı, Ermenistan’ın büyük bir bölümünü ve Doğu Anadolu’nun bir kısmını, etki alanı olarak da Arabistan’ın Necda sınırı kuzeyinde kalan kesimi ile Musul petrol bölgesini elde etmeyi; İngiltere’nin Mezopotamya’yı ve Bağdat’ı almasını; Arabistan’ın büyük bir kısmının İngiltere’nin etki alanına girmesini; Filistin’in milletlerarası bir denetim altına sokulmasını; Hayfa ve Akka limanlarının İngiltere’ye verilmesini öngörüyordu.

ERMENİLERİN ERZURUM’DA YAPTIKLARI SOYKIRIM

10 MAYIS 1916 - Erzurum Vilayeti’nden gelen telgrafta, Ermeni çeteleri ile Rusların Müslümanlara ve Musevilere yaptıkları soykırım anlatıldı.
Erzurum’dan gönderilen telgrafın özeti şöyledir:
“Rusların Ermeni çeteleriyle birlikte Hasankala’dan hudud-ı asliyeye sürüldüklerinde beraberlerinde götürdükleri iki bin İslam ahalisinden bir kısmını öldürüp bir kısmını ülke içlerine sevk ettikleri, Erzurum’da dokuz kişiyi idam edip on dört yaşına kadar olan erkek nüfusu meçhul yerlere gönderdikleri; Pekreç nahiyesinde Ermenilerden oluşan bir mahkemenin üç-dört yüz kişiyi astığı, Aşkale, Tercan, Ilıca, Tavuskerd ve Artvin cihetlerinde İslâm namına bir şey bırakmadıkları, Van’da Ermenilerin iki yüz kadar kadın ve çocuğu öldürüp Mahfuran Deresinde sekiz-on bin Müslüman’ı katlettikleri, Norman hududunda Hot karyesi (köyü) ahalisinin mitralyözlerle tamamen imha edildiği, Bitlis’in çukur nahiyesindeki Morh-i Süfla muhacirlerinin çoğunun kılıçtan geçirildiği, Ergani Cinis, Pezentan ve Semerşeyh karyelerinin ahalisiyle birlikte yakıldığı; Kürt Bedirhani Kamil’in şarlatanlığı sebebiyle Bitlis’e yakın bir yere yerleştirilen pek çok köy havalisinin açlıktan öldüğü, ağır hasta çocukların Bitlis Hastahanesi’nde vahşice öldürüldüğü, Balekan karyesinde katledilenlerin cesetlerinin köpeklere yedirildiği, Çukur’da esir edilen kadın ve kızlara tecavüz edilip ihtiyarların yakıldığı, çocukların süngüyle öldürüldüğü vesair katliama dair Erzurum, Bitlis ve Mamuretülaziz vilayetlerinden gelen telgraf suretleri.”

MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN EMİRLERİ

10 MAYIS 1916 - 16’ncı Kolordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa, emrindeki birliklere yeni emirler verdi.
16’ncı Kolordu Komutanı Tuğgeneral Mustafa Kemal, emrindeki birliklere şu emri verdi:
10 Mayıs 1916 tarihli “5” Numaralı Emre Ek Kolordu Emri:
1-Azakpert (Adaklı) Müfrezesi de dâhil olmak üzere 36’ncı Tümen Kiğı’nın 22 km. kuzeydoğusunda Elmalı Deresi Vadisi’nde Melikan’da toplanacaktır.
2-Çapakçur ve Kiğı istikametlerini örtme ve korumak icap eden mühim noktaların işgal ve tahkimi ile her iki istikametin örtme ve savunması temin olunacaktır.
3-Melikan bölgesinde kullanılacak olan 36’ncı Tümen’le haberleşme yapmak üzere Karakoçan’a bir irtibat postası gönderilecektir.
4-Emir hemen uygulanacak, neticeye ait bilgi 2’nci Bölge Komutanlığı’na bildirilecektir.
5-5’inci, 8’inci Tümen Çapakçur, Kulp Müfreze Komutanlıkları’na duyurulmuştur.
16’ncı Kolordu Komutanı
Tuğgeneral
Mustafa Kemal.”

14 MAYIS 1916 - Bahtlıdağı Ruslar tarafından işgal edildi. Daha sonra Türk karşı taarruzu ile yeniden ele geçirildi.

.. MAYIS 1916 - Rus Generali Yudeniç, 16 Haziran’da Bayburt’u işgal etmek üzere hazırlıklara başladı.

RUS TAARRUZU

15 MAYIS 1916 - Ruslar, Çapakçur Müfrezesi üzerine büyük bir taarruza başladılar.
Çapakçur bölgesinde Çilligöl, Oğnut, Korik hattını işgal eden 650 milis ile 1900 piyade kuvvetinden ibaret olan Müfreze’ye 15 Mayıs 1916 günü öğleden sonra düşman tarafından büyük bir taarruz başladı. Siğı Boğazı’nda Gökdereli Şeyh Şerif’in kumandasındaki kuvvetler ise Bingöl ve Palu Zaza Türklerinden teşkil olunmuştu. Kiğı’nın Şahdeli aşireti de bu kuvvete katılmıştı. Solhan ve Genç’teki bir kısım Zaza Türkleri ise, Şeref Meydanı Cephesi’nde yer almıştı. Bu kuvvetlerle, düşmanın muhtelif cephelerden yaptığı saldırılara karşı kahramanca direniliyordu. Savaş gece yarısına kadar kanlı bir şekilde devam etti. Büyük bir direnme karşısında olan düşman durmak zorunda kaldı.

16 MAYIS 1916 - İngiltere, Fransa ve Rusya arasında üçlü Sykes-Picot Antlaşması imzalandı.
Bu antlaşma özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun Arap vilayetleri ile ilgili olup bağımsız Arap devletlerinin kurulmasını ve ayrıca yine İmparatorluk’tan İngiltere ile Fransa’ya nüfuz bölgeleri ayrılmasını ve Rusya’ya da bir kısım arazinin terkini kapsıyordu.
İngiltere Dışişleri Bakanı Sir Edward Grey 21 Ekim 1915’te Fransa’nın Londra Elçisi Paul Cambon’u davet ederek Osmanlı İmparatorluğu’nun Asya topraklarındaki Fransız ve İngiliz menfaatlerini görüşmek arzusunu açıkladı. Fransa-İngiltere görüşmeleri Sir Mark Sykés ile Charles François Georger-Picot arasında cereyan etti ve 1916 Şubat’ında Arap vilayetlerinin bölünmesi için bir plan yapıldı. Mart’ta bu iki devlet adamı Rusya’ya gidip Dışişleri Bakanı Sazanov ile görüştüler. Rus Dışişleri Bakanı Rusya’nın Kuzey Doğu Anadolu’daki talepleri kabul edildiği takdirde İngiliz ve Fransız hükûmetlerinin taleplerini kabul edeceğini bildirdi. İtilaf devletleri üçlü antlaşmayı on bir resmî mektupla belgelendirdiler.

16 MAYIS 1916 - Ruslar, sabah tekrar taarruza başladılar. Savaş saat 10.00’a kadar devam etti. Birliklerimizin kahramanca savaşması üzerine düşman ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldı.

17 MAYIS 1916 - Petrograd’daki İngiliz Büyükelçisi Sir C. Buchanan, İngiltere Dışişleri Bakanı Edward Grey’e gönderdiği telgrafta, Sazanov’un, İtalya’nın savaşa girmeden üçlü anlaşmanın açıklanmamasını istediğini bildirdi.

17 MAYIS 1916 – Türk birlikleri Karlıova’yı Ruslardan geri aldılar.

..MAYIS 1916 - Develi’de, Ermenilerin evinde yapılan aramalarda on bir bomba bulundu. Kayseri’de yapılan aramalarda da 90’dan fazla dinamit ve çeşitli patlayıcı madde, 400’den fazla savaş silahları ele geçirildi.

21 MAYIS 1916 - Diyarbakır Vilayeti’nden gönderilen telgrafta Ermeni ve Rusların yaptıkları soykırım anlatıldı.

ERMENİLERİN VAN’DA YAPTIĞI SOYKIRIM

22 MAYIS 1916 - Van Vilayeti’nden gönderilen telgrafta Ermenilerle Rusların Van’daki Müslüman ahaliye yaptıkları soykırım anlatıldı.
Van’dan gönderilen telgrafın özeti şöyledir:
Rusların Van’ı işgali sırasında Ermenilerle birlikte Müslüman ahaliye yaptıkları soykırım ve vahşetlerle ilgili olarak Van Jandarma Sabit Alay Kumandanı Ali Cevat, Van Belediye Reisi Abdurrahman, emekli Zübeyr tarafından tutulan zabıtlarda ve mezalimden kurtulanların ifadelerinde “... Ağçakala köylü bir kadının ve ondan aldığı düğün tedarikâtını beraberinde yolda giderken Aspaşin Ermenileri tarafından ırzına saldırmışlar ve eşyası da Havasor nahiyesi komitesine aşırıldığı detaylı incelemede renk vermişlerdi...”, “...Tarih-i harb olan 1914 senesi kanunlarında Gevaşın Pelli köyündeki sekiz kişilik jandarma karakolu, tamamen katlolundular...”, “...1915 senesi Mart’ı zarfında harbde hastalanarak memleketlerine gönderilmekte olan Diyarbekirli Bişar Çeto’nun mücahitlerinden olup vilayet merkezine bir saat mesafede Yedikilise nam Ermeni müessesesine misafir edilmiş yedi kişi kâmilen katl ve maktullerin bir kaçının naaşlarının ve katillerden bir-ikisinin elde edilerek mehakim-i adliyyeye teslîm edildikleri...”, “...Dir nahiyesinde salhane şekline koyulan bir karyede mükellefe bir kızcağızın hetk-i ırzı irtikâp ve sonradan iki emcikleri kesilerek can-hıraş bir hâlde bırakıldığı ve o havalide nice sıbyanın boğazlanmış oldukları...” gibi hususların yer aldığı hakkında.”

.. MAYIS 1916 - Develi’de, Ermeni mezarlığında bomba imaline ait aletler ve malzeme, Vasiloğlu Hacı Perseg’in bahçesinde 24 bomba, Fenese’de Ermeni kilisesi ve mektebinde 21 bomba ve 250 mermi bulundu.

VEHİP PAŞA’NIN TAARRUZU

29 MAYIS 1916 - III. Ordu Komutanı Vehip Paşa, Rusların Bayburt’u işgal hazırlıklarını bozmak amacıyla Ruslara saldırdı. Bu savaşlar altı gün sürdü.
General Yudeniç, Haziran ayında, Bayburt ve çevresini zaptetmek ve Erzincan istikametinde de ilerlemek için bir taarruz tasarısı hazırlanırken, Vehip Paşa, Rusların hiç beklemedikleri bir sırada taarruza başladı. Mayıs sonlarında Türk kuvvetleri Mamahatun çevresinde harekete geçtiler. Bu hücum haddizatında, Enver Paşa’nın Mayıs başlarında Erzincan ve Harput’taki kıtaları teftişinin bir neticesi idi. Nitekim 16’ncı Kolordu Kumandanı Mustafa Kemal Paşa’nın kıtaları da Siirt’ten Bitlis’e giden yol üzerinde bazı keşif hareketlerinde bulundular; bundan maksat Vehip Paşa’nın taarruzunu örtmek ve Rusların dikkatini bu yana çekmekti.
Vehip Paşa kumandasındaki Türk kıtalarının 29 Mayıs tarihinde yaptıkları hücumlar, 04 Haziran gününe kadar devam etti ise de, hiçbir netice alınamadı.

30 MAYIS 1916 - Şemdinli Ruslar tarafından işgal edildi.

OSMANLI PASTASI

30 MAYIS 1916 - Ruslar ile İngilizler arasında, Osmanlı Devleti’nin doğusunu paylaşma tasarısı ele alındı.
Paylaşma tasarısının aldığı şekil şöyleydi:
1-Rusya; Erzurum, Trabzon, Van, Bitlis mıntıkalarını sonradan Trabzon batısına doğru Karadeniz üzerinde seçilecek ve tayin olunacak bir noktaya kadar yerleri kendine alacaktır.
2-Van ve Bitlis güneyinde bulunan ve Muş, Siirt, Dicle vadisi, Cezire-i İbni Ömer, İmdadiye’ye hâkim dağ zinciri hatları arasındaki Kürdistan bölgesinden başlayacak olan Arabistan bu günkü sınırı Türk-İran sınırını ayıran dağlar boyunca gidecektir.
İngilizlerin razı olup Ruslara teklif ettikleri bu payı Ruslar tam hoş bulmadılar. Çar, bu teklifin altına “Eğer ordumuz Sinop’a kadar varmaya muvaffak olursa o zaman sınırlarımızın da oradan geçirilmesi lazımdır!” Yani Ruslar nereye kadar istila ederlerse oralarını alacaklardır.

31 MAYIS 1916 - İzzet Paşa emrindeki Osmanlı 3’üncü Ordusu, Kafkas Cephesi’nde Ruslara saldırdı. Mamahatun (Tercan) ve Çayırlı Rus işgalinden kurtarıldı.

01 HAZİRAN 1916 - Mardin’de görevli polis memuru Hacı Mehmet oğlu Yasin Efendi, yeminli ifadesinde Ermeni vahşetini anlattı.
“Bitlis şehri işgal edildiğinde, gece saat 10’a doğru karakolda görevde idim. Dehşet içinde kalmış olan kız kardeşim gelip, şehrin düşman tarafından basıldığını söyledi. Arkadaşlar ile sokağa çıktığımızda, kaçışan halkı gördük. Binlerce tüfek ve mitralyözün patlaması duyuluyordu.
Ailemi düşmanın tecavüzünden kurtarmak için Bitlis’e yarım saat uzaklıktaki Arap Köprüsü denilen yere gitmeye mecbur kaldım. Arkamızda, Rus birlik ve Ermeni çeteleri, kendilerinden kurtulmaya çalışan bütün Müslümanları kuvvetli bir ateş ile durdurup öldürüyorlardı. Diğer taraftan Rus Kazakları da bunları atları ile çiğniyorlardı. Rus Kazakları’nın naraları ile karışan ümitsizlik çığlıkları ve çocukların feryatları her köşeden yükseliyordu. Bizim gibi, küçük bir grup mucizevî bir şekilde kurtuldu. Kaçışımız esnasında komiser muavini Mehmet Vehbi Efendi ayağından vuruldu.
Bütün bu kalanlar, Rusya’nın ve Ermenilerin taşkınlıklarının kurbanı oldular. ...”

02 HAZİRAN 1916 - 3’üncü Ordu Komutanı Vehip Paşa, Kop cephesine taarruz emri verdi.

ERMENİLERİN BİTLİS’TE YAPTIKLARI SOYKIRIM

04 HAZİRAN 1916 - Diyarbakır Vilayeti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen telgrafta Ruslarla Ermeni çetelerinin Bitlis ve Van’da yaptıkları soykırım anlatıldı.
Diyarbakır’dan gönderilen telgrafın özeti şöyledir:
“Van ve Bitlis vilayetlerinin işgali sırasında Ruslarla Ermeni çeteleri tarafından İslâm ahaliye feci zulümler yapıldığı; Bitlis’e gelen Kazak süvarileriyle Ermenilerin kaçmakta olan İslam ahaliyi büyük-küçük, çoluk-çocuk demeden katlettikleri; Van’a Rusların yaklaştığını öğrenen Ermenilerin isyana teşebbüs ettikleri ve göç eden İslâm ahaliyi takip ederek yollarda feciane bir şekilde katlettikleri, göç edemeyip içerde kalan binlerce kadın, kız ve erkeği vahşice kestikleri, Van’a bağlı Timar nahiyesi dâhilindeki köylerden Zive, Mollakasım, Şeyhayne, Şeyhkara, Ayans, Paksi, Zorâbâd ve daha birçok köy ahalisinin göç edemediklerinden dolayı Ermeniler tarafından hiçbir fert bırakılmaksızın tamamının soykırıma tabi tutulduğu, Rusların, Hakkâri’ye bağlı Dir kasabasına geleceği sırada ortaya çıkan çetelerin yol üzerinde bulunan Kürt köyleri İslam ahalisinin erkeklerini katledip, en büyüğü üç yaşında olan binden fazla çocuğu kılınç ve kamalarla parça parça ettikleri ve her parçalarını bir el kadar bırakarak çocuk cesetlerinden siper yaptıkları, üç dört yüzü aşkın Kürt kızının bikrini izale ederek kadınların ihtiyar olanlarını katl ve idam ettiklerine dair.”

05 HAZİRAN 1916 - Van Vilayeti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen telgrafta Ermeni ve Rusların Van’ın Reşadiye nahiyesine bağlı Aşnak köyünde yaptıkları mezalim anlatıldı.

MUŞ’TA ERMENİ VAHŞETİ

06 HAZİRAN 1916 - Bitlis’te Taş Mahallesi’nden 45 yaşındaki Hüseyin oğlu Bakkal Muhiddin Efendi, yeminli ifadesinde, Ermenilerin yaptıkları vahşeti anlattı.
“1915 Şubat ayının sonu idi. Evimde otururken, şehrin çeşitli yerlerinden sürekli ateş ve gürültü sesleri gelmeye başladı. Bu, Rus ve Ermeni birliklerinin geldiğine işaret ediyordu. Sokağa çıktığım zaman, çetelerin şehirde genel bir katliam yaptıklarını gördüm. Ailemi kurtarmak için hemen eve döndüm. Yolda, Bitlis Menzil Kâtibi Fazıl Efendi’nin parça parça edildiğini görünce, ailemle birlikte vilayet konağı tarafından kaçmaya başladım. Burada yollar Ermeniler tarafından kesilmişti. Bütün Müslümanları yaş farkı gözetmeksizin öldürüyorlardı. O taraftan hiçbir çıkış yolu bulamadığımdan, düşmanın eline geçmemek için kendimi Bitlis’ten geçen nehre atmak istedim. Kardeşim Musa, bu teşebbüsüme engel oldu ve Allah’ın inayeti ile büyük zorluklara rağmen umumî katliamdan kurtulduk. ...”

06 HAZİRAN 1916 - Muş’ta jandarma olan 37 yaşındaki Mevlüt oğlu Mahmut, yeminli ifadesinde Ermenilerin yaptıkları vahşeti anlattı.
“İki buçuk aydan beri savaş esiri olarak Rusların elinde bulunuyordum. 10 gün önce firar ederek, taburumun bürosunun Hani’de olduğunu öğrenerek buraya geldim. 10 Şubat 1916 tarihinde Liz bölgesinde bulunan müfrezenin kumandanına kurye olarak gitmek için Muş’tan ayrıldım. Molla Davut Köyü tepelerine vardığım zaman, Rus askerleri ve Ermeni çeteleri tarafından sarıldım. Bunun üzerine, hemen bütün evrakları imha ettim. Esir düşmüştüm. Ermeniler ve Ruslar, tüfeğimi, saatimi ve paramı aldılar. Düşman askerleri arasında bir düzine kadar Ermeni vardı. Bunlardan Bulanık’tan Keşiş oğlu Kinyaz’ı, Abri Köyü’nden Gazar’ı, Gebolan Köyü’nden Bedo’yu ve Muş’tan da Melkon oğlu Vano’yu tanıdım. Bunlar beni öldürmek istediler, ancak Ruslar benim bir asker olduğumu görerek, onlara engel oldular. Bunun üzerine Ermeniler beni dövdükten sonra Molla Davut Köyü’ne götürüp subaylarına gösterdiler. Bilahare beni, altı Rus askeri tarafından korunan bir eve hapsettiler. Geceleri aralarından yalnız birisi nöbet tutuyordu. Diğer beşi ise köye giderek, oradan Müslüman evli kadınları ve genç kızları toplayıp arkadaşlarının yanına getiriyorlardı. Bu kadın ve kızları dans etmeye ve şarap içmeye zorluyorlardı. Bunları hayvanca arzularına boyun eğmeye zorladıktan başka, bana da “Bak, bütün Müslümanların başına aynı felaket gelecek.” diyerek, İslam dinine küfürler yağdırıyorlardı. O geceyi bu suretle geçirdik. Sabah, beni de yanlarına alarak bu köyü terk eden Ermeni ve Ruslar, köyde kalan kişileri türlü türlü işkencelerden sonra öldürmüşlerdir.
Buradan Kazanan Köyü’ne geldik. Burada bütün kadınları bir eve, erkekleri ayrı bir eve hapsettiler. Beni de üçüncü bir eve kapattılar. Pencereden gördüklerim şöyle idi: Ruslar ve Ermeniler, erkekleri tek tek çağırarak paralarını aldıktan sonra gözlerini oymak, vücutlarında yaralar açmak veya kesilmiş kollarını karınlarına bağladıktan sonra dans ettirmek gibi işkencelerle öldürüldüler. Bu iğrenç cinayetlerden sonra, kadınların bulunduğu tarafa geçtiler. Bunlardan yeni evli olanlar ve güzel genç kızları seçtiler. Genç kızları diri diri yaktılar, yeni evli kadınları ise soydular ve tecavüz ettiler. Bu Ermeniler ve Ruslar cinayetleri sırasında, kurbanlardan ikisinin hamile olduğunu görerek, bunların etrafında toplanıp, kadınların karınlarındaki çocukların cinsiyeti üzerine dört rublelik müşterek bahise girdiler ve bu zavallıların karınlarını yardılar. Bunların erkek veya kız olup olmadıklarına baktılar. Daha sonra altı kadını ağaca astılar ve satırlar ile parçaladılar. Bana da “Sizin hak ettiğiniz budur.” Dediler.
Molla Yahya Köyü’ne gitmek üzere buradan da ayrıldık. Burada da yine bir eve kapatıldım. Bu köyde de aynı cinayetler işlendi. Gece, hapis bulunduğum odanın duvarından bir taş çekerek hapishaneden kaçabildim. Yolda rastladığım vatandaşlar, Müslümanlara karşı girişilen benzeri korkunç cinayetlere tanık olduklarını söylediler.
Kara Hüseyin ve Kuşanlı Köyleri’nin bütün sakinleri de aynı şekilde Ermeniler ve Ruslar tarafından kılıçtan geçirilmişlerdir.”

RUSLAR DURDURULDU

07 HAZİRAN 1916 - Türk kuvvetleri, Rus taarruzlarını durdurarak Tuzla Vadisi ve Mamahatun’un doğusundaki hâkim sırtları (Harthaldağı-Ağbadağı-Maryamdağı) doğusundaki hattı tuttular.

08 HAZİRAN 1916 - Ali İhsan Paşa Komutasındaki 13’üncü Osmanlı Kolordusu Irak Cephesi’nde, Hanikin üzerinden Rus Süvari Tümeni’ne saldırdı. Kasr-ı Şirin kasabası ele geçirildi.

08 HAZİRAN 1916 - Sabah saat 06.00’da Çapakçur Cephesi’nde kuvveti bilinmeyen bir Rus kuvveti Bedina ve Derekom yönlerinden ilerledi.
Düşmanın diğer bir kolu da Oğnut Müfrezesi’ne taarruz etti. Bu saldırı karşısında Müfreze Siğı istikametine çekilmek zorunda kaldı. Böylece Masalla Deresi’nde direnen kuvvetlerimizin sol yanı açılmıştı. Düşman buradan saldırıya geçtiği takdirde sonuç vahim olacaktı. Durumun ciddiyeti üzerine bu cepheye Nazimiye’de iki Erzurum Jandarma Taburu’nun celbi sağlandı.

09 HAZİRAN 1916 – Çapakçur ve Oğnut Müfrezeleri’ne taarruz eden Ruslar, akşama kadar birliklerimizi takip etseler de bir süre sonra bu takipten vazgeçmişlerdir.

10 HAZİRAN 1916 - Rus birlikleriyle işbirliğine girerek katliamlarda bulunan Ermeni çetelerinin yaptıklarını inceleyen komisyon, Tercan İlçesi’nin merkezi olan Mama Hatun’a geldi.
Komisyon, 10 Haziran 1916 tarihinde Tercan ilçesinin merkezi olan Mama Hatun’a gitmiş ve evlerin beşte dördünün düşman tarafından yıktırılmış olduğunu müşahede etmiştir. 280 evden yalnız 64 tanesi sağlam kalmış idi. Cami kiliseye çevrilmiş ve bazı önemli kısımları tahrip edilmişti. Minaresine çan asılmıştı. Müslüman halk, her türlü zalimliğe maruz kalmıştı. Evler yağmalanmış, her türlü zalimliğe maruz kalmıştı.
Komisyon, Humlar köyü sakinlerinin, Rus ve Ermeni çeteleri tarafından her türlü yağma, zalimlik ve iğfale maruz kaldıklarını müşahede etti.

BİTLİS’TE ERMENİ MEZALİMİ

10 HAZİRAN 1916 – Bitlisli Süleyman oğlu Ali, Ermenilerin Bitlis’te yaptıkları mezalimi anlattı.
“1915 Şubat ayı sonlarına doğru, Rusların Bitlis’i işgal etmek istediklerini önceden öğrenen Van ve Bitlis Ermenileri, Müslümanlara saldırdılar. Kaçış yollarını kapatarak Müslüman halkı merhametsizce katlettiler. Bu arada, 10 yaşındaki kayınbiraderim Ali, annesi Rabişe, Kazananlı Şeyh Ahmet, karısı ve bir hizmetçisi, komşularımız Ahmet oğlu Receb, 80 yaşındaki Hasan ile oğlu İzzet, izinde bulunan iki hasta asker, kendilerini parça parça yapan bu barbarların kurbanı oldular.
17 kişi olan ailemizden yalnız beş kişi, büyük zorlukla katliamdan kurtulabildi. Yeğenimin bir çocuğu havaya atılmış, düşerken bu cani Ermeniler tarafından kılıç darbesi ile ikiye kesilmiştir.
Genç kızları iğfal etmişler, sonra da kanlar içinde sokaklarda sürüklemişlerdir. Sonuç olarak, Ermeniler, Müslümanlara karşı işitilmemiş cinayetler işlemişlerdir.”

10 HAZİRAN 1916 – Bitlisli Kâmil oğlu Abdürrezzak, yeminli ifadesinde Ermenilerin Bitlis’te yaptıkları Mezâlimi anlattı.
“İlimizin işgali sırasında , kardeşimin ve amcamın aileleri ile birlikte erken saatlerde Arap Köprüsü’ne gidiyorduk. Yolumuzu kesen Ermeniler, önümüzde bulunan kardeşim Çerkes’i, dayım oğlu Abdülkadir’i ve kız kardeşi Emine’yi öldürdüler.
Biz ise kaçtık ve 18 kişiden beş kişi olarak kurtulup Mardin’e gelebildik. Kendi çocuklarım dâhil, gruptan geri kalanlar esir olarak götürüldüler veya öldürüldüler.”



KOMİSYON İNCELEMESİ

14 HAZİRAN 1916 - Rus birlikleriyle işbirliğine girerek katliâmlarda bulunan Ermeni çetelerinin yaptıklarını inceleyen komisyon, Pekeriç Köyü’ne geldiler.
Pekeriç (Hakbilir) köyü her türlü mezalime sahne olmuştur. 14 Haziran 1916 tarihinde köye gelen komisyon, harabeden başka bir şey bulamamıştır. Cami ve mezarlıklar yıkılmış ve bütün tarım aletleri tahrip edilmiştir. Rus ve Ermeni çeteleri Müslüman evlerindeki eşyaları yağma etmişler ve bütün hayvanları götürmüşlerdir. Köye girişlerinde kilise kapısının önünde altı ve yedi yaşlarında olan iki çocuğu öldürmüşler ve sonra da kesilmiş başlarını halka teşhir etmişlerdir. Bu arada küçük büyük pek çok kadını ve erkeği öldürerek cinayetlerine devam etmişlerdir.
Daha sonra 500 Rus ve Ermeni, Pekeriç (Hakbilir) köyünde, Ahmet Bey’in evinde saklanmış bulunan 150 kadını işkence yaparak iğfal etmişlerdir. .. Kadınlar dövülerek öldürülmüşlerdir. Köyün muhtarı Molla Şükrü ve arkadaşları bu zavallı şehitlerin başsız cesetlerini göstermişlerdir.

17 HAZİRAN 1916 - Van Vilayeti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen telgrafta Ermenilerin Van havalisinde Ruslarla birlikte yaptıkları mezalim anlatıldı.

17 HAZİRAN 1916 - Rusya Dışişleri Bakanı Sazanof, Kafkas Kral Vekili Nikola Nikolaviç’e gönderdiği Ermenistan paylaşma tasarısı ile ilgili Bakanlık düşüncelerini bildirdi.
“... Ermeni meselesini halletmek için bizde iki fikir akımı görünmektedir: Birisi 1913 yılında bizim teklif ettiğimiz tarzda fakat Rusya’nın himayesinde olmak üzere Ermenilere tam bir muhtariyet vermek. Diğeri de buna zıddolarak Ermenilerin siyasi önemini sıfıra indirmek ve onların yerine Müslüman koymak.
Bana öyle geliyor ki bu meselenin her iki türlüsü de iç ve dış siyaset bakımından Rusya’nın menfaatlerine uymaz. Ermenilere geniş bir muhtariyet vermek düşüncesi unutulmamalıdır ki Rusya tarafından yeni fethedilmiş olan büyük Ermenistan’da hiçbir vakit çoğunluğu hiçbir vakit teşkil etmemiştir. Bundan başka savaş sıralarında Türklerin kendi şahadetlerine müracaat edilerek anlaşılmıştır ki bu nispet Ermenilerin zararına olmak üzere daha çok değişmiştir. Zaten Ermeniler ancak mevcut nüfusun dörtte birini teşkil azlığın çokluğu idare etmesi gibi bir haksızlığı icap ettirecektir.
Bununla beraber Ermeni halkının Müslüman halka kurban edilmesi ve onlar arasında çıkacak çekişmelerde hükûmet kuvvetlerinin Müslümanlar tarafını tutması fikrine uymak da olmaz. Bu durum Ermenileri Türk idaresinde olduğundan daha kötü bir durum koymuş olur. Ve Ermenileri sınır dışındaki olaylara çekememezlik gözüyle bakmaya zorlar. Bundan başka meselenin bu tarzda halli Rusya’yı beceriksiz ve maharetsiz bir duruma sokar. Çünkü bütün hükûmetler içinde Türkiye Ermenistan’ında ıslahat yapılmasını inatla isteyen Rus Hükûmeti olmuştur.
İşte bu düşüncelerden dolayı bizim için en iyi yol Türkiye’den zaptedilen yerlerin yeniden düzenlenmesinde kanun ve adaletin özellikle sert bir surette tatbiki ve memleketteki bütün türlü ırktan unsurlara eşit muamele yapılması, onları birbirlerine karşı düşürmemek ve birinin zararına olarak diğerine himaye ve yardım göstermemek olduğunu sanıyorum. Bu suretle Ermenilere belli çevreler içinde öğretim ve dini istiklal ve dillerinden faydalanmak hakkı ve halkın yüzdesine göre kasaba ve köylerde kendi kendilerini idare hakları vermek mümkündür. Hristiyan olmayan unsurlara dahi yerin şartlarının ve onların irfan ve medeniyet kabiliyetlerinin derecesine göre aynı esasları kabul etmek lazım gelir...”

ERMENİ VAHŞETLERİ

18 HAZİRAN 1916 - Diyarbakır Vilayeti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen telgrafta Van ve Bitlis’in işgali esnasında Ermenilerin İslam ahaliye yaptıkları soykırım anlatıldı.
Van ve Bitlis’in işgali esnasında Ermeni çeteleri tarafından İslâm ahaliye yapılan zulümler hakkında Mardin Mutasarrıflığı tarafından yapılan tahkikata göre mezalimden kurtulanların ifadelerinde; Ermeni ve Rus çetelerinin,teslim olmak isteyen ahali, çoluk ve çocukları feci surette kesip parçaladıkları, teslim olmuş olan köylerdeki ahaliyi katlettikleri, birçok ahaliyi ve çocuğu ekmek yapımında kullanılan ve tandır tabir olunan fırınlarda yaptıkları ve Vanlı komiteci Aremek’in çetesi tarafından yetmiş seksen hanelik bir köy ahalisi daha teslim oldukları halde tamamen katledildiklerinin bildirildiği hakkında.”

20-30 HAZİRAN 1916 - Vehip Paşa yeniden Ruslar üzerine taarruza geçti.
Bu defa bazı başarılar elde edildi. Trabzon’un arkasına düşen Sultan Murat Han ve Madur-Dağ istikametinde bazı ilerleme kaydedildi ise de, bunlar esaslı bir başarı değildi.

22 HAZİRAN 1916 – Pervari İlçesi Kaymakam Vekili Ahmet Nureddin Efendi, birinci yeminli ifadesinde Ermenilerin yaptıkları cinayetleri anlattı.
“Muş Mutasarrıfı Servet Bey, hiçbir ırk ve din farkı gözetmeksizin sancağın bütün halkına dürüst ve koruyucu idi. Hâlbuki Muş Ermenileri imkân buldukları zaman vergilerde ve askere alınmada hükümete zorluklar çıkarıyorlardı. Biz, Taşnakların ve Ermeni papazlarının kışkırtıcı hareketlerini açıkça görüyor, çevrilen dolapların zararlarını hissediyorduk. Fesatçı tesirlerin telkini ile Ermeni köylerinin birçoğu vahşet hareketlerinde bulunmakta gecikmediler. Ermeniler, su ve ekmek bahanesi ile bölgeden geçen gönüllü askerleri ve milisleri evlerine davet ediyorlar, orada bu kişileri boğuyorlar, gözlerini oyup başlarını kesiyorlardı. Özellikle, askerlerin tüfeklerine sahip olmak için hiçbir şeyden çekinmiyorlardı. Ermenilerin mezalimi özellikle, 300 hanelik Evran köyünde yapılmıştı. Bu köyde 15 Temmuz 1915 tarihinde açtığımız soruşturma sonucunda aşağıdaki bilgiler ortaya çıkmıştır.:
Taşnak Komitesi üyesi bir Ermeni’ye ait olan evin civarında, ağzı dar olarak ustaca kapatılmış bir kuyu bulduk. Kapağı kaldırdığımız zaman çevreyi iğrenç ve pis bir koku kapladı. Aşağı indirdiğim bir adam kuyunun insan cesetleri ile dolu olduğunu bildirdi. Kimliklerini tespit etmek üzere onları yukarı çıkarttık. Masum ve zavallı askerlerden meydana gelen kurban sayısı 19 idi. Cesetlerin durumu, Osmanlı Hükûmeti’nin 600 yıllık samimi himayesine mazhar olmuş bu Ermenilerin işledikleri korkunç cinayetin, ancak üç-dört günlük bir geçmişi olduğunu gösteriyordu. Ermeniler tarafından alçakça boğulan bu askerlerin cesetlerini defnettikten sonra köyü terk ettik.”

VAN, BİTLİS VE TRABZON’DA OLANLAR

23 HAZİRAN 1916 - Bitlis Vilayeti’nden gönderilen telgrafta Ermeni ve Rusların Van, Bitlis ve Trabzon’da Müslümanlara yaptıkları mezalim anlatıldı.
Bitlis’ten gönderilen telgrafın özeti şöyledir:
“Rus işgali sırasında Ermeni ve Rusların, Siirt’in merkez kazasıyla Garzan, Sason, Kulp kazalarında, Muş, Malazgirt, Bulanık, Hınıs, Pasinler, Eleşkirt ovalarında, Tifnik, Karaköy, Talori dağlarında, Van, Bitlis, Genç, Dutak ve Maçka’da bütün kaza, köy ve mahallelerde Müslümanları yok etmek amacıyla yağma ve katliama giriştikleri; köyleri ateşe vererek insanları samanlığa doldurup canlı canlı yaktıkları; bazı çocuk ve erkeklerin kol ve bacaklarını kesip canlı ateşe attıkları, kız çocuklarına ve kadınlara tecavüz ettikleri, hastaları dipçiklerle öldürdükleri; insanların üzerinden atla geçip kılıçtan geçirdikleri, muhacirlerin üzerinde şarapnel patlattıkları, mal sahiplerinin mallarını ellerinden zorla alıp, vermeyenleri öldürünceye kadar dövdükleri ve hapse mahkûm ettikleri, ayrıca yerlerdeki camileri kiliseye çevirdikleri hakkında katliamdan kurtulan ahalinin durumunun araştırılmasıyla görevlendirilen memurların tahkikatı.”

24 HAZİRAN 1916 - Türk birlikleri 5’inci Rus Kafkas Ordusu cephesinin sol yanındaki 19’uncu Türkistan Alayı’nı ve Drojin Tugayı’nı ve 3’üncü Plaston Tugayı’nın iki taburunu ağır bir yenilgiye uğrattı.

25 HAZİRAN 1916 - Türk birlikleri, Mescit Yaylası batısında, Ruslara karşı saldırıya geçti.
Bu saldırı ile önemli sonuçlar alınır. Fakat aynı günde Ruslar Bayburt yöresinden 5’inci Kolordu’nun sağ yanı ile Erzincan’ın doğusundaki Yusuf İzzet Paşa birliklerinin sol yanına karşı büyük bir yarma hareketine geçerler. Bu harekete şiddetle karşı konulur, çok kan dökülür. Ruslar gerilerler. Tam bu sırada Ruslar, 32’nci Tümen’imize bir gece baskını yaparlar. Bu baskın birliklerimiz arasında çözülmelere yol açar. Bunu üzerine başarılı ilerlemeler yapan Trabzon harekâtının tehlikeye düşeceği hesap edilerek durdurdular.

25 HAZİRAN 1916 - Ruslara yönelik Türk taarruzları devam etti.

26 HAZİRAN 1916 - Rus kuvvetleri Modor dağı kuzeyindeki karşı taarruzu, Türk birliklerince durduruldu.

27 HAZİRAN 1916 – Rus Dışişleri Bakanı Sazanov, Kafkasya’da Kral Vekili Büyük Kinez Nikola Nikoleyeviç’e gönderdiği mektubunda, “Ermenilere geniş bir bağımsızlık verilmesi düşüncesini ele alırsak, unutmamalıdır ki Ermeniler hiçbir zaman çoğunluğu teşkil edememişlerdir.” dedi.

ELÂZIĞ’DA ERMENİ VAHŞETİ

28 HAZİRAN 1916 - Elâzığ Vilayeti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen telgrafta Ermeni ve Rusların yaptıkları mezalim anlatıldı.
Elazığ’dan gönderilen telgrafın özeti şöyledir:
“Ermeni ve Rusların Eleşkirt, Hınıs, Karakilise, Şatak, Müküs, Muş ve Akçan’da yaptıkları dehşetli mezalimden kurtulabilenlerin ifadelerine göre, Rus ve Ermenilerin mezaliminden bazıları şunlardır:
“Yırtıcı canavar ve zincirden boşanmış ayılar gibi” köylere saldırıp bir anda ortalığı “kan deryasına” döndüren Rus ve Ermenilerin; “kadın erkek dinlemeyerek önlerine rast gelen çaresizleri parçaladıkları”, sadece Eleşkirt’in Arabköyü’nde iki gün zarfında “bakire olarak yirmi üç kızımızın bikrini izaleden başka bütün işe yarar gelin ve kadınlarımızın hukuklarına taarruz” ettikleri, Hınıs’ın Mollakulaç köyünde “yirmisi mütecaviz çocuklarımızı ilk önce kuzu keser gibi boğazlayıp hamile kadınlarımızdan bir ikisini karınlarını kama ile sökerek... ceninleri süngü üzerinde pederlerine...” gösterdikleri, Müslüman ahaliden kimisinin kafasını, kollarını, burunlarını, kulaklarını kestikleri, gözlerini çıkardıkları, derilerini yüzdükleri ve üzerlerine gazyağı dökerek yaktıkları ve nihayet aşağıdaki ibret verici mezalimi yaptıklarına dair.
“..... İki İslam kadınını Ermeniler berâber getirmişlerdi. Bu kadınları ortaya getirdiler. Her ikisi dahi hâmil idiler. İki Rus neferiyle iki Ermeni geldiler. Kadınların karınlarındaki çocukların oğlan veya kız olduğuna dair iki mecidiye üzerine bahsettiler. Kadınların karınlarını feci bir surette kama ile yardılar, birisinin karnından bir oğlan çocuğu çıktı. Diğerinin karnındaki “mudga” olduğu için anlaşılamadı ve bunun üzerine birçok da münakaşa ettiler...”

01 TEMMUZ 1916 - Pervari Ruslar tarafından işgal edildi.

02 TEMMUZ 1916 – Bitlis Vilayeti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen telgrafta Ermeni ve Rusların Hizan havalisinde yaptıkları mezalim anlatıldı.

MUŞ CEPHESİ

.. TEMMUZ 1916 - Mustafa Kemal Paşa, Muş cephesinde yaptığı geri çekilme manevrasında başarılı oldu.
Mustafa Kemal, bu olayı şöyle anlatmaktadır:
“Bendenize askerlik hayatımda en çok zevk duyduran, Muş cephesinde Sekizinci Tümen ile yaptığım geri çekilme manevrasındaki muvaffakiyet olmuştur. Bu hareketin kıymetini evvela hiç kimse takdir edememiştir. İstanbul’dan ve benden evvel Ordu Kumandanı olan İzzet Paşa Hazretleri’nden gelen telgraflarda bir bozulma, yenilme ve felaket mi olduğundan ve bu uğursuz durumdan sonra düşmanın nerelere kadar gelebileceğinden daha ne kadar kuvvet istediğimden bahsediliyordu. Bu telaşta adı geçenin hakkı da yok değildi. Çünkü ben tatbik ettiğim manevranın benim için de içinde bulunarak, görüp takdir ettiğim gerekli sebepleri izaha vakit bulamıyordum ve daha doğrusu hareketimin suçumun hafifletici sebeplerini ve ilmîye ve fenniyeye dayanan görüş ve tahminlerimin tamamını beni “Şunun için tümeni çekiyorum...” demeğe tenezzül ettirmiyordu. Sadece vaziyet şu kararı icab ettirdi diyor ve aynı zamanda tatbik ediyordum. Düşmanın beş misli üstün kuvveti karşısında arkadaşım Mehmet Nuri Bey’in fırkası katiyyen mağlup olmadan ve bilakis pek şanlı muharebat yaparak, adeta bir manevra meydanında talim ettiriyor gibi, 3 gün birinci ilk bulunduğu mevzide muharebe ettirdikten sonra, Tarkos hattına ve oradan da bir gece manevrasıyla daha geriye ikinci bir hatta çektim.
Düşman bizi mağlup ettiğine kani oldu, daha ziyade takip etmedi. Karşımda dağınık üç grup halinde tertibat aldı. On gün sonra Bitlis cephesinde de beraber olmak üzere burada icra ettiğim taarruzla düşmanı mağlup ve perişan ederek Muş’u zaptettim. Aynı günde Bitlis’i de zaptetmiştim.”
Kendi kolordusuyla İkinci Ordu’nun sağ yanında dövüşen Mustafa Kemal çarpışmanın en civcivli yerindeydi. Bir ara askerleriyle beraber çevrelerini neredeyse büsbütün kuşatan bir “süngü ormanı” arasında, büyük bir piyade kuvvetiyle göğüs göğüse dövüşmek zorunda kaldı. Ancak soğukkanlılığı ve kendi süngüsünü de bütün gücüyle kullanması sayesinde bu çarpışmadan sıyrıldı ve böylelikle muhtemel bir ölümden ya da esirlikten kurtulmuş oldu. Sonra sorumluluğu kendi üzerine alarak genel bir çekilme emri verdi. Rusların arkadan gelmeyeceklerine güveniyordu. Gerçekten de öyle oldu. Emir dışı hareketiyle tehlikeye atmış olduğu meslek hayatı böylece kurtuldu.
Geri çekiliş sırasında yanı başında bir erin, “Şu bizim komutanlar da amma korkak yahu! Rusları öldürüp duruyordum. Bizi ne diye geri çekerler? “ diye söylendiğini duydu.
“Pekâlâ” diye cevap verdi. “Ama savaş bir tek senin Rusları öldürmenle kazanılmaz. Kocaman bir Ordu bu. Geri çekilmesinin belki de, senin anlayamadığın bir nedeni vardır.”
“Sen kim oluyorsun ki?”
“Ben senin komutanınım.”
Askerin yüzünde bir şaşkınlık belirdi. Sonra yumuşayarak, “O zaman başka” dedi. Subayların her zamanki gibi en önden kaçtığını sanmıştı.

ERMENİLER HERYERDE SOYKIRIM YAPIYOR

03 TEMMUZ 1916 - Diyarbakır Vilayeti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen telgrafta Ermeni ve Rusların Bayezid’de yaptıkları soykırım anlatıldı.
Diyarbakır’dan gönderilen telgrafın özeti şöyledir:
“Ermeni ve Rusların Van ve Bayezid’de yaptıkları mezalimden kurtulabilenlerin ifadelerinden bazıları:
Seferberlik ilan olunmasıyla Müslüman Osmanlı vatandaşları askere giderken, Ermeni Osmanlı vatandaşlarının ise sadece yüzde beşi silahaltına alınabilmiş, bunlar da kendilerine verilen silahlarla askerlikten kaçarak askere gitmeyen Ermenilerle birleşmişler; Bitlis, Erzurum, Diyarbakır, Harput Ermenileri de gelerek Van’daki Ermenilere katılmışlar ve tahminen yüz bine yaklaşmışlardı.
Osmanlı Devleti’nin rahat, huzur ve emniyet isteğine karşı Ermeniler fesatçılığı sürdürerek ezeli emellerini gerçekleştirmek için Van, Erzurum, Bitlis, Diyarbakır civarında kurdukları Taşnaksutyun Cemiyeti, Diyarbakır civarında Hınçakyan Cemiyeti, Diyarbakır civarında ve Arminak Cemiyeti adlarında üç cemiyetle birçok çeteler teşkil etmişlerdi.
Müslüman kızların bekâretlerini izale etmişler, birçok hamile kadınların karınlarını bıçakla yırtarak yavrularını çıkarıp öldürmüşler; birçok kadınların memelerini, dudaklarını, burun ve kulaklarını kesip öldürmüşler, ahalinin gözlerini kızmış şişlerle çıkarıp, bir hayli işkenceden sonra öldürmüşler, küçük küçük çocukları, anne ve babalarının gözleri önünde sıcak su içinde kaynatıp, anne ve babalarına yedirdikten sonra onları da öldürmüşler, yer altında İslam hanelerine açtıkları lağımlar vasıtasıyla İslam hanelerini bombalamışlar.
Bayezit’te; Kurban Bayramı’nın birinci günü, İslamlar camide ve bayramlaşmada bulundukları sırada, İslamları esir almışlar, görülmemiş vahşette katliam yapmış, üç yaşından on yaşına kadar çocukları kolları bağlı olarak beraberlerinde gezdirdikten sonra ot yığını üzerine oturtup üzerlerine de gazyağı döküp yakmışlardı. Bayezit’te on beş bin neferden on dört bini öldürülmüş, beş yüzü esir edilmiş ve beş yüzü ise zorluk ve sefalet içinde, ekmeğe muhtaç olarak buralara iltica etmişlerdir.”

03/04 TEMMUZ 1916 - Türk milis kuvvetlerinin taarruzlarıyla Pervari Ruslardan geri alındı.

04 TEMMUZ 1916 - Ruslar Kelkit’i işgal ettiler.

04 TEMMUZ 1916 - Çotak ve Pervari Ruslar tarafından işgal edildi.


VAN’DA ERMENİ CİNAYETLERİ

07 TEMMUZ 1916 - Van Vilayeti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen telgrafta Ermeni komiteleriyle Rusların Van ve havalisinde yaptıkları soykırım anlatıldı.
Van’dan gönderilen telgrafın özeti şöyledir:
“Ermeni komiteleriyle Rusların Van ve havalisindeki mezaliminden kurtulabilenlerin ifadelerinden bazıları:
Rus kuvvetleriyle birleşen “insan kasabı” Ermeniler, girdikleri yerleri “selhhane gibi cesetlerden geçilmez halde” bırakmışlar; paraları, kıymetli şeyleri tamamen işkenceyle yağmalamış, bütün varlıkları talan etmişlerdi. İslamiyet’e yaptıkları küfürlerle hakaretlerle cami ve medreseleri ateşlemiş, İslamları katletmekten büyük zevk almışlardı. Ahalinin silahlarını toplayıp, burun ve kulaklarını, bacaklarını, kafalarını kesmiş, karınlarını yarmış, kılıçtan geçirmişler, hayvan biçimi parçalamış, çocukları diri diri ateşe atmış, kılıçlarını daha dilleri dönmeyen çocuklarla, ayak atamayan ihtiyarlara indirip kaldırmaktan pek zevk almışlardı. Bazılarının derilerini tulum çıkarmışlar, kesik kafaları süngülere takmışlar, bazılarını da kütük üstünde doğramışlar, bir kısmını da Mermit Çayı’na dökmüşlerdi. İnsanları kuyulara doldurmuşlar, kadın ve çocukları tandır damlarına doldurup yıkmışlar, enkazın altında kalanlar, günlerce inleyerek telef olmuşlardır. Gene kadın ve çocukları damlara doldurup yakmışlardır. Kadınlara lisana getirilmeyecek tecavüzlerde bulunmuşlar, zorla götürmek istedikleri kız ve kadınlardan gitmemek için direnenleri vahşi surette katletmişler, kimisinin de butlarını yarıp içine pislik doldurmuşlar; memeleri, burunları kesilmiş ve her nasılsa kurtulmayı başarmış kadınlar çırılçıplak edilmişlerdi ve gelinceye kadar telef oluyorlardı. Çocuklar karlar üzerinde ölüme terk edilmiş, insanlar açlıktan ölmüşlerdi.
Sor dağına çekilen Hoşap, Van halkını Ruslar topa tutup, büyük kısmını imha etmişlerdi. Hoşap müftüsünün oğlu Ali’nin kafasını o derece ezmişlerdi ki, bir el kadar parça halinde bırakılmış; Ermeniler, yaşlı babaya tehditle, oğlunu Rusların öldürdüğünü söylemişlerdi.
Amerika müessesesine götürülenler ise kendilerine verilen somun ve yahniden yedikleri zaman kanlı sular akarak ölmüşlerdi. Bir kısmını ise Alman müessesesine götürmüşlerdi.”

BİTLİS’TE ERMENİ CİNAYETLERİ

05 TEMMUZ 1916 - Hakif Bucak Müdürü Fevzi Efendi, yeminli ifadesinde Hakif Bucağı’na bağlı Korsuh ve Sekur köylerinde Ermenilerin yaptığı mezalimi anlattı.
“Yeni kurulmuş olan istihkâm (amele) taburlarına gönderilecek olan acemi askerleri silahaltına almak üzere 20 kadar jandarma ile birlikte 1914 yılının Ekim ayında Ahkis köyüne gitmiştim. İhtiyarlar meclisi, köyde hiçbir kimsenin bulunmadığını ve köylülerin çoğunun zaten ordu saflarında ve Erivan’da olduklarını beyan etti. Bu açıklama yanlış idi. Bu sebeple, 50-60 kişilik bir liste hazırlayarak, bu acemi askerlerin orduya iltihak etmelerini sağlamak için Korsuh (Karbastı) köyüne dört, Sekur köyüne de iki jandarma göndermeye mecbur kaldım. Jandarmaların Sekur köyüne gelişlerinde Ermeni olan köy sakinleri, bunları küfürlerle karşılayıp, “Buradan uzaklaşın, müdürünüzün otoritesi bize geçmez, kaymakamınız iki taburla gelsin.” Diye bağırdılar. Bunun üzerine, altı-yedi kişilik bir kuvvet daha alınarak tekrar köye gelindi. Ancak, bu jandarmalar yoğun bir tüfek ateşi ile karşılaştılar. İsmail ve Bitlisli Nezir adlı bu iki jandarma eri orada şehit edildi. Diğerleri de, birkaç saat süren çatışmadan sonra Hakif’e (Akşar) döndüler.
Korsuh (Karbastı) köyüne gönderilen dört jandarmaya ise, Ermeniler önce iyi bir hüsn-i kabûl gösterip onları bir eve yemeğe davet ettiler. Bunlar, evde bulunan sekiz Ermeni tarafından katledilerek, çeşitleri tanınmaz hale getirildi ve silahları gasp edildi. Bu durumu öğrenince, elimde bulunan kuvvetle soruşturma yapmak üzere bahis konusu olan köylere hareket ettik. Ermenilerin isyan ettiğini görünce, düşüncemizden vazgeçerek Müslüman köyü olan komşu Hişet köyüne gittik. Az sonra Beygiri köyünden Sultan adlı bir kadın gelerek, Ozim köyünden Lato ve Sekur köyünden Kalosar adlı Ermeni çete reislerinin mesajlarını getirdiğini söyledi. Sultan bize, “Eğer istihkâm askeri olarak alınan Ermeni acemi askerlerini geri vermezseniz, Ermeniler hepinizi kılıçtan geçirmeye ve köyleri bombalamaya karar vereceklerdir.” dedi. Tabiatıyla biz bu teklife boyun eğmedik. Bunun üzerine Ermeniler saldırıya geçtiler. Çatışma iki gün kadar devam etti. Diğer jandarmaların ve Kürtlerin yardımımıza koşmaları neticesinde saldırganları püskürtebildik. Bu olaylar sırasında birçok Müslüman kadın ve çocuk sebepsiz yere öldürüldüler.”

07 TEMMUZ 1916 - Türk birlikleri Çatak’ı Ruslardan geri aldı. Tayyar Aşireti de Pervari’yi Ruslardan kurtardı.

08 TEMMUZ 1916 - Türk kıtaları, Ruslar karşısında geri çekilmeye başladılar. Akdağ’dan Karasu’ya kadar olan çizgide Rus taarruzu başladı.

08 TEMMUZ 1916 - Horus Köyü eşrafından Osman oğlu Muhtar Mustafa, yeminli ifadesinde, Ermenilerin yaptıkları mezalimi anlattı.
“Bitlis ve Kesan taraflarından gelen piyade ve süvari kıtalarından müteşekkil 400 kişilik bir düşman kuvveti sabah saat dörtte köyümüzü bastı. Bunların önünde, Hirit (Çökekyazı), Sim Haç, Vastin ve Prons köyleri Ermenileri bulunuyordu. Köyümüzde 200 silahlı kişi vardı. Güneş batıncaya kadar köyümüzü savunduk ise de, köyümüzün yollarını bilen Ermeniler köye girmeye başladılar. Ruslar ise onları takip ettiler. Geri çekildiğimizde köy ateşler içinde idi. Bekran mahallesinde kalan kadın ve çocuklar feryat ediyorlardı. Süvariler bizi kovalayıp yaylım ateşine tutuyorlardı. En büyük kayıpları kadınlar ve çocuklar veriyordu. Nihayet kurtulmaya muvaffak olduk. Köyümüzün tanınmış kişilerinden Şafi’i oğlu Ömer, 15 kişilik kadınlı çocuklu ailesi ile Ruslara esir düştü. Bu esirleri bilinmeyen bir istikamete götürdüler. Birkaç saatlik yürüyüşten sonra yaptığımız yoklamada yüzlerce insanın noksan olduğu görüldü. Öldürülmelerinden korkuyorduk. 10 gün sonra düşman köyümüzü terk etti ve köye geri döndük. Gözlerimizin önünde korkunç bir sahne vardı. Köyün insan cesetleri ile inşa edildiği söylenebilirdi. Derileri yüzülmüş kadınlar, ağaçlara asılmıştı. Ermeniler ve Ruslar tarafından gözleri oyulmuş erkekler hedef tahtası olarak ağaçlara bağlanmışlar, çocuklar ise ikiye kesilmişlerdi. Eşya ve ziynetler de imha edilmişti.”

RUSLAR YENİDEN İLERLİYOR

10/11TEMMUZ 1916 - Yüksekova (Gevar, Dize, Bacirge, Oromar) Ruslar tarafından işgal edildi.

11 TEMMUZ 1916 - Tercan (Mamahatun) Ruslar tarafından işgal edildi.

12 TEMMUZ 1916 - Türk ve Rus birlikleri arasında Kulp Muharebeleri yapıldı. Rus Ordusu’nun Nazarbekov Grubu Varto bölgesinde 2’nci Osmanlı Ordusu’na karşı Muş, Bitlis, Kulp istikametinde taarruza başladılar.

13 TEMMUZ 1916 - Maden’deki Türk birlikleri, Ruslar karşısında geri çekildiler. Sibirya Kazak Tugayı, şose boyunca Bayburt’a doğru ilerlediler.

14 TEMMUZ 1916 - Ruslar Kızılgüney-Mucur hattında bulunan Bahattin Bey birliklerine doğru ilerlediler.

14/15 TEMMUZ 1916 - Sibirya Kazak Tugayı Bayburt’un güneyine yaklaştı.

15 TEMMUZ 1916 - Ruslarla yapılan Dumanlı Dağ savaşlarında XI. Kolordu’muz büyük kayıplar vererek yenildi. Bayburt Ruslar tarafından işgal edildi.
Bu savaşta Ruslar da büyük kayıplara uğradılar. Bu suretle Türk Ordusu arka arkaya bir Bayburt, diğeri Dumanlı dağda olmak üzere esaslı hezimetlere uğramıştı. Bu yenilgiler sonunda Türk kuvvetlerinin Erzincan’a çekilmesi mecburiyeti hâsıl olmuştu.

RUSLAR BAYBURT’TA

15 TEMMUZ 1916- Önemli bir dayanak noktası olan Bayburt, Ruslar tarafından işgal edildi.
Başkomutan Grandük Nikola, Bayburt’un düşüşünü Çar’a büyük bir sevinç haberi olarak verir ve Rusya’da şenlikler yapılır. Arkasından da, Bayburt’tan çekilen Türklerin Trabzon hattında daha güçlü bir cephe tutmalarından korktuğu için General Yudenich’e verdiği emirde; “Türk ordusu vakit geçirilmeden tam ezilmelidir.” demiştir.

15 TEMMUZ 1916 - Ruslar Kârer Dağları’ndan Siğı ve Eşek (Şeref) Meydanı hattına kadar olan sahada yer yer taarruz denemelerinde bulundular.
Kârerli Küçük Ağa, emrindeki milislerle bu dağlarda Ruslara karşı kanlı çarpışmalar sergiledi. Düşman saldırısının yoğunlaştığı Şeref (Eşek) Meydanı’nda ise, tarihin en kanlı çarpışmalarından biri oldu. Askerî birliklerimiz düşmanla boğaz boğaza çarpışmıştı. Bingöl’lü Zaza Türkleri bu savaşta ordumuzun yanında büyük yararlıklar gösterdi. O gün Bingöl’ün Şeref Meydanı düşman kanı ile göl haline gelmişti sanki. Süngü harbinin en maharetli örneklerini sergiliyordu Mehmetçikler. Ruslar neye uğradıklarını şaşırmış halde paniğe kapıldılar ve Muş’un Ziyaret mevkiine doğru kaçmaya başladılar.

RUS GÖRÜŞÜ

16 TEMMUZ 1916 - Kafkasya’da, Çar Vekili Nikola Nikolayeviç Rus Dışişleri Bakanı Sazanov’a gönderdiği mektubunda, “Rusya’nın himayesi altında bir Ermenistan bağımsızlığı teşkili meselesine temas etmek doğru değildir.” dedi.
Nikolayeviç, 16 Temmuz 1916 tarih ve 21083 Nu’lu verdiği cevapta şunları söylüyor:
“Benim derin kanaatime göre, bugünkü Rusya sınırları içinde bir Ermeni meselesi asla yoktur. Böyle bir meseleyi hatırlamak bile icap etmez. Çünkü Rus tebaası olan Ermeniler, tıpkı Müslümanlar, Gürcüler ve Ruslar gibi müsavi haklarla Rus tebaasından sayılmaktadırlar. Bana emanet edilmiş olan Kafkasya’da hükûmet bütün milletlerin eşit haklardan faydalanmaları keyfiyetini şiddetle tutması fikrindedir. Hatta işbu bölgede şimdiye kadar var olan anlaşmazlıkların ve iddiaların kuvvet bulmasında o yerin hükümet memurlarının bilmeyerek tuttukları hareket tarzının büyük bir tesiri olduğunu da saklamayacağım. Ben tamamıyla inanmışımdır ki, yüzyıllarca sürüp giden anlaşmazlıklar sonunda çıkan bu çekişmelerin, Kafkasya’da oturan bütün ırkları Rus milleti gibi aynı eşit haklardan faydalanması ve onun gibi Çar’ın kalbine yakın olması keyfiyetinin ora hükûmeti tarafında doğrulanması halinde tamamıyla sükûnet bulacaktır.
Bunun için bu esas içinde bir Ermeni meselesi aranacak olursa, bu ancak Rusya İmparatorluğu’nun genel savaşa kadar olan sınırları dışında yani Türkiye’den bu defa işgal ettiğimiz bölgeler içinde aramak icap edecektir.
Sizin tarafınızdan ileri sürülen fikirler ve düşüncelere gelince, benimkilerin de sizinkilere tamamıyla uygun olduğunu görmekle bahtiyarım. Savaştan önce Türkiye Ermenistan’ında ıslahat yapmak için en çok ısrar etmiş olan Rusya’nın bugünkü savaş sıralarında Ermenilerin Müslüman zulmünden dolayı uğradıkları acılara kayıtsız kalmayacağı tabiidir.
Şüphesizdir ki Türkiye’den yeniden işgal edilen yerlerin düzenlenmesi işinde son derece ciddi ve kati bir surette kanuna göre iş görmek ve zaptedilen arazide oturan ve bütün ırklar hakkında tamamı tamamına bir taraf tutmamazlık görmek lazımdır. Tabii, Rusya’nın himayesi altında bir Ermenistan muhtariyeti kurmak meselesine temas etmek caiz değildir. Çünkü böyle bir mesele, benim fikrime göre I. Cihan Harbi’nin doğurduğu meselelerin sulh ve sükûn içinde halli işini güçleştirir. Bu hususlarda sizinle tamamıyla aynı fikirdeyim. Ermenilere eğitim ve dini bir istiklal, kiliselere ait malların idaresinde, dillerin kullanılmasında hürriyet verilmesi lazımdır. Fakat bütün resmî kurullarda Rus dilinin önde tutulması şartı ile. Bunun gibi seçimlerde bulunan halkın yüzde nispetine göre şehir ve köy belediye idarelerinde de serbesti verilmesi tarafını tutarım. Hristiyan olmayan unsurlar için dahi ora şartlarına ve bunların medeniyet hususundaki derecelerine uygun olarak aynı esasların tatbiki lazımdır. Ora arazi ve yerleştirme meselesinin düzenlenmesinde dahi tarafınızdan ileri sürülen kanuna uygun ve taraf tutmamak tarzında hareketi ben de uygun buluyorum.”

17 TEMMUZ 1916 - Ruslar Kameran’ı işgal ettiler.

18 TEMMUZ 1916 - Kelkit, Ruslar tarafından işgal edildi.

19 TEMMUZ 1916 - Gümüşhane ve Torul Ruslar tarafından işgal edildi.

19 TEMMUZ 1916 - “Ermeni Katogikosu ve Patriği Nizamnamesi” Sultan Mehmet Reşat’ın “İrade-i Seniyesi” ile yürürlüğe girdi.

22 TEMMUZ 1916 - Tonya, Vakfıkebir ve Kelkit Ruslar tarafından işgal edildi.

24 TEMMUZ 1916 - Kiğı, Ruslar tarafından işgal edildi.

25 TEMMUZ 1916 - Ruslar, Erzincan’ı arkadan vuracak şekilde Çemendağı’nı aldılar.

25/27 TEMMUZ 1916 - Ordumuz, Erzincan’ı bırakarak Çardaklı istikametinde çekildiler.

RUSLAR ERZİNCAN’DA

25 TEMMUZ 1916 - Erzincan Ruslar tarafından işgal edildi.
Rus işgal kuvvetleri içerisinde bulunan Dikran isimli bir Ermeni Rus ve Ermenilere demeçler vererek Türk Ordusu Erzincan’dan geri çekilirken Türk askerinin Rusları arkalarından vuracağını yayıyordu. Bu iddia üzerine Ruslar Türk evlerini aramaya başladılar.
Rusya’da ihtilal çıktığında ordu kumandanı Odişelidze Erzurum’da Rus Ordusu Başkomutanı olarak bulunuyordu. Türk topraklarını boşaltmaya başladıklarında Ermenilerin bir katliam yapmalarından korkuyordu. Ermeniler Ruslar çekilince şehrin idaresini ele alacaklarını biliyorlardı. Ruslar Ermeni zulüm ve katliamının faturasının kendilerine çıkartılacağından endişeli idiler.
Rus kumandanı Erzincan’ı boşaltmadan önce şehrin ileri gelenlerini Belediye binasında topladı. Meşhur Ermeni komitacısı Murat da toplantıda bulunuyordu.
Türk ileri gelenleri Rus komutanına, Ermenilere itimatları bulunmadığını, mümkünse şehrin emniyetini, Rusların temin etmesini, olmadığı takdirde, Türk idaresine devredilmesini istediler. Toplantıdan hiçbir sonuç alınamadı. Ruslar Erzincan’dan ayrılırken 30-40 ileri geleni Tiflis’e götürmek istediler. Ancak İslam Cemaati Reisi Abdülmabut Bey’in müracaatı üzerine, götürmekten vazgeçtiler.
Bunlardan bir kısmı kaçıp kurtuldu. Kaçamayanlar ise, Ermeniler tarafından öldürüldüler.
Erzincan’daki Ermeni komitesi, Ruslar gittikten sonra sıkıyönetim ilan ettiler. Şehre fiilen hâkim oldular. Gelecek Ermeni süvari alayı için, ev ve hanlar boşaltıldı. Aynı günde de yağma ve ırza geçme olaylarına başladılar. Haydutluk aldı yürüdü. Askerî mahfele 300 kadar Türk, zorla dolduruldu. Binanın etrafına bombalar yerleştiren Ermeniler Erzincan’dan Erzurum’a hareket ettiler. Mevsim kış ve havalar çok soğuk ve karlı olduğu için, ateşlenen fitiller söndüğünden büyük bir facia bu suretle önlendi.
Erzincan’ın işgali ile Rus Büyük taarruzu bütün hedeflerine ulaşmak suretiyle, 1916 Ağustos’unda, Rus ilerleyişi sona erdi. General Yudeniç, dört haftalık bir hareket sonunda, Türk III. Ordusu’nu büyük kayıplara uğratmak suretiyle 17 bin esir ve aynı sayıda ölü ve yaralı, yakın bir gelecekte Türk kuvvetlerinin yeni bir taarruza geçmesini imkânsız kılmış gibiydi. Gümüşhane, Kelkit ve Erzincan’ın Rusların eline düşmesiyle, Anadolu’nun içlerine doğru yeni bir taarruz için stratejik üstünlük sağladıkları gibi Erzurum’a karşı büyük bir Türk taarruzunu imkân dışında bırakmışlardı.

27 TEMMUZ 1916 - Erzincan yakınlarındaki Türk birliklerine, Dersim Kürtleri yan ve geriden saldırdı Türk birlikleri geri çekilmeye başladı.

27 TEMMUZ 1916 - Süleymaniye grubuna bağlı birliklerimiz Bokan’daki Ruslara şiddetli taarruza geçti. Ruslar kuzeye doğru çekildiler.

30 TEMMUZ 1916 - Rus kuvvetleri Çapakçur cephesine Çilligöl ve Mebilen yönünde taarruza geçtiler. Giresun ve Oğnut Ruslar tarafından işgal edildi.

31 TEMMUZ 1916 – Şemdinli, aşiretler tarafından Ruslardan geri alındı.

RUSLARA KARŞI TAARRUZ

02 AĞUSTOS 1916 - Rusları Erzincan-Erzurum sahasından çekilmeğe zorlamak amacıyla II. Ordu taarruza başladı.
Bu taarruzun esas maksadı Erzurum’u yandan vurmak ve bu suretle Rusları Erzincan-Erzurum sahasında çekilmeğe zorlamaktı. Böyle bir taarruzun başarı ile yapılabileceği Enver Paşa’ya bilhassa etrafındaki Alman müşavirleri tarafından telkin edilmiş ve bu hareketin teferruatlı planları da Alman kurmaylarınca hazırlanmıştı. Dolayısıyla bu baptaki bütün mesuliyet de onlara raci olacaktı. II. Ordu’nun bu taarruzu 02 Ağustos tarihinde başlayacaktı ve III. Ordu tarafından desteklenecekti. II. Ordu’nun bu taarruz planları hazırlanırken III. Ordu’nun maruz kaldığı darbeler meydanda idi. Fakat bu cihet Enver Paşa tarafından ve Alman kurmaylarınca asla nazarı dikkate alınmış değildi. Her halde III. Ordu’nun süratle takviye edileceği düşünülmüş olmalıdır.
Bu sıralarda II. Ordu’nun başında Türk Ordusu’nun en tanınmış kumandanlarından birisi olan Mareşal Ahmet İzzet Paşa bulunuyordu... Fakat yapılacak taarruzun planları İstanbul’da Almanlar tarafından hazırlanmıştı. Taarruza başlayabilmek için karşılaşılan en güç problem de: Harekete geçirilecek kıtaların vakti zamanında Harput-Diyarbakır sahasına nakledilmesi idi. Yolların bozukluğu, mesafenin uzaklığı, bilhassa nakil vasıtalarının yokluğu yüzünden mütemadiyen engeller çıkmakta idi. Bu harekete katılacak birliklerden biri de Mustafa Kemal Paşa'nın komuta ettiği XVI. Kolordu’nun 8’inci Fırkası idi. Rus askerî istihbaratına göre: “16’ncı Kolordu Kumandanı Mustafa Kemal Paşa, genç Türk şefleri arasında en popüleri olup, cesur, kabiliyetli, enerjik ve tamamıyla müstakil görüşlü idi. İttihat ve Terakki Cemiyeti esaslarını kabul etmekle beraber, komite teşekkülünü beğenmiyordu. Enver Paşa’nın da büyük rakibi idi.”

03 AĞUSTOS 1916 - Ahmet İzzet Paşa genel taarruz emri verdi. Taarruz Oğnot istikametinde gelişti ve büyük savaşlara yol açtı. Bilhassa Kiği çevresinde katı savaşlar yapıldı.

05 AĞUSTOS 1916 - Mustafa Kemal Paşa emrindeki 16’ncı Kolordu’ya bağlı birlikler, Bitlis cephesinde, Kortik kuzeyindeki düşman mevzilerini ele geçirdiler.

05 AĞUSTOS 1916 - 13’üncü Türk Kolordusu’na bağlı birlikler, Serdar Reşit aşiretinden kurulu bir müfreze ile Sine’yi işgal ettiler. Rus birliklerini Bısotun yönünde izlediler.

05 AĞUSTOS 1916 - 2’nci Ordu birlikleri, Ruslara karşı Çapakçur cephesinde karşı taarruza geçti.

06 AĞUSTOS 1916 - Mustafa Kemal Paşa emrindeki 16’ncı Kolordu birlikleri, Bitlis’in güneybatısındaki Nebat dağında bulunan düşman siperlerini işgal ettiler. Muş yönünde taarruza geçtiler.

06 AĞUSTOS 1916 - Rus birlikleri, Buğlan Gediği’nden doğuya, Kızıl Ağaç’tan da Murat Köprüsü civarına, bazı köyleri ve ormanları ateşe vererek çekildiler.

06 AĞUSTOS 1916 - Pülümür Ruslar tarafından işgal edildi.

06 AĞUSTOS 1916 - Tatvan, Türk birlikleri tarafından geri alındı.
Rusların, Bitlis’i elden bırakmamak uğrunda gösterdikleri inatçı mukavemetin, Türk süngüsüyle kırılması karşısında ileri harekâta devam olunarak Bitlis’in geri alınması tarihinden iki gün sonra da Van gölü kıyısında bulunan Tatvan kasabası birliklerimiz tarafından işgal olunmuş ve düşman bu mevkiden 30-40 kilometre kadar daha gerilere çekilmeye mecbur bırakılmıştı.

07/08 AĞUSTOS 1916 - Karlıova Ruslardan geri alındı.

BİTLİS VE MUŞ KURTARILDI

08 AĞUSTOS 1916 - Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türk birlikleri Bitlis’i ve Muş’u kurtardı. Mustafa Kemal Paşa bu başarısından dolayı “Altın İmtiyaz Madalyası” aldı.
İşin daha ziyade uzatılması doğru olamayacağı cihetle kolordu emrindeki 5’inci ve 8’inci Fırka Kumandanlıklarına tebliğ olunan son emir gereğince her iki tümen cephesinde aynı zamanda ve 1916 yılı Ağustos’unun ikinci günü taarruza geçilmişti.
Karargâhı Bitlis deresi içinde bulunan 5’inci Tümen’e bağlı kuvvetlerin işgal eylediği bütün cephe boyunca başlayan taarruz hareketi, düşmanı, tutunabildiği yerlerden söküp atmak suretiyle tümen lehine inkişaf ederek çok kısa bir müddet zarfında yani, taarruzun başladığı tarihin üçüncü günü Bitlis’in geri alınmasına muvaffakiyet hâsıl olmuştu.
Düşman kuvvetlerini Muş cephesinden Çapakçur’a götürdüğü bilinmiyordu. Fakat Rus kuvvetlerinin kendi cephesinde duraklamasından ve Çapakçur’da taarruzun başlamasından, Rus komutanların maksadını sezen Mustafa Kemal Paşa, kolordusu ile Bitlis ve Muş istikametlerinde taarruza geçti. Kendisi de Sekizinci Tümen’in yanında bulunuyordu.
Dağlık arazide üç gün devam eden çetin muharebelerden sonra Muş zaptedildi. Binden fazla esir, o kadar maktul ve dört top bırakan düşman panik halinde Muş’un 20-30 km. kuzeyindeki dağlara çekildi. Bitlis güneyindeki Beşinci Tümen de Bitlis’i zaptetti. Oğnut’tan Çapakçur istikametinde ilerleyen Dördüncü Rus kolordusu da, İkinci Ordu birlikleri karşısında Hınıs’a doğru çekilmeye mecbur oldu.
İkinci Ordu’nun yarısının yürüyüşte bulunması, Üçüncü Ordu’muzun Erzincan batısına çekilmesi, ikmal zorlukları kazanılan başarının daha ileriye götürülmesine mani oldu.
Mustafa Kemal Paşa, 2’nci Ordu Komutanlığı’na çektiği telgrafında, “Mağlup edilmiş düşman kuvvetleri takip edilmektedir.” Bilgisini verdi. 2’nci Ordu Komutanı Ahmet İzzet Paşa da Mustafa Kemal Paşa’ya bir tebrik mesajı göndermiştir: “Komutanız altında bulunan askerlerinizi hüsn-ü muhafaza ederek, lüzumu zamanında gösterdiğiniz dâhiyane kudret ve hamasetle ifa buyurduğunuz kahramanane hizmette dolayı size tebrik ve teşekkürlerimi bildiririm.”

08 AĞUSTOS 1916 - Kiğı Ruslardan geri alındı.
08 Ağustos 1916 günü 11’inci Tümen birlikleri Maskan, Topdüzü, Azakpert (Adaklı), Ağnıbek (Akbinek), Temuran (Bağlarpınarı) hattını işgal ettikten sonra ileri karakollarını Karakoç, Çatma, Göllercili, Erik Dağı hattına sürmüş ve Kiğı’nın işgali için bir tabur sevk etmiştir.
11’inci Tümen’le düşman arasında Karabaş Deresi’nde büyük bir çarpışma başladı, bu Tümen’e ait diğer bir kuvvet ise, Kiğı üzerine yürüdü. Başarılı bir taktik sonucunda 08 Ağustos 1916 günü Kiğı kasabası düşmandan geri alındı.

09 AĞUSTOS 1916 - Başkomutan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa, 2’nci Ordu Komutanı Ahmet İzzet Paşa’ya çektiği telgrafla, Muş ve Bitlis’in alınmasından dolayı kendisini tebrik etti.

09 AĞUSTOS 1916 - Rus birlikleri, 16’ncı Kolordu birlikleri karşısında Rahavo Boğazı’nda kısa bir artçı muharebesinden sonra, Van Gölü kuzey kenarındaki Kurmuç mevkiine kadar geniş bir çekilme harekâtına başladılar.

09 AĞUSTOS 1916 - Türk ve Rus kuvvetleri arasında İran’da Esatabat muharebesi yapıldı. Rusların geri çekilmeye başladılar.

09 AĞUSTOS 1916 - Solhan ve Görele Ruslardan geri alındı.

10 AĞUSTOS 1916 - Şemdinli (Şemdinan, Nehriye) Ruslar tarafından işgal edildi. Aynı gün Türk birlikleri tarafından kurtarıldı.

10 AĞUSTOS 1916 - Ali İhsan Paşa emrindeki Türk birlikleri Hamedan’a girdi.

PATRİK TÜZÜĞÜ

10 AĞUSTOS 1916 – “Ermeni Katogigosluk ve Patrikliği Nizamnamesi” yürürlüğe girdi.
Ermeni Patrikhanesi’nin ülkeyi parçalamak yolundaki faaliyetleri, Patrikhane’ye 1863 yılında devletçe, “Ermeni Milleti Nizamnamesi” ile verilen hakların tadil edilmesini gerektirmiştir. 10 Ağustos 1916 tarihinde yürürlüğe giren yeni “Ermeni Katogigosluk ve Patrikliği Nizamnamesi” ile bir sırf ruhanî ve üstün durumda Katogigosluk, diğeri yarı ruhanî, yarı siyasî ve idarî Patriklik gibi iki makam yerine, bu ikisinin de yetkilerini toplayan tek bir makam, Katogigosluk-Patriklik Makamı ortaya çıkmıştır. Osmanlı ülkesinde bulunan iki Katogigosluk (Sis ve Akdamar) ve iki Patriklik (İstanbul ve Kudüs) kalkmış, yerlerine tek makam olan Katogigosluk-Patriklik Makamı geçmiş ve onun yeri de devletin siyasi merkezi İstanbul değil, Hristiyanlığın dinî merkezi Kudüs olmuştur. Patrikhane meclislerinde de değişiklik yapılmış, 140 kişilik Genel Meclisi (Millî Meclis-i Umumî) kaldırılmış, yerine 12 kişilik Dinî Meclis (Meclis-i Ruhanî) ile Karma Meclis kurulmuştur. Osmanlı Devleti bu yeni nizamname ile Eçmiyazin Katogigosluğu’nun ve Rusya’nın Osmanlı Ermenileri ile ilişkilerini kesmeyi amaçlamıştır.

11 AĞUSTOS 1916 - Tanin gazetesi, Patrikhane ile “Millî Meclis-i Umumî”nin siyasetle uğraştığını yazdı.
Tanin Gazetesi 11 Ağustos 1916 tarihli nüshasında, hükûmetin Patrikhane ile ilgili o sıradaki görüşünü belirterek, adeta devlet içinde devlet sayılan “Millî Meclis-i Umumî” ile Patrikleri ve rahipleri Ermeni Komiteleri’ne yardımcı olmakla suçlamaktadır. Anılan nüshada özetle şöyle denilmektedir:
“Patrikhane’ye bu meclisi kurma hakkı verildiği günden itibaren (1863), Ermeni meclisi siyasî bir kuruluş halini almış, Ermeni partileri kurulmaya başlamış, propagandalar yapılmış, sokaklarda dövüşler, mecliste gürültüler olmuş, dinî işler bir tarafa bırakılarak, siyasî programlar ile uğraşılmaya başlanılmıştır. Bu Ermeni partileri mükemmel ihtilal programları yapmışlar, kimi İngilizlere kimi Ruslara taraftar olmuş, kimi başlı başına bağımsızlık hülyalarına kapılmışlardır. Patrikler, makamlarında durabilmek için bu partiler ile uzlaşmaya mecbur olmuşlar, patrikhane meclisleri de dinî görevlerini bırakıp siyaset ile uğraşmak zorunda kalmışlardır...

SAVAŞ DEVAM EDİYOR

13 AĞUSTOS 1916 - Tatvan Rus işgalinden kurtarıldı.

17 AĞUSTOS 1916 - Rus Ordusu, Türk-Rus cephesi boyunca genel bir taarruza geçti.

18 AĞUSTOS 1916 - Ruslar, Bitlis-Muş-Gönük-Kığı genel hattında 2’nci Ordu üzerine taarruza geçtiler.

19 AĞUSTOS 1916 - Rus saldırıları devam etti. Oğnut muharebeleri yapıldı.

20 AĞUSTOS 1916 - General Yudeniç, Oğnot bölgesine yeni kuvvetler gönderdi. Türk kuvvetleri yeni durum karşısında çekilmek zorunda kaldılar.

22 AĞUSTOS 1916 - Rus kuvvetleri Bitlis ve Muş cephesine yaklaştılar.

23 AĞUSTOS 1916 - Tatvan ve Muş Ruslar tarafından işgal edildi.

23 AĞUSTOS 1916 - Osmanlı Ordusu, Doğu Anadolu’da Rus kuvvetlerine karşı genel bir taarruza geçtiler.

24 AĞUSTOS 1916 - Rus kuvvetlerinin Türk birliklerine yönelik taarruzlarını durdurdular.

25 AĞUSTOS 1916 - Trabzon Polis Müdüriyeti’nin Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği resmi yazıda Ermeni ve Rusların Trabzon’da Müslümanlara yaptığı katliam anlatıldı.

28 AĞUSTOS 1916 - Ruslara karşı taarruza geçen 16’ncı Kolordu, Masla deresini geçerek, düşman mevzilerine yaklaştı.

28 AĞUSTOS 1916 - 2’nci Türk Kolordusu, Halikan-Çatak-Karakoç istikametinde Rusların taarruzuna uğradı. Bu Rus saldırıları Türk birliklerince durduruldu.

29 AĞUSTOS 1916 – Adana bombardıman edildi.

30 AĞUSTOS 1916 - Türk-Rus cephesinde, 2’nci Ordu’nun Ruslarla yaptığı muharebelerde 2’nci Kolordu Komutanı Mirliva Faik Paşa şehit oldu. Yerine Miralay İsmet Bey emir ve komutayı ele aldı.

30 AĞUSTOS 1916 - 16’ncı Kolordu, Ruslara karşı başlattığı taarruzunu devam ettirdi. Ancak sert Rus direnişleriyle karşılaştı.

30/31 AĞUSTOS 1916 - Sert Rus direnişi karşısında 16’ncı Kolordu birlikleri bulundukları mevzilerden 5 km gerideki Masla deresi doğu sırtlarına çekildiler.

31 AĞUSTOS 1916 - 3’üncü Ordu’ya bağlı birlikler, Vehip Paşa’nın emriyle Ruslara karşı Çimen dağı taarruzunu başlattılar. Karadağ muharebelerinde Miralay Bahattin Bey şehit oldu.

01 EYLÜL 1916 - 2’nci Kolordu, Ruslara karşı taarruza geçti. Ruslar, bu taarruz karşısında Kartallıktepe’ye doğru çekilmeye başladılar.

ERMENİLERİN VAN’DA YAPTIĞI SOYKIRIM

03 EYLÜL 1916 – Dâhiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Talat Paşa, Hariciye Nezareti’ne (Dışişleri Bakanlığı’na) gönderdiği gizli yazıda Ermeni ve Rusların Van’da yaptıkları soykırım belgelerini bildirdi.

04 EYLÜL 1916 - Ermeni Katolikosu ve Patriği Savak Efendi’ye ‘ıtası’ gereken ‘berat-ı ali’nin yayınlanması konusunda, Sultan Reşat tarafından Divanıhümayun’a izin verildi.

04 EYLÜL 1916 - 2‘nci Ordu, Masla deresi-Koldar-Maskan güneyi-Corsan-Karabaş deresi mevziine yerleşti.

06 EYLÜL 1916 - Rus Ordusu, Göynük suyu ve Karabaş deresi arasındaki cephede üstün bir kuvvetle taarruza geçti. Bu Rus taarruzu, Türk Ordusu’nun karşı taarruzuyla geri atıldı.

07 EYLÜL 1916 - Fevzi (Çakmak) Paşa, şehit olan Mirliva Faik Paşa’dan boşalan 2’nci Kafkas Kolordusu Komutanlığı’na atandı.

08 EYLÜL 1916 - Ruslar, Demlik’teki Türk mevzilerini yararak Karababa dağı istikametinde ilerlemeye başladılar.

10 EYLÜL 1916 - Türk-Rus cephesinde, Kiği civarında, Rus birlikleri, Türk mevzilerinin mukavemetini kırdılar. Türk birlikleri geri çekilmeye başladı.

10 EYLÜL 1916 - Kiğı civarındaki Türk mevzilerinin mukavemeti kırıldı ve geriye çekiliş başladı.

11 EYLÜL 1916 - Bitlis’te Rus ve Ermeniler Türklere karşı katliama başladılar.

16 EYLÜL 1916 - Ermeniler Urfa’da ayaklandılar.
Ermenilerin güvenli yerlere taşınması sırasında çıkan olaylardan başlıcaları Urfa, Şebinkarahisar, Fındıcık, Boğazlıyan ve Silifke ayaklanmalarıdır. Urfa ayaklanması şehre bir buçuk saat uzaklıkta bulunan Germuş köyünde gizlenen çete tarafından başlatılmıştır. Hükûmet bunun üzerine Urfa’da güvenlik önlemleri alarak silah taramasına başlamış, 720 silah, 406 tabanca, 74 kesici silah, 4922 fişek ele geçirilmiştir. Ama Ermeniler bu önlemlere karşılık Rusların Diyarbakır-Siverek yolundan inerek kendilerini kurtaracağı umuduyla ve 7-8 ay dayanabileceklerini hesaplayarak 1916 Eylül’ünün 16’ncı Gecesi ayaklanmışlar ve Yedikardeşoğlu Mıgırdıç’ın yönetiminde ilk ağızda 10 Müslüman kadını boğazlamışlardı. 02 Ekim’e kadar süren Urfa olayında Amerika’da yetiştirilen Protestan papazı Sogomon ve Amerikan yetimhanesi misyoneri İ. H. Leslede önemli roller almışlardı.

.. EYLÜL 1916 - Ermeniler, Şebinkarahisar’da katliam yaptılar.
Şebinkarahisar, bütün İslam mahalleleri yakılmak suretiyle feci bir şekilde tahrip edildi. Kaleye kapanan asilerden bir kısmı kaçmayı başardılar. Çetecilikle çevreye çeşitli zulümler ve kötülükler ettiler.

25 EYLÜL 1916 - Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler Silvan’a döndüler.
Yol üstünde bulunan Murat suyunu geçerek Diyarbakır’ın Lice kazasına uğradıktan ve Silvan’ın Hazro bucağında bir gece kaldıktan sonra karargâh merkezi olan Silvan’a dönülmüştü.
Bu yolculuk esnasında kumandanın, Hazro bucağında eşraftan Hatip Bey namında maruf bir zatın evinde kaldıkları gece ordu kumandanlığından şifreli bir emir almışlardı.
Bu tel emirde; düşman işgalinde bulunan Van’ın geri alınması, genel durum üzerinde mühim tesir husule getireceğinden bahisle buraya bir hareket yapılması lüzumu ve bu hususta tamamlayıcı malûmatın ayrıca bildirileceği anlatılıyordu.

26 EYLÜL 1916 - Havaların birdenbire soğuması ve karın başlaması üzerine II. Ordu’nun taarruzu durduruldu.
Dolayısıyla Rus baskısı altında, hiçbir şey elde edilemeden, yani Erzurum’a yaklaşmadan, taarruzdan önceki çıkış mevzilerine dönmek mecburiyeti hâsıl oldu. Bu arada Muş şehri de, Eylül sonunda boşaltılmış ve burası yeniden Ruslar tarafından işgal edilmişti.
... Harekete katılan 100 bin kişiden 30 bin ölü ve yaralı vardı; esirlerin sayısı azdı; Ruslar ancak 3 bin kadar Türk esiri alabilmişlerdi. Soğuktan donanlar da olmamıştı. Çünkü şiddetli soğuklar henüz başlamamıştı.

10 EKİM 1916 - Sykes-Picot Anlaşması’na son şeklini vermek için İngiltere ve Fransa arasında çalışmalara başlandı.

17 EKİM 1916 - Pülümür Dersimli milisler, Ovacık (Mareşal Çakmak) da Türk birlikleri tarafından Ruslardan geri alındı.

OSMANLI PASTASI

23 EKİM 1916 – İngiltere ve Fransa arasında Osmanlı Asya’sını paylaşmaya yönelik gizli Sykes-Picot Anlaşması imzalandı.
1-Adana, Antakya bölgesi, Suriye kıyıları ve Lübnan Fransa’ya; Musul hariç Irak İngiltere’ye bırakılacak; Fransa ve İngiltere kendilerine bırakılan bu bölgelerde istedikleri türde yönetimler kurabilecekler.
2-Suriye’nin diğer bölgeleri ile Musul ve Ürdün’ü kapsayan büyük bir Arap krallığı kurulacak, ancak bu krallık, İngiliz ve Fransız koruyuculuğu altında bulunacak.
3-Filistin’de Rusya ve diğer müttefikler ile Şerif Hüseyin tarafından kararlaştırılacak uluslar arası bir yönetim kurulacak.

.. KASIM 1916 - Fransa Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Briand, bir Senatör’e cevaben yazdığı mektubunda, Ermenilere yardım edeceklerini bildirdi.
1916 Kasım’ında Başbakan ve Dışişleri Bakanı Briand’ın bir Senatör’e cevaben yazdığı bir mektupta “Fransa’nın Ermenilerin çektiklerini asla unutmayacağı ve müttefikleriyle birlikte Ermenistan’a barış ve ilerlemeyle dolu bir hayat kazandıracaklarını” dile getirmişti.

02 KASIM 1916 - Rus donanması, Terme’ye 200 kişilik bir Ermeni çetesi çıkardı.

03 KASIM 1916 - 16’ncı Kolordu’ya bağlı birlikler, Vastan’ı Ruslardan kurtardı.

03 KASIM 1916 - 200 kişilik Ermeni çetesi Terme’den ayrıldılar.

07 KASIM 1916 - Mustafa Kemal Paşa, beraberinde Miralay Fuat (Cebesoy), Erkânı Harbiye’den Reis İzzettin (Çalışlar), Neşet (Çopur) ve Topçu Komutanı (Osman Senai Bey) bulunduğu grupla birlikte Bitlis’e gitmek üzere Silvan’dan hareket ettiler.

09 KASIM 1916 - Gevas ve Çatak Ruslar tarafından işgal edildi.

10 KASIM 1916 - Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Bitlis’e geldiler.

11 KASIM 1916 - Mustafa Kemal Paşa, Derviş ve Cemil Çeto’yu davet etmesine rağmen, davete gelmediler.

14 KASIM 1916 - Rusya’da Duma toplantısı sırasında hükûmet aleyhine gösteriler yapıldı.

14 KASIM 1916 - Rus Ordusu, 2’nci Ordu cephesindeki mevzilerini Kiği, Şeytan dağları, Şerafettin dağları kuzeyine alarak, ileride yalnız keşif ve emniyet birlikleri bıraktı.

15 KASIM 1916 – Polonya’da bağımsız Polonya Krallığı kuruldu.

FRANSA ERMENİ LEJYONU KURDU

15 KASIM 1916 - Fransa, “Şark Lejyonu”nun kurulması projesini onaylayarak oluşturulması için hazırlıklara başladı. Ermeni gönüllülerden oluşan bu lejyon Magosa’nın 58 km. dışında sıkı askerî disiplinle eğitildiler.

16 KASIM 1916 - Kiği Ruslar tarafından işgal edildi.

17 KASIM 1916 - Pülümür Ruslar tarafından işgal edildi.

20 KASIM 1916 - Van Hareket Müfrezesi Hizan ve Kotum’dan Vastan istikametinde hareket ettiler.

21 KASIM 1916 - Mustafa Kemal Paşa ve karargâhı Bitlis’ten hareket ettiler.

22 KASIM 1916- Mustafa Kemal Paşa, Duhan’dan Ziyaret’e hareket ettiler.

23 KASIM 1916- Mustafa Kemal Paşa, Kelhük köyünde bulunan askerleri teftiş etti. Onlara savaş tatbikatı yaptırdı.

25 KASIM 1916 - Mustafa Kemal Paşa, 2’nci Ordu Komutan Vekilliği’ne atandı.

26 KASIM 1916 - Türk birlikleri, Gevas’ı Ruslardan geri aldı.

27 KASIM 1916 - Mustafa Kemal Paşa Siirt’e döndü.

29 KASIM 1916- Mustafa Kemal Paşa, Siirt’ten Garzan’a hareket etti.
Mustafa Kemal Paşa, bu seyahati şöyle anlatmaktadır:
“Kezer suyunda 23’üncü Alay Kumandanı’ndan (Fuat Bulca) ayrıldım.
Yolun yarısında Cemil Çeto ve Derviş, adamlarıyla çıkıp sığındılar. Affettim, Bazı uyarıda bulundum.”

MUSTAFA KEMAL SİLVAN’DA

30 KASIM 1916 - Mustafa Kemal Paşa, Garzan’dan Silvan’a gitti.

02 ARALIK 1916 – Mustafa Kemal Paşa, Ordu Komutanına, Van Hareket Müfrezesi’nin gelecekteki hareketi üzerine bir rapor yazdı.
“Van aleyhinde teşebbüsün milis kuvvetiyle olamayacağını ve kuvayi nizamiye (düzenli kuvvetler) ile takviye lazım, bu ise iaşece (yiyecek açısından) müşkül. Bence yapılacak şey kalmamıştır.”

02 ARALIK 1916 - Rusya’da Başbakanlığa Alexandr Trepov getirildi. Yeni Başbakan’ın Duma’da yaptığı konuşmada, “Karadeniz Boğazı ve Konstantinopol’ün anahtarları, Bizans kapılarında Oleg’in kalkanı, meçhul zamanlardan beri Rus milletinin devamlı hülyası olmuştur.” dedi.

04 ARALIK 1916 - Sadrazamlığa verilen raporda, Rus istilası ve Ermeni katliamları karşısında Anadolu’nun dört bir köşesine göç eden Türklerin sayısının 300 bine ulaştığı açıklandı.
Uzmanların bu konudaki görüşleri şöyledir:
“Bu son derece önemli harita ve rapor, 1915-1916’da Rus işgali sırasında topraklarından uzaklaştırılarak topyekûn göçe zorlananların, Müslümanlar olduğunu ortaya koyuyor. Rapordaki rakamlara göre, Trabzon’dan Samsun ve Amasya tarafına göçenlerin sayısı 79 bini bulmuş, Erzurum ve çevresinden Sivas yoluna takip ederek İç Anadolu illerine göçenler ise 16 bin civarında, Erzurum’un güneyi ile Van’ın batısından göçen 5 bin mülteci, 3 iskân bölgesi olan Elazığ, Adıyaman ve Malatya’ya gelmiş. Van, Bitlis ve Muş’tan Diyarbakır’a gidenlerle ise, Adana’dan Halep’e uzanan Güney Anadolu şehirlerine yerleştirilmiş olup, bunların sayıları da 200 bini bulmuştur. Böylece toplam 300 bin Müslüman bulundukları yerlerden göç etmek zorunda kalmışlardır.”

05 ARALIK 1916 – Ordu Komutanı, Mustafa Kemal Paşa’ya, Van Hareket Müfrezesi hakkındaki teklifini kabul ettiğini bildirdi.

07 ARALIK 1916 - Dâhiliye Nezareti, Sadaret Makamı’na sunduğu raporunda, nakil ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin sayısı 702.900 olarak belirtildi. Ayrıca, nakil ve iskân maksadıyla 1915 yılında 25 milyon, 1916 Ekim sonuna kadar 86 milyon kuruş harcandığı ve yılsonuna kadar da 150 milyon kuruş daha sarf edileceği kaydedildi.

21 ARALIK 1916 - ABD Başkanı W. Wilson, savaşan taraflara barış için çağrıda bulundu.

21 ARALIK 1916 - Rusya Dışişleri Bakanı Pokrovski, Londra’daki Büyükelçi Benkendorf’a gönderdiği telgrafında Rusya’nın menfaatleri açısından acil yapılması gerekli olan işleri açıkladı.
Rusya Dışişleri Bakanı Pokrovski’nin telgrafı şöyledir:
“İstanbul ve Boğazlar meselesinin bizim lehimizde halli; Ermeni vilayetlerinin tarafımızdan işgali ve Küçük Asya’nın gelecekteki düzeni bizim için birinci derecede önem taşımaktadır.”
Bu telgrafın orijinalinde Rus Çarı II. Nikola’nın kendi el yazısı ile “Doğru, Çarskoyeselo, 12 Aralık 1916” ibaresi yazılıydı.

22 ARALIK 1916 - İsviçre, ABD Başkanı W. Wilson’un çağrısını sevinçle karşıladığını açıkladı.

23 ARALIK 1916 - Mustafa Kemal Paşa, Gökdere Dağı, Çille Dağı savunma hattında incelemelerde bulunmak amacıyla Sekerat’tan ayrıldı.

24 ARALIK 1916 - Mustafa Kemal Paşa Dökdere Dağı’ndaki birlikleri teftiş etti.

25 ARALIK 1916 - Mustafa Kemal Paşa, emrindeki birlikleri teftişe devam etti.

26 ARALIK 1916 - Almanya, ABD Başkanı Wilson’un barış çağrısına olumlu cevap verdi.

29 ARALIK 1916 - Rusya’da Duma Meclisi’nde Kadetlerin sözcüsü olan tanınmış siyasetçi Milükov, kürsüden hükümeti ağır biçimde eleştirdi.

01 OCAK 1917 - Rusya’da, Çar II. Nikola, Duma Meclisi’ni bir ay süre ile tatil etti.

02 OCAK 1917 - 2’nci Ordu Komutanı Ahmet İzzet Paşa izinli bulunduğu İstanbul’dan döndü. Komutanlık Vekâleti görevi sona eren Mustafa Kemal Paşa, Ordu merkezi Sekerat’tan ayrılır, Kolordu merkezi Silvan’a döndü.

İTİLAF ZİHNİYETİ

10 OCAK 1917 - ABD Başkanı Woodrow Wilson’un 18 Aralık 1915 tarihli barış notasına, İtilaf devletleri, başlıca savaş hedeflerinden birinin “Türklerin kanlı zulümleri altında tutulan milletlerin kurtarılması” olduğunu bildirdiler.

10 OCAK 1917 - İtilaf devletleri, Roma’da ortak bir konferans ile W. Wilson’un barış çağrısına cevabî bir nota hazırladılar.
1-Belçika, Sırbistan ve Karadağ’ın savaştan önceki sınırları içinde yeniden kurulması;
2-İşgal altındaki Fransız, Rus ve Romen topraklarının Almanlar tarafından boşaltılması;
3-Milliyet ilkelerinin uygulanması;
4-Polonya’nın yeniden kurulması;
5-Avrupa’da hürriyetin ve güvenliğin sağlanması için gerekli önlemlerin alınması.

12 OCAK 1917 - Rus Çarı, İngiltere Elçisi Buchanan’a, “Ben mi halkımın tekrar itimadını kazanmalıyım, yoksa o mu benim itimadımı kazanmalıdır?” diye sordu.

22 OCAK 1917 - ABD Başkanı W. Wilson, senatoda yaptığı konuşmasında, barışın taraflardan hiç birisinin ezilmeden sağlanması gerektiğini vurguladı. “Zaferi olmayan bir barış elde etmeliyiz.”

25 ŞUBAT 1917 - Fransa ile Rusya arasında, savaş sonrası sınırlarını belirleyen gizli bir anlaşma imzalandı.

RUSYA’DA KITLIK

04 MART 1917 - Rusya’nın başkenti Petersburg’da, Rusya’da yaşanmakta olan ve her geçen gün artan kıtlık sebebiyle, halk fırınları yağma etti.

08 MART 1917 - Rusya’da Petrograd Ayaklanması oldu. Petersburg’da “Barış ve Ekmek” isteğiyle büyük gösteri ve grevler yapıldı.
Kadınlar Günü sebebiyle önce kadınların başlattığı bu greve tramvay işçilerinin, diğer sektörlerden işçiler ve esnaf katıldı. 90.000 işçinin desteklediği gösteri, olayın siyasi bir niteliğe ve genel bir greve dönüşmesine sebep oldu. Rusya İçişleri Bakanı Protopopov olayı şöyle değerlendirdi: “Rusya’da elli yıldan beri ayaklanma olmaz.”

09 MART 1917 - Rusya’da ihtilal başladı. Rusya’daki sokak gösterileri devam etti. Gösteriye katılanların sayısı 197.000 kişiye yükseldi. Rusya İçişleri Bakanı Protopopov, göstericilere ateş açılması için hükûmet kuvvetlerine emir verdi.

10 MART 1917 - Rusya’daki sokak gösterileri bir ayaklanma halini aldı. Ayaklananlar Finlandiya Garı’nı ve tersaneyi işgal ettiler. Bugün işçilerin % 80’i ve öğrenciler gösterilere katıldılar. Hapishanelerdeki siyasi tutuklular serbest bırakıldı.

11 MART 1917 - Rusya’nın başkenti Petersburg’da patlak veren ayaklanma yayılarak devam etti. Rus Çarı II. Nikola Duma’yı geçici olarak tatil etti.

RUSYA’DA İHTİLAL

12 MART 1917 – Petrograd’da ihtilal oldu. Süratle diğer şehirlere yayıldı.
Petersburg’da başlamış olan ayaklanma ayılarak devam etti. Başta Valinsky Alayı olmak üzere pek çok askerî birliğin olaya karışması sebebiyle, ayaklanma bir ihtilal karakteri aldı. Halk dükkânları yağmaladı. 160.000 kişilik bir ihtilalci kitle ortaya çıktı. Hapishanelerdeki siyasi tutuklular tamamen salınıverdiler. Eski Rus takvimine göre “1917 Şubat Devrimi” başladı. Valinsky Alayı’nın gösterilere katılması üzerine Rusya’daki Trepov hükümeti istifa etti. Duma üyeleri, bir kurucu meclis kuruluncaya kadar, Duma Geçici Yürütme Komitesi kurdular. Sosyalist işçi temsilcileri Petrograd İşçi ve Asker Sovyetini kurma kararı aldılar.

12/13 MART 1917 - Rus Çarı II. Nikola, bulunduğu Mogilev’deki ordu karargâhında, ihtilalcilerin kendisini tahttan indirdiği haberini aldı. Bunun üzerine General İvanov komutasındaki bir kuvveti ihtilalcilerin üzerine gönderdi. Çar’a bağlı çok sayıda askerî birlik ihtilalcilere teslim oldu.

13 MART 1917 - Rusya’da İzvestia gazetesi, Geçici Sovyet Komitesi adına Rus halkına yönetimi alması çağrısını yaptı.

13 MART 1917 - Rus Çarı II. Nikola, yoğun olayların yaşandığı başkent Petersburg’a gitmek için Mogilev’deki ordu karargâhından trenle hareket etti. Trenin yolu ihtilalciler tarafından kesildi. Çar yolunu değiştirerek Pskov’daki kuzey karargâhına döndü.

14 MART 1917 - Rusya’da, Kerenskiy’in başkanlığında geçici bir hükûmet kuruldu.

RUS ASKERİ BEYAZ BAYRAK AÇTI

08 NİSAN 1917 - Türk-Rus Cephesi’nde, Rus askerleri beyaz bayrak açıp, “Yaşasın Cumhuriyet” diye slogan atarak, savaşmak istemediklerini bildirdiler

11 NİSAN 1917 - İsviçre’de bulunan V. İ. Lenin Rusya’ya hareket etti.

12 NİSAN 1917 - Rus Geçici Hükûmeti Estonya’nın özerk bir eyalet olmasına karar verdi.

12 NİSAN 1917 - Rus Dışişleri Bakanı Muliyokov, Müttefik Devletlere, Rusya’nın hiçbir yabancı toprağında gözü olmadığını belirten bir nota verdi.

16 NİSAN 1917 - Lenin ve arkadaşları Alman Hükûmeti’nin verdiği özel izinle zırhlı ve mühürlü bir vagonla, Alman işgali altındaki topraklardan geçerek Petersburg’a geldiler.

17 NİSAN 1917 - Vladimir İlyiç Lenin, Petersburg’da “Nisan Tezleri” diye anılan görüşlerini açıkladı.

OSMANLI PASTASI

19 NİSAN 1917 - İngiltere, Fransa ve İtalya arasında üçlü Saint Jean De Maurienne Antlaşması imzalandı.
Gizli Sykés-Picot anlaşmasının Roma’da öğrenilmesi İtalyan hükümetini telâşlandırdı. 1915 Nisan’ında Londra’da imzalanan anlaşma durumunu tespit gerekiyordu. Londra’daki İtalyan Büyükelçisi Marki İmperiali 1916 Kasım’ında İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na bir memorandum takdim ederek İtalya taleplerini bildirdi. Bunlardan bazıları Sykés-Picot anlaşmasındaki Fransızların talepleriyle çatışma halinde idi. Menfaatler çatışması gerginlik yaratmadan bir çözüm yolu bulmak için 20 Ocak 1917’de İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nda dört İtilaf devleti temsilcileri İtalya’nın Doğu Akdeniz’deki menfaatlerini tespit için toplandılar.12 Şubat 1917 tarihli toplantıya İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour Güney Batı Anadolu’da İtalya nüfuz mıntıkasını tespit eden bir harita ile gelmişti. Kendi tabirine göre “bu nüfuz mıntıkası önem bakımından Fransız nüfuz mıntıkasına eş olacak fakat ona müdahale etmeyecekti.” Büyükelçi İmperiali Kasım’daki İtalyan taleplerinden bu kadar değişik bir tasarıyı müzakere etmeyi reddetti. 19 Nisan 1917’de mesele Fransız-İtalyan sınırındaki küçük bir dağ köyü olan Saint-Jean de Maurienne’de bir tren vagonunda toplanan başbakanlar arasında görüşülürken Rusya’da ihtilal olmuş ve geçici hükûmet kurulmuştu. Bunun için Rusya bu toplantıda temsil edilemiyordu. İtalya talepleri hazır bulunan İngiltere ve Fransa Başbakanları tarafından Rusya’nın muvafakatinin sağlanması şartı ile kabul edildi. Fakat Rusya’da patlak veren Bolşevik ihtilali sebebiyle bu muvafakat hiçbir zaman sağlanamamıştır.
St. Jean de Maurienne anlaşmasına göre İzmir bölgesi İtalyanlara verilecekti. Rusya’nın muvafakatinin alınmasından ötürü bu anlaşma yürürlüğe giremediğinden Yunan Başbakanı Venizelos Paris Barış Konferansı’na müracaat ederek İzmir’in Yunanistan’a verilmesini istedi. Bu istek kabul edildi. Bilhassa İngiltere Yunanistan’ın İtalya’dan daha fazla İngiliz siyasetine uyacağını umduğundan İtalyanlara vadedilen bu bölgenin Yunanlılara verilmesini desteklemişlerdi.

21 NİSAN 1917 - Rus donanması Giresun ve Ordu’yu bombardıman etti.

.. NİSAN 1917 - İsveçli Sven Hedin, Deyr’de bulunduğu sırada buraya göç eden Ermeniler ile karşılaştı.
İsveçli Sven Hedin Deyr’de bulunur. Araplar’ın siyah çadırları yanında Fırat kenarında yüzden fazla beyaz çadır görür, bunlar İstanbul’dan Halep-Meskene-Rakka yolu ile Deyr’e gelen, gelmeye zorlanan Ermenilerdir. Aralarında Kafkas cephesi sınırlarından gönderilenler de vardır. Sven Hedin bunların sayılarını 5.000 kadar tahmin eder.

28 NİSAN 1917 - 2’nci Kafkas Türk Kolordusu karşısındaki 153’üncü Rus Alayı askerleri, ellerinde “Yaşasın Cumhuriyet” yazılı bayraklar olduğu halde, konuşma isteğinde bulundular.

30 NİSAN 1917 - Muş Ruslardan geri kurtarıldı.

03 MAYIS 1917 - Birinci Genel Kuzey Kafkasya Kongresi başladı.

03 MAYIS 1917 - Rusya’da Petersburg Sovyet’inin düzenlediği barış lehine gösteriler, Anayasacı demokratlar (Kadetler) ile Bolşevikler arasında çatışmalara sebep oldu.

04 MAYIS 1917 - Rusya’da ayaklanma oldu.

05 MAYIS 1917 - Karlıova Ruslar tarafından işgal edildi.

07 MAYIS 1917 - Birinci Kuzey Kafkasya Kongresi’nin çalışmaları sona erdi.

09 MAYIS 1917 - Kafkas Rus Geçici Hükûmeti, Rusya’nın işgalindeki Doğu Anadolu’daki sivil idareye Ermenilerin atanmasını uygun gördü.
Aslında Geçici Hükûmet’in bu kararının ardında acil bir siyasi tavır yatıyordu. Çünkü devrimle birlikte ordu kendi kendini terhis etmiş ve Rusya’nın içlerine doğru akmaya başlayan asker akını karşısında yönetim, selefinin savaştaki kazançlarının bekçiliğini Ermenilere yaptırmayı istemişti. Böylece Ruslar Doğu Anadolu’yu Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon vilayetlerine bölerek, başlarına mülkî amir olarak, Rusya’dan gelen Ermenileri tayin ettiler.

09 MAYIS 1917 - Dersimliler, Kemah’ın doğusunda ani bir baskınla Ruslara ağır zayiat verdiler. Rus birlikleri geriye atıldı.

İNGİLTERE’NİN HEDEFİ

10 MAYIS 1917 - İngiltere Başbakanı Lloyd George, Avam Kamarası’nın gizli oturumunda İngiltere’nin savaş sırasında Afrika’da ele geçirdiği Alman sömürgelerini geri vermeyeceğini ve Türkiye’nin de Filistin ve Mezopotamya’yı elinde tutmasına izin verilemeyeceğini açıkladı.

12 MAYIS 1917 - Ovacık (Mareşal Çakmak) Rus işgalinden kurtarıldı.

YENİ HÜKÛMET

13 MAYIS 1917 – Rusya’da Prens G. Y. Lvov başkanlığındaki geçici hükümetin Dışişleri Bakanı Milyakov ve Savaş Bakanı Guçkov, savaş lehindeki tutumları sebebiyle istifa ettiler.

15 MAYIS 1917 - Karlıova Rus işgalinden kurtarıldı.

15 MAYIS 1917 - Ovacık (Mareşal Çakmak) Ruslar tarafından tekrar işgal edildi.

17 MAYIS 1917 - Leon Troçki, Londra’dan Petersburg’a geldi.

18 MAYIS 1917 – Rusya’da G. Y. Lvov başkanlığında geçici bir koalisyon hükümeti kuruldu.

18 MAYIS 1917 - 2’nci ve 3’üncü Osmanlı Orduları Kafkas Ordular Grubu adı altında birleştirildi.

19 MAYIS 1917 - G. Y. Lvov başkanlığında Rusya’da kurulan yeni koalisyon hükümeti, ilhaksız ve milletlerin kendi kaderlerini kendilerinin belirlemeleri temeline dayanan yeni barış tezini, Dışişleri Bakanı Çerçenko’nun notasıyla, Müttefik Devletlere bildirdi.

24 MAYIS 1917 - Karlıova yeniden Ruslar tarafından işgal edildi.

25 MAYIS 1917 - Rus muhripleri Sinop’u bombardıman etti.

28 MAYIS 1917 - Hollandalı ve Rusyalı sosyalistler, Stockholm’de bir sosyalist kongrenin toplanması için ortak çağrıda bulundular.

29 MAYIS 1917 – Rus donanması Sinop, Samsun, Ordu ve Ünye’yi bombardıman etti.

06 HAZİRAN 1917 - Tunceli (Kalan-Mameki), Hozat (Dersim), Mazgirt ve Nazımiye Rus işgalinden kurtarıldı.

12 HAZİRAN 1917 - Rus General Yudeniç görevinden istifa etti.

13 HAZİRAN 1917 – Rusya’daki yeni hükûmet, İtilaf devletleri’ne, savaş amaçlarının yeniden gözden geçirilmesini isteyen bir nota gönderdi.

16 HAZİRAN 1917 – Rusya’da 1. Sovyet Kongresi toplandı.

16 HAZİRAN 1917 - Bir Rus uçağı Suşehri’ni ve Gömeç’i bombardıman etti.

18 HAZİRAN 1917 - Krenski Hükûmeti Rusya’da cumhuriyeti kurdu.

29 HAZİRAN 1917 - Lloyd George, Glaskow nutkunda, Türkiye için, cennet Mezopotamya’yı çöle, Ermenistan’ı mezbahaneye çevirmiştir, dedi.
Lloyd George, nutkunda şunları söylemiştir:
“Mezopotamya Türk değildir, hiçbir zaman Türk olmamıştır. Mezopotamya’da bir Türk, bir Alman kadar yabancıdır. Türk’ün burayı nasıl yönettiği ise, herkesçe bilinmektedir. Mezopotamya eskiden cennet bahçesiydi. Şimdi ne durumdadır? Türkiye’nin cennet bahçesini ne duruma getirdiğini görmek için şu müthiş raporu okumalısınız. Eskiden uygarlığın beşiği, tapınağı ve buğday ambarı olan bu yer, Türklerin egemenliği altında çöl olmuştur. Mezopotamya’nın geleceği hakkında kararı, toplandığı zaman Barış Konferansı verecektir. Fakat bir şey şimdiden kesindir. Mezopotamya, Türk’ün yakıp yıkıcı zorbalığına yeniden asla bırakılmayacaktır. Türk, bu ünlü ülkenin uygarlık adına olsa olsa gözeticisiydi. Ama ne gözetici! Görevini yerine getirmedi. Dünya işlerini düzenleyecek Barış Konferansı tarafından gözeticilik, daha adaletli ve daha yetenekli ellere verilmelidir. Bu görüş, Ermenistan için de doğrudur. Ermenistan, onu korumakla görevli halkın öldürdüğü masumların kanıyla ıslanmıştır.”

16 TEMMUZ 1917 - Rus Ordusu’nun cephelerdeki başarısızlığı sebebiyle Petersburg’da kanlı gösteriler yapıldı.

16 TEMMUZ 1917 - Ruslar Bayburt’u işgal ettiler.

17 TEMMUZ 1917 - Petersburg’daki gösteriler yayılarak devam etti.

BAYBURT’TA KATLİAM

17 TEMMUZ 1917 - Bayburt’un işgalinin ikinci günü, Ermeni çeteciler Yukarıkırzı köyünde katliama giriştiler.
17 Temmuz 1917, yani Bayburt’un işgalinin ikinci günü, bir grup Ermeni Yukarıkırzı köyüne gidiyor. Köyün kızları, gelinleri korkularından içten içe geçilmekte olan bir evde saklanıyorlar. Lakin aynı köyden bir Ermeni karısı, saklanılan bu yeri baskıncı Ermenilere haber veriyor. Köydeki tek erkek Süleyman Ağa bu arada şehit ediliyor. Ermeniler eve giriyorlar. Saklananlar çığlık çığlığa kaçışıyorlar. Bu kargaşalık sırasında bir gelincik kendisini tecavüzden kurtaramıyor. Doğru bir su kuyusunun başına gidiyor ve “Bacılar!.. Ben cephedeki erimin namusunu koruyamadım, bu namus ancak böyle temizlenir!” diyerek kendini su kuyusuna atıyor. Söylendiğine göre köydeki 18 kız ve gelin namuslarını, namus düşmanlarından ancak bu yolla kurtarıyorlar.

18 TEMMUZ 1917 - Rusya’da Lvov Hükûmeti, Petersburg’daki gösterileri, cepheden getirdiği birliklerle bastırdı. Başta Troçki olmak üzere çok sayıdaki Bolşevik lider tutuklandı. Lenin Finlandiya’ya kaçtı.

20 TEMMUZ 1917 - Rusya’da Başbakan Prens Lvov, Petersburg’daki olaylar sebebiyle görevini vekâleten Krenski’ye bırakarak istifa etti.

22 TEMMUZ 1917 - Rusya’da Kazan Meclisi, Müslüman İdil-Ural Devleti’nin kurulduğunu ilan etti. Cumhurbaşkanlığı’na Sadri Maksudi (Arsal) Bey seçildi.

30 TEMMUZ 1917 - Ruslar, Muş’un kuzey doğusundaki Ebulbahar köyünü işgal ettiler.

01 AĞUSTOS 1917 – Rus Orduları Başkomutanlığı’na General L.G. Karnilov getirildi.

06 AĞUSTOS 1917 - Rusya’da Krenski başkanlığında geçici bir hükûmet kuruldu.

ERZURUM’DA YAĞMA

..AĞUSTOS 1917 - Ermeni çetecilerden kurulu birlikler, Erzurum’da, Türklerden silah toplamak bahanesiyle eziyet edip yağmacılık yaptılar.
Erzurum’da Rus İkinci Topçu Alayı Komutanı Yarbay Twerdo-Khlebof’un hatıratında şöyle anlatmaktadır:
“1917 yılında bilhassa erlerden kurulan Erzurum İhtilal Yürütme Komitesi, Türk ahaliden silah toplamak bahanesiyle her tarafı aramağa başladı. Aramalar düzgün bir surette yürütülmediğinden, biraz sonra yağmacılığa döndü. Erler tarafından pek geniş olarak yağmacılık devam etti. Yağmacılıkta en ileri gidenler, savaşta korkak olan Ermeni erleri olmuştur.
Bir gün at üstünde şehir sokaklarından birinden geçerken, birçok Rus erleri yığını, başlarında bir Ermeni neferi olduğu halde, yetmiş yaşındaki iki Türk’ü bir yere sevk ediyorlardı. Ermeni neferinin elinde tel örgüsünden bir kırbaç bulunup, kızgınlığından benzi atmıştı. Yollar pek çamurlu idi. Ermeni neferleri bu zavallı yaşlı Türkleri, çamurların içinde sokağın bir yanından, öbür yanına sürüklüyorlardı. Neferleri kandırmak için, çok çalıştım. Bu yaşlılara insan gibi davranmalarını söyledim. Kalabalığın başında bulunan Ermeni nefer, elindeki tel örgüsü kırbacı ile üzerime yürüyerek:
“-Siz bunları koruyorsunuz öyle mi? Onlar bizi kesiyor, bunlara yardımcı çıkıyorsunuz, değil mi?” diye bağırdı. Toplanmış olan öteki Ermeniler de, onun tarafını tuttular. O zamanda Rus neferleri o derecede şımarmıştılar ki, her yerde subayları dövmekte ve hatta öldürmekte idiler. Durumum kötüleşmişti. Subay Komutasında itaatli bir Devriye Kolu çıkınca, ahval değişti. Ermeniler hemen ortadan savuştu; Rus neferleri de yaşlıları hakaretsiz götürmeye başladılar.”

15 AĞUSTOS 1917 - Dersim’de aşiretler, Karacakale’yi, Rus ve Ermenilerin elinden kurtardılar.

28 AĞUSTOS 1917 - Solhan (Buğlan) Ruslardan kurtarıldı.

RUSLAR BİRBİRİNE DÜŞTÜ

05 EYLÜL 1917 - Rus Başkomutanı Karnilov, Krenski Hükûmeti’ni darbe ile uzaklaştırmak amacıyla “Vahşi Tümen” olarak bilinen Kazak Süvari Birliği’ni Petersburg üzerine gönderdi.

09 EYLÜL 1917 - Rusya’da Başkomutan General Karnilov darbe girişiminde bulundu. Bolşevik Partisi Merkez Konseyi işçileri ve askerleri darbecilere karşı silahlı mücadeleye çağırdı. Karnilov’un darbe girişimi bastırıldı.

09 EYLÜL 1917 - Rusya’da Krenski Hükûmeti, gelişen olaylar ve yoğun istifalar sebebiyle çekildi.

12 EYLÜL 1917 - Yahudi M. Kohen, Der Kommonist gazetesinde Yahudilik ve Komünizm üzerine yazısında, “...büyük Rus İhtilali Yahudilerin eseridir.” dedi.

13 EYLÜL 1917 - Rusya’da Petersburg Sovyeti seçimlerini Bolşevikler kazandı. Bu Sovyet’in başına da Troçki getirildi.

14 EYLÜL 1917 - Rusya’da hükûmet darbesi yapmak için harekete geçmiş olan L. G. Karnilov kuvvetleri dağıtıldı.

15 EYLÜL 1917 - Rusya’da darbe girişiminde bulunan L. G. Karnilov yakalandı.

25 EYLÜL 1917 - Rusya’da Menşevikler ve sosyalist devrimciler, kurucu meclis toplanıncaya kadar ön parlamento niteliğinde “Cumhuriyet Geçici Konseyi” kurmayı kararlaştırdılar.

16 EKİM 1917 - Rusya’da Petersburg’da toplanan Sovyet Merkez Komitesi, 16 Temmuz’da Finlandiya’ya kaçan Lenin’in ülkeye dönmesine karar verdi.

20 EKİM 1917 - Lenin, Finlandiya’dan gizlice Petersburg’a geldi.

20 EKİM 1917 - Krenski, Rusya’da Cumhuriyet Geçici Meclisi’ni gizlice toplantıya çağırdı.

SİLAHLI AYAKLANMA KARARI

23 EKİM 1917 - Rusya’da Bolşevik Merkez Komitesi silahlı ayaklanma kararı aldı.
Komite toplantısında Lenin, işçi ve köylü iktidarının kurulması ve silahlı mücadele başlatılabilmesi için politik durumun çok elverişli olduğunu söyledi. Ayaklanmanın II. Sovyet Kongresi’nden önce başlatılması gerektiğini söyleyen Lenin’e, Karnanev Zinoviev, zamanın erken olduğu gerekçesiyle karşı çıktı. Çerjinski Siverdlov Stalin ve Troçki’nin Lenin’i desteklemesi ile ayaklanma kararı alındı.

29 EKİM 1917 - Rusya’da Bolşevik Merkez Komitesi, Stalin başkanlığında bir Askerî Devrim Merkezi kurdu.

03 KASIM 1917 - Stockholm’deki Türk maslahatgüzarı Esat Bey, Bolşeviklerin kudret ve nüfuzlarının gittikçe arttığına, iktidara geldikleri takdirde tazminatsız ve ilhaksız barış isteyeceklerine dair bir telgraf gönderdi.

03 KASIM 1917 - Rusya’da Petersburg garnizonu, Petersburg Sovyet Askerî Merkezi’nin emrine girdi.

06 KASIM 1917 - İngiltere Avam Kamarası’nda konuşan Dışişleri Bakanı Balfour, Osmanlı azınlıklarının hürriyetlerine kavuşacaklarını müjdeledi.

06 KASIM 1917 - Rusya’da Bolşevik Merkez Komitesi, Petersburg’da Smolny Enstitüsü’nde karargâh kurdu.

06 KASIM 1917 - Rusya’da, Başbakan Krenski, Bolşevik gazete ve matbaaların kapatılması ve Bolşevik Merkez Komitesi’nin yayın organı olan Rapoçi Put gazetesine ait tesislerin zırhlı araçlarla tahrip edilmesi için emir verdi.

06/07 KASIM 1917 - Rusya’da Bolşevikler 10.000 kişinin katılımıyla Petersburg’da ayaklandılar. Kentin önemli noktalarını, postaneleri, silah depolarını, istasyonları ve antrepoları ele geçirdiler.

07 KASIM 1917 - Lenin’in idare ettiği Komünist-Bolşevik Partisi, Petrograd’da yaptıkları bir hükûmet darbesi ile Kerenskiy’in “Geçici Hükûmet”ini devirerek iktidarı ele geçirdi.

07/08 KASIM 1917 - II. Sovyetler Kongresi Petersburg’da Smolny Enstitüsü’nde toplandı. 340 Bolşevik, 60 sosyalist devrimci, 809 Menşevik ve diğer gruplardan üyelerin katıldığı kongrede barış, toprak ve yeni hükûmet meseleleri ele alındı.

08 KASIM 1917 - Türk kuvvetleri, Rus cephelerini işgale başladılar.

08 KASIM 1917 - Büyük Bolşevik İhtilali oldu. Eski Rus takvimine göre buna “Ekim Devrimi” denildi. Bolşevikler yönetime el koydular. Petersburg’da eski hükûmetin son direniş noktası olan Kışlık Sarayı ele geçirildi. Krenski ABD elçiliğine ait bir otomobille Petersburg’dan kaçtı.

2. SOVYET KONGRESİ

08 KASIM 1917 - II. Sovyetler Kongresi, Barış Kararnamesi’ni kabul etti.
Bu kararnameye göre: “Hükûmet güçsüz olan halkların ele geçirilmiş olan topraklarını, güçlü ve zengin milletler arasında bölüştürme amacını güden bu savaşa devam etmeyi, insanlığa karşı işlenmiş en büyük cinayet olarak kabul etmektedir. Sovyet Hükûmeti hiç ayırımsız, bütün milletler bakımından adaletli şartlar içinde bu savaşa son verecek olan barış antlaşmasını hemen imzalamaya kararlı bulunduğunu resmen ve açıkça bildirmektedir.”

08 KASIM 1917 - II. Sovyet Kongresi, savaş boyunca devletler tarafından imzalanmış bulunan gizli anlaşmaları yayınlama kararı aldı.

08 KASIM 1917 - II. Sovyet Kongresi, büyük toprak sahiplerinin topraklarına tazminatsız el konulmasını bütün toprakların devlet mülkiyetine geçirilmesini ön gören “Toprak Kararnamesi”ni kabul etti.

08 KASIM 1917 - Stockholm’deki Osmanlı maslahatgüzarı Esat Bey, Bolşeviklerin Petersburg’u ele geçirdiklerini, geçici Rus Hükûmeti’ni ilga ettiklerini ve bakanları tutukladıklarını bildirdi.

08 KASIM 1917 - Yeni Sovyet iktidarı savaşan devletlere barış bildirisi yayınladı.
Yeni hükûmet, iktidarı ele geçirdiğinin ikinci günü savaşan devletlere “hemen savaşa son vermeleri, ateşkes imzalamaları, hiçbir toprak parçası ilhak etmeksizin ve savaş tazminatı ödemeksizin, tam anlamıyla demokratik ve adil bir barışa varmaları” çağrısında bulundu.

09 KASIM 1917 - II. Sovyetler Kongresi’nde Halk Komiserleri Konseyi (Sovnarkom) kuruldu. Başkanlığa Viladimir İlyiç Lenin, Dışişleri Bakanlığı’na da Troçki getirildi.

09 KASIM 1917 - Petersburg’dan kaçan Krenski, General Krassnov’un Gaçina’da desteğini aldı.

12 KASIM 1917 - Devrik Rus Başbakanı Krenski, Gaçina’da, Kazak Süvari Kolordu Komutanı General Krassnov’un başında bulunduğu bir Kazak birliği ile Petersburg üzerine yürüdü.

12 KASIM 1917 - Sovyetlerin İstanbul’daki elçisi Marki Pallaviçini, Osmanlı Hariciye Nazırı Ahmet Nesimi Bey’le görüşerek barış konusunda destek aradı.

13 KASIM 1917 - Krenski’ye bağlı kuvvetler, Bolşevik kuvvetler tarafından Pulkova’da mağlup edildi.

14 KASIM 1917 - Krenski’ye bağlı Kazak askerleri Bolşeviklere teslim oldular. Krenski kılık değiştirerek kaçtı.

14 KASIM 1917 - Rusya’da halk mahkemeleri kuruldu. İşçilere fabrikaları kontrol etme yetkisi verildi.

HALKLARIN HAKLARI

15 KASIM 1917 - Bolşevikler, “Halkların Hakları Bildirgesi”ni yayınladılar. Sovyet Halk Komiserleri Konseyi yayınladıkları deklarasyon ile her milletin kendi kaderine hakim olması ilkesi kabul edildi.
Başka bir deyişle, Kafkasya’daki milletlerin Rusya bünyesinden ayrılması ve kendi bağımsız devletlerini kurmaları onaylanıyor; din ve ırk ayrımına bağlı ayrıcalıklar reddedilerek azınlıkların millî gelişmelerine engel tanınmayacağı ilan ediliyordu. Aynı hakların Rus işgali altındaki Türk Ermenistan’ına da verilmesi ve Rus-Türk sınırında bir Ermenistan’ın bulunması, elbette Rusya menfaatleri bakımından çok lüzumlu görülüyordu.

15 KASIM 1917 - Rusya’da Bolşevikler, Moskova’yı ele geçirdiler.

15 KASIM 1917 - Maveray-ı Kafkas Komiserliği adını taşıyan geçici bir hükûmet kuruldu.

ERZURUM’DA YAĞMA

..KASIM 1917 - Bolşevik İhtilali’nden sonra, Ermeniler, Erzurum’da Türklere karşı iyi davranarak durumu düzeltmeye çalıştılar. Ancak daha sonra cinayetlerine ve yağmalarına başladılar.
Erzurum’da Rus İkinci Topçu Alayı Komutanı Yarbay Twerdo-Khlebof’un hatıratında şöyle anlatmaktadır:
“Rus Birliklerinin 07 Kasım 1917 Bolşevik İhtilali üzerine Cephe’den kendi kendilerine dağıldıkları sırada, Cephe’de kalan veya buralara koşuşan Ermenilerin, geriden öteki milletlere mensup birlikler gelinceye kadar, Türk köylülerine pek çok vahşetler yapmak korkusu belirmişti. Ermenilerin ileri gelenleri, böylece bir hal zuhur etmeyeceğini pek kuvvetle güvenip söylüyorlardı. Türk-Ermeni arasında tam barışmaya çalışıp muvaffak olacaklarını ve bu uğurda her türlü teşebbüslerde bulunduklarını, ortaya atıyorlardı. Geceleri bu durgunluk ve sessizliğin kurulabileceği, düşünülebiliyordu.
Gerçekten de önceleri, bu söz vermeye inanacak haller beliriyordu. Meselâ Rus neferleri tarafından kışla ve tavla haline getirilen Erzurum’daki camiler, boşaltılıp temizleniyor ve bir daha oturulmaya ayrılmıyordu. Türk ve Ermenilerden kurulan Şehir Milisleri teşkil olunuyor, adam öldüren ve yağma edenlerin muhakemesi için Divanıharpler kurulmasını, Ermeniler, yüksek sesle istiyorlardı.
Bunların hepsinin, hile ve tuzak olduğu sonradan anlaşılmıştı. Milis Teşkilatı’na giren Türkler, pek çabuk bundan vazgeçtiler. Çünkü Milis Teşkilatı’na giren Türklerin pek çoğu, gece karakollarından dönmemeğe ve ne olduklarına dair bilgi alınamamaya başlandı. Şehir dışına, “çalıştırılmağa götürülen” Türkler de geri dönmüyordu. En sonunda kurulabilen Divanıharp, kendisini idama mahkûm edeceği suçlulardan korkarak, hiç kimseyi cezalandıramıyordu. Tek-tek yağmalar ve öldürmeler çoğalmağa başladı.”

20 KASIM 1917 - Sovyet Hükûmeti, bir radyo mesajı ile Rus Ordusu Başkomutanı Dukonin’e, İttifak devletlerine ateşkes önerisinde bulundu. Ancak Dukonin bu emre uymadı.

20 KASIM 1917 - Ruslar, Kiğı’nın –o zamanki- ilçe sınırlarını terk ederek Erzurum’a doğru yöneldiler.

SOVYET HÜKÛMETİ

22 KASIM 1917 - Sovyet Hükûmeti, Rus Orduları Başkomutanı General Dukhonin’e Almanlarla mütareke akdini görüşmek üzere mütarekeciler göndermesi istendi Dukhonin’in bu emri reddetmesi üzerine, azledilerek yerine Teğmen Krılenko Başkomutan tayin edildi.

22 KASIM 1917 - Petersburg’da bulunan müttefik diplomatları, Sovyet Hükûmeti’nin bütün cephelerde ateşkes isteyen notasına cevap vermemeyi kararlaştırdılar.

22 KASIM 1917 - Müttefik Devletleri, Rus genel karargâhındaki askerî misyon şeflerine, azledilen General Dukonin’i (Dukhonin) desteklediklerini bildirdiler.

22 KASIM 1917 - Lenin, cephedeki Rus birliklerine, barışa sahip çıkmaya çağıran mesajlar yayınlamaya başladı.

23 KASIM 1917 - İtilaf devletleri, Rus Başkomutanlığı’na, Sovyet Hükûmeti’nin yeni tavrını protesto eden mesajlar gönderdiler.

24 KASIM 1917 - Rusya, Osmanlı Devleti aleyhindeki gizli anlaşmaları açıkladı.

24 KASIM 1917 - Şemdinli Ruslardan geri alındı.

ERMENİ MESELESİ

24 KASIM 1917 - Sir Mark Sykes, Ermeni meselesi, Turancılığa karşı bir tedbirdir dedi.
Osmanlıların Kafkasya yolu ile Orta Asya’ya doğru genişlemeleri mümkün görüldüğü gibi, Rus İmparatorluğu’nu oluşturan Türk devletlerinde ayaklanma hareketleri belirmişti. Bu gelişmeler, Turancılığın gerçekleşmesine doğru gidebilirdi. Osmanlılar Kafkasya’daki petrol kaynaklarına sahip çıktıkları gibi, Türklerin uyanışı diğer Asya milletlerine de ilham verebilir, sonunda İngiliz devletleri topluluğu sömürgelerinde isyanlarla uğraşmak zorunda bırakabilirdi. Söz konusu endişelerle İngiltere, Türklerin ilerlemesini durdurabilmek amacıyla Ermenilerden medet umdu. Sir Mark Sykes 24 Kasım 1917’de hükümetin görüşünün şu şekilde altını çiziyordu: “Nasıl Arapçılık Türk İslamcılığı’na cevap ise, Ermeni meselesi de gerçekte Turancılığa karşı (İngilizlerin) tedbiridir.” Rusların sahneden çekilmesiyle Ermeni harekâtının baş teşvikçisi İngiltere oldu. İngiliz savaş kabinesi Ermeni askerlerin Kafkas cephesine sürülmesi için Rusya’ya müracaat ettiği gibi, Amerikan Hükûmeti’ne de bu ülkedeki Ermeni gönüllerinin aynı yöreye aktarılmasında aracılığını rica ediyordu. Kendisi de Kafkasya’daki Ermeni gönüllü alaylarını yeniden teçhiz ederek, Türk birliklerine karşı savaştırıyordu.

26 KASIM 1917 - Rus Barış Heyeti, cepheyi aşarak, Alman Ordularının Doğu Cephesi Komutanlığı’na müracaat ederek, derhal bir mütareke yapılmasını istedi.

27 KASIM 1917 - İttifak devletleri, yeni Rus Başkomutanı’nın mütareke önerisine olumlu cevap verdiler.

27 KASIM 1917 - Lenin, Halk Komiserleri Sovyeti adına İngiltere, Fransa, ABD, Belçika, Romanya, Japonya ve Çin hükümetlerine birer nota vererek, barış ya da “amaçsız ve sebepsiz insan kıyımı olan” savaştan hangisini seçtiklerini sordu.

AZERİLER VE GÜRCÜLER

28 KASIM 1917 - Azeriler ve Gürcüler, Sovyetlerden ayrı olarak Mavera-yı Kafkas Komiserliği’ni kurdular.
Bolşeviklerin Rusya’da iktidarı ele almalarından ve takip ettikleri siyasetten tedirginlik duyan sadece Osmanlılar değildi. Kafkasya’daki diğer milletler de –Azeriler ve Gürcüler- kendi kaderlerini Sovyet liderlerinin eline bırakmaktansa, bizzat sahip çıkmayı düşünerek, 28 Kasım 1917’de Tiflis’te buluşacak ve Mavera-yı Kafkas için ayrı bir idare organının teşkiline karar vereceklerdi. Mavera-yı Kafkas Komiserliği; Gürcü, Ermeni ve Azerbaycan mümessillerinden oluşan ve merkezi Tiflis’te bulunan bir nevi “Federasyon” olacaktı. Mavera-yı Kafkas Komiserliği, Petrograd’daki Sovyet Hükûmeti’ni tanımadığını ilan etmekle beraber, Rusya ile bağlarını büsbütün kesmiş de değildi; kendisini “Büyük Rus Cumhuriyeti’nin bir parçası” olarak görmekteydi. Bolşevik iktidarının çok sürmeyeceğine inanmakta ve yakında toplanması gereken “Rusya Kurucular Meclisi”nde ülkenin kaderine ortaklaşa el konulacağına inanmaktaydı.

28 KASIM 1917 - Ruslar, Solhan ilçesini terk ettiler. Böylece Solhan düşman işgalinden kurtulmuş oldu.

30 KASIM 1917 – 3’üncü Ordu Komutanı Vehip Paşa, Rus Generali Przevalskiy’e bir mektup göndererek ateşkes anlaşması teklifinde bulundu.
Bu teklif üzerine Przevalskiy, General Lebedinskiy ile birlikte Tiflis’e giderek, durumu “Mavera-i Kafkas Komiserliği”ne bildirdiler.

03 ARALIK 1917 - Rusya’da idareyi ele geçiren Bolşevikler, Bütün doğu ve Müslüman emekçilerinden yardım isteyen bir beyanname yayınladılar.

03 ARALIK 1917 - Bolşevikler, Osmanlı Devleti’ne kalıcı mütareke teklif ettiler.

04 ARALIK 1917 - Rus “Mavera-i Kafkas Komiserliği” Vehip Paşa’nın teklifini kabul etti.
Komiserliğin adı geçen generallerle birlikte yaptığı 04 Aralık 1917 tarihindeki toplantıda mütareke akdi meselesi görüşüldü. Ve bunun kabulü kararlaştırıldı. Bu yolda Vehip Paşa’ya bir mektup gönderildi.

06 ARALIK 1917 - Osmanlı Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) Ahmet Nesimi Bey, Meclis-i Mebusan’da, Rusya ile iyi komşuluk esaslarını temin edecek bir barış akdedileceğine dair açıklamada bulundu.

..ARALIK 1917 - Kızıl ihtilal sebebiyle Rus ordusuna mensup askerler, komutanlarını da dinlemeyerek savaşı terk edip çekildiler. Yeni Rus Hükûmetiyle yapılan anlaşmalar neticesinde, boşaltılan araziler Ermenilerin hâkimiyetine bırakılır.
Ancak, görülmemiş bir vahşet ve mezalimin perdesi açılmıştır. Rus ordusuna mensup Ermeni asıllı askerler ile yerli Ermeniler birleşerek bu bölgedeki Müslüman halkı katliama başlarlar. Üzerinde çoğu kere Rus askeri kıyafeti bulunan Ermeniler, halkı yol yaptırmak veya benzeri bahanelerle götürürler. (Nereye götürüldüklerini bilmeyen bu zavallıların, sonradan topluca öldürülerek çukurlara doldurdukları anlaşılacaktır.) Halk panik içindedir ve sığınacak, yardım dileyecek bir mercii aramaktadır.

08 ARALIK 1917 - Ruslarla savaşan birliklerimize, on gün savaşın durdurulması emri verildi.

AHILKELEK’TE ERMENİ MEZALİMİ

..ARALIK 1917 - Ermeniler, Ahılkelek çevresinde Müslümanlara karşı mezalimlerini sürdürdüler.
I. .Aksigin Dairesi Müfettişi Dr. Khoreşenof’un hatıraları şöyledir:
“1917 yılının Aralık ayı ortasına doğru Akbabalı (Arpaçay başlarındaki Akbaba bucağından) sekiz Müslüman, (Ahılkelek güneyindeki Khançarlı gölü doğusunda bulunan Rus kolonisi köylülerin oturduğu) Bogdanofka köyünde yaşayan Dukhoborlardan kuruot satın almak için buraya gelmişlerdi. Şunu da baştan belirtelim ki, o sıralarda güvenlik çok yerinde olduğundan, adı geçen Müslümanların yanında silah adına hiçbir nesne yoktu. (Komşu) Hocabek köyünün Ermenileri bunu haber alınca, hemen oraya gelerek bu sekiz Müslüman’dan dördünü hançerleyerek öldürdükten sonra, gözlerini oymuşlar ve dilleriyle gövdelerinin öteki kısımlarını da kesip vücutlarını parça parça ederek, türlü hakaretler yapmışlardır. Kalan dördünü de, tüfekle vurarak öldürmüşlerdir. Bundan sonra, parçalanmış cesetleri ateşte yaktılar; tüfekle öldürülen dördünün cesetlerini de sonradan Akbabalılara verdiler.”

13 ARALIK 1917 – Brest-Litovsk şehrinde, Almanya, Avusturya, Bulgaristan ve Türkiye ile Rusya arasında geçici bir mütareke imzalandı.
On bir madde halinde olan bu mütareke Türkiye adına Berlin’deki askerî ateşe Zeki Paşa tarafından imzalandı; Ruslar-Bolşevikler tarafından da: A. Joffe, L. Kamenev ve Bitsenko imzaladılar. Bu uzlaşma Türkiye ile Sovyet Rusya arasındaki imzalanan ilk resmî vesika idi.
Bu “mütareke anlaşması”na ek olarak aynı tarihte imzalanan bir protokole göre: Bir an evvel sivil esirler ve mamullerin hemen cephe üzerinden iadeleri ve bilhassa kadınlarla 14 yaşına kadar çocukların geri gönderilmelerine gayret edileceği de kararlaştırıldı. Akit taraflar, kendi ellerinde bulunan savaş esirlerinin durumunun iyileştirilmesi babında acele tedbirler alacaklardı. Bunun her iki taraf için de en önemli bir madde olduğu belirtildi. Bundan başka ekonomik ve kültürel münasebetlerin kurulması işine de önem verileceği kaydedildi.

16 ARALIK 1917 - Brest-Litovsk’taki Türk temsilcisi Zeki Paşa ile Sovyet temsilcisi Kamenev görüşmesinde Doğu Anadolu’nun boşaltılması konuşuldu.
Sovyet temsilcisi Doğu Anadolu’nun boşaltılması için bir şart ileri sürmüştü: Bu bölgelerden göçmüş ya da başka yerlere sürülmüş kimselerin, milliyet ve mezhep farkı gözetilmeksizin eski vatanlarına dönmeleri. Bu istekle Ermeni meselesi gündeme geliyordu.

.. ARALIK 1917 - İngiltere Başbakanı Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmasında, Ermenilerin bir daha Türk zulmüne terk edilemeyeceğini vurguladı.
Ermeni davasına sahip çıkan lobilerin baskısı karşısında Hükûmet Başkanı “Britanya’nın bu azizler ırkına sorumluluğunu hiçbir zaman unutmayacaktır.” diye cevap verecektir.

ERZİNCAN ANTLAŞMASI

18 ARALIK 1917 - Osmanlı Devleti ile Sovyet Maveray-ı Kafkas Komiserliği arasında Erzincan Antlaşması imzalandı.
Ruslar, Anadolu cephesinden çekilerek Erzincan’daki Ahlât’a kadar olan istila bölgesinin savunmasını, Rus topçusu ve Rus subaylarının yönetiminde Taşnak Ermenilerine bıraktılar. Ermeniler görülmemiş bir vahşette buradaki Türk halkını kırıp, çoluk, çocuk ve yaşlılara varıncaya kadar yok ederek azlıktan çokluk kurmaya çalışmışlardır.
Rusların işgali altında bulunan Erzincan şehrindeki Türk ve Rus delegeleri karşılaştılar.
Uzun boylu müzakerelere lüzum kalmadan 14 maddelik bir mütareke vesikası imzalandı. Bununla 29 Ekim 1914 tarihinde başlamış olan Türk-Rus savaşı da böylece 3 yıl 50 gün sonra fiilen sona ermiş oldu.
Aslında bu “Erzincan Mütarekesi” Merkezdeki Sovyet Hükûmeti ile değil Petrograd’ın asla tanımadığı “Mavera-i Kafkas Konfederasyonu” tarafından yapılmıştı. Erzincan Mütarekesi’nden hemen sonra cepheden çekilip giden Rus birliklerinin yerini ekseriyetle Ermeni birlikleri almaya başlamışlardı. Şehir ve kasabalarda idare tamamıyla Ermenilerin eline verilmişti. Lenin ve etrafındaki Ermeni Bolşevikler, Rus askerleri daha tamamen çekilmeden Ermenilerin idareyi ele almaları ve buraların Türklere iadesine mani olmayı tasarlamışlardı.
İşte Ermeniler, bilhassa 1915’te yapılan tehcir ve iddia ettikleri “sözde katliamlar”ın öcünü almak maksadıyla, Rus işgal bölgesindeki Müslüman halka karşı imha hareketine giriştiler. Bu durum üzerine Osmanlı Komutanı Vehip Paşa, Enver Paşa’dan aldığı telgraf üzerine Rus Generali Przevalskiy’e 24 Aralık’ta bir mektup yazdı.
Brest-Litovsk’ta varılan anlaşma gereğince, Türkiye ile Rusya arasındaki savaş haline fiilen son vermek ve Kafkas cephesindeki mütareke ahkâmını tayin ve tespit etmek üzere ayrı bir uzlaşma yapılması gerekiyordu. Bu maksatla Rusların işgali altında bulunan Erzincan şehrinde Türk ve Rus murahhasları (delegeleri) karşılaştılar. Türk heyeti III. Ordu Kurmay Başkanı Albay Ömer Lütfi Bey’in başkanlığında III. Ordu Hareket Şubesi Müdürü Binbaşı Hüsrev Bey ve III. Ordu tercümanı Yüzbaşı Yakup Bey’den teşekkül ediyordu. Buna karşılık Rus heyeti asker ve sivil karışık olup, “Sovyet İhtilali”nin karakterini taşımakta idi. Heyetin başında Kafkas Ordusu Kurmay Başkanı General-Majör Vişinskiy bulunmakta idi.
Uzun boylu müzakerelere lüzum kalmadan 14 maddelik bir mütareke vesikası imzalandı. Maddeler şunlardı:
1-Mütarekenin başladığı tarih 18 Aralık 1917,
2-Karşılıklı olarak bütün düşmanca hareketlerin durdurulması,
3-Kurmay haritası üzerinde “demarkasyon” hattının tespiti,
4-Herhangi bir askerî-stratejik yer değiştirmelerin yapılması,
5-Mevcut askerî birliklerin bulundukları yerlerde kalmaları, fakat takviye almamaları,
6-Taarruz hazırlığı yapılmaması, fakat tüfek ve top atışlarının muayyen mesafede yapılabilmesi,
7-Keşif hareketlerinde bulunulmaması,
8-Demarkasyon hattı (Sınır çizgisi) arasındaki tarafsız (no-man’s land) sahada her iki tarafın askerî ve sivil kimselerinin giriş (ve çıkış) larının yasak edilmesi,
9-Anlaşmazlıklar zuhurunda, her iki tarafın müzakerecilerinin bir araya gelmeleri ile halledilmesi,
10-Tarafsız sahada işlenen cinayetlerin tetkik edilerek gereği gibi cezalandırılması,
11-İşbu mütareke ahkâmının Türkler tarafından kusursuz olarak riayet edileceğinin Türk Komutanlığı tarafından taahhüt edilmesi. Kürtler tarafından düşmanca hareketler vukuu takdirinde Rus kuvvetleri tarafından, mezkûr sınır hattı içindeki Kürtlere karşı hiçbir ahkâm tanımayan eşkıya muamelesi tatbik edilmesi,
12-Her iki tarafın işbu mütarekeyi tamamlayıcı veya değiştirici mahiyette teklifte bulunmak hakkını haiz olması,
13-Savaş halindeki devletlerarasında Karadeniz’de mütareke akdedilecektir. Buna ait teferruat her iki tarafın donanma mütehassıslarınca tespit edilecektir. Savaş gemileri, sahillere 10 Verst (10.5 km) den daha yakın bir mesafeye sokulamayacaklardır,
14-İşbu uzlaşmanın Türk ve Rus dillerinde kaleme alınmış olduğu ve her iki dilde yazılan ve murahhasların imzasını taşıyan nüshalardan birer tanesi teati edilecektir.


ERMENİ VE RUM ÇETELERİ

18 ARALIK 1917 - Ermeni ve Rum çeteleri, Trabzon’da büyük çapta zulme başladılar, yangın çıkardılar.
Bolşeviklik ortaya çıkınca Rus askerleri, zabitlerini dinlememeğe başlamışlar. İşte o zaman Ermeniler serbest kalmışlar. Bolşevikliğe sülük eden Rus askerleriyle birlikte yağmagerliğe ve bilhassa Türklere zulmetmeğe, ortalığı tahrip eylemeğe koyulmuşlar. Osmanlı Ordusu yetişinceye kadar her tarafı yakmışlar, yıkmışlar; Ordunun yaklaştığını hisseder etmez ellerine geçen Türkleri feci bir surette öldürmüşler, en güzel beldeleri harabezara çevirmişler. Trabzon, bu tahribatın Karadeniz sahillerinde feci bir numunesi. Sokaklarda görülen Rusça yazılar, elim bir istilanın acıklı kitabeleri gibi duruyordu.

18 ARALIK 1917 – Lenin, siyasi ve ideolojik bir tedbir olarak Ermeni asıllı Bolşevik liderlerden Stephan Şaumyan’ı Kafkasya Fevkalade Komiserliği’ne atadı.
15 Kasım beyannamesinin ortaya koyduğu şartlardan istifade eden Kafkasya Milletleri’nde bağımsızlık hareketlerinin ortaya çıkması ve bu tür millî fikirlerin ileride oluşturacağı potansiyel tehlikeyi fark eden Lenin, siyasi ve ideolojik bir tedbir olarak 18 Aralık 1917’de S. Şaumyan’ı Kafkasya Fevkalade Komiserliği’ne tayin etti. Şaumyan’ın bölgeye Fevkalade Komiser olarak gönderilmesi ile Bolşevikler Kafkasya’yı tamamen istiyorlardı. Çarlık Rusya’sının ideali olan Kafkaslar ve Doğu Anadolu üzerinden Akdeniz ve Basra Körfezi’ne inme siyasetini benimseyen Bolşevikler için, Şaumyan ve Ermeniler ileri karakol vazifesini üstlenmişlerdir.

18 ARALIK 1917 - Lenin ve Stalin tarafından Stephan Şaumyan’a gönderilen bildiride, “Kafkas işleri üzerine Fevkalade Komiser tayin edilen Bolşevik Partisi Merkez Komitesi’nin üyesi Bakü İşçi ve Asker Mebusları Şurası’nın Başkanı Stephan Şaumyan’a Kafkas Fevkalade Komiserliği’nin ihtiyaçları için Beş yüz bin (500.000) Manat gönderilmiştir.” denilmektedir.

19 ARALIK 1917 - Sovyet Hükûmeti, Stalin imzasıyla yayınladığı beyannamede, Doğu Müslümanlarına seslenerek “Bu inkılaba ve onun hükümetine yardım ediniz.” dedi.

ALMAN VALİSİNİN ZİHNİYETİ

21 ARALIK 1917 - Veliaht Vahdettin Efendi, Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler Strasburg’a geldiler. Burada kendilerini Alsas Askeri Valisi General Von Beerrenhorst ağırladı. Vali’nin Ermenilerle ilgili sorularını Mustafa Kemal Paşa cevaplandırdı.
Alsas Askeri Valisi General Von Beerrenhorst, evinde Veliaht Vahdettin Efendi ve beraberindekilere akşam yemeği verdi. Yemekte karşılıklı konuşmalar yapılmış, yemekten sonra bitişik salonda kahveler içilmişti. Vahdettin’le Alsas Valisi bir ara Ermeni konusuna değinmişlerdi. Dostumuz ve müttefikimiz Almanya’nın Alsas Valisi, bizlere karşı Ermenileri öven, acındıran sözler söylemesi dikkat çekicidir. Bu görüşme ve Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği cevap, Atatürk tarafından şöyle anlatılmaktadır:
“Alsas’ta bir gece Vali’nin evine davet edildik. Güzel, geniş bir salonda Vahdettin, Vali ile bir masada oturuyor ve konuşuyor gibi idi. Ben salondakileri inceleyerek geziniyordum. Bir aralık Vahdettin, beni bulunduğu masaya çağırdı, gittim. Vali, Vahdettin’e bir soru sormuş. Vahdettin bazı karşılıklar vermiş, fakat verdiği karşılıkları benim pekiştirmeme gerek görerek demiş ki: “Cephelerde bulunmuş, memleketi tanıyan bir komutan yanımdadır. İsterseniz onu da dinleyiniz.” Veliaht’a söz konusu sorunun ne olduğunu sordum: “Ermeniler” dedi.
Alman Valisi Ermenilerin çok iyi niyet sahibi olduğundan Türklerin Ermenilere karşı yürekler acısı saldırılarda bulunduğundan, fakat Ermenilerin bu çeşitli davranışlara hak bağlayacak kimseler olmadığından söz etmiş... Konuğu olduğumuz dost ve müttefik Alman milletinin yüksek bir Valisinin gelecekteki Türkiye Padişahı ile ve hem de ciddiyetle konuştuğunu öğrendiğim zaman hayrette kaldım. Naci Paşa, Vahdettin’in ağzından:
“Bu komutan, değindiğiniz meseleyi iyi bilir. Sizi aydınlatacak karşılıklar verecektir.” dedi. Vali’ye sordu:
“Türkiye’nin Veliahtı’nın Almanya’nın seçkin bir bölgesinde-değerli olduğundan kuşkum olmayan- bir valisinin konuşma konusu beni çok hayrette bıraktı. Önce sizden şunu dinlemek istiyorum: Müttefikiniz olan ve bu ittifak uğrunda maddi, manevi bütün varlığını tüketen Türkiye’ye karşı, tarihin bilmem hangi döneminde var olduğunu ileri süren ve bu varlığı yeniden diriltmek için dünyayı aldatmaya çalışan Ermenilerden yana konuşmak düşüncesi size nereden geliyor:..”
Bizim için pek eksik bilgisi olduğunu anladığım ve bütün fedakârlıklarımıza karşılık Türkiye topraklarında hâlâ bir Ermeni hakkı olabileceği yanılgısında bulunan bu vali ile alaylı bir dille konuşmaktan kendimi alamadım. Karşımdaki hemen, bütün söylediklerinin eninde sonunda işitilmiş şeyler olduğundan ve böyle bir davayı gütmekten uzak bulunduğundan söz ederek beni yatıştırmaya çalıştı. Konuşmayı bitirmek için kendisine dedim ki:
“Vali hazretleri... Biz, cepheler dolaşan bir heyetiz. Buraya Ermeni konusunu konuşmak için değil, fakat müttefikimiz olan ve kendisine dayandığımız Alman Ordusu’nun gerçek durumunu anlamaya geldik. Onu anladık. Yeter bir bilgi ile memleketimize dönüyoruz.”

ABD RAPORU

22 ARALIK 1917 - ABD, Barış Konferansı’nda karşılaşılacak konuları incelemek üzere kurduğu uzmanlar kurulunun “...en azından Ermenistan’a özerklik tanınması...” görüşüne dayanılarak hazırlanan rapor, Başkan W. Wilson’a verildi.
Türkiye’deki Amerikan kurumlarını ve misyonerleri kollamak gerekçesiyle ABD, Türkiye’ye savaş ilanından kaçınmıştır. Fakat Başkan Wilson’un kurmayları, Türkiye’yi parçalama planlarını geliştirmekte devam etmişlerdir. Bu amaçla, Albay House’ın başkanlığında, ABD’nin Barış Konferansı’nda karşılaşabileceği meseleleri incelemek üzere bir uzmanlar topluluğu kurulur. Uzmanlar kurulu, Walter Lippmann’ın incelemelerine dayanan bu konudaki ilk memorandumunu 22 Aralık 1917’de Wilson’a verir. Memorandumda şu görüş önerilir:
“Osmanlı İmparatorluğu’na bağımlı kavimleri, kötü yönetim ve baskıdan kurtarmak zorunludur. Bu, en azından Ermenistan’a özerklik tanınmasını, Filistin, Suriye, Mezopotamya ve Arabistan’ın uygar devletlerin himayesine verilmesini kapsar. Aynı zamanda Boğazlardan her yönde serbest geçişin sağlanması gereklidir.”
Wilson, bu memorandum üzerinde çalışır ve kenarına şu notu yazar:
“Şimdiki Türk İmparatorluğu’nun Türk olan kısımlarına güvenilir bir egemenlik sağlanmalı ve Türk yönetimi altında bulunan öteki milliyetlere de kendi kendilerine gelişme imkânı tam olarak bağışlanmalıdır.”
Wilson, sonra bunu “tam olarak gelişme imkânı” biçimine getirir ve Boğazlardan serbest geçiş kısmını ekler. Wilson, Ermenistan, Suriye ve Mezopotamya’nın Türkiye’den kopartılacağının açıkça belirtilmesini ister, House karşı koyar, sonunda bundan vazgeçilir.

23 ARALIK 1917 – Paris’te, İngiltere ve Fransa arasında, Rusya’da bu iki ülkenin nüfuz alanını belirleyen gizli bir antlaşma imzalandı. Fransa adına Başbakan Clemenceau, Pichon ve Foch, İngiltere adına Lord Milner, Lord R. Cecil katıldılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder